"Paşaların Çocuklarını Araştıran Kim?"
Hasan Karakaya'dan cevap bekleyen sorular...
Hasan Karakaya-Vakit
Merak ediyorum... Bu ülkede, “Başbakan ve bakan çocukları”nın “askerlik”lerini yapıp-yapmadıkları veya nerede yaptıkları yazılıp-çizilmektedir de, “komutan çocukları”nın askerlik durumları niye “yasak” kapsamına girmekte ve bunu yazan internet sitesi niye “kapatılmakta”dır...
Hatırlarsınız; TBMM’de, “Lübnan’a asker gönderme” kararının alındığı günlerde CHP milletvekili olan Berhan Şimşek, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cevaplaması talebiyle şu soruları sormuştu:
“Bakanların, AKP milletvekilleri ve yöneticilerinin şu anda askerliğini yapan çocukları var mı? Askerlik çağına gelmiş olmasına rağmen, askerde olmayan çocukları var mı? Türkiye’nin güneydoğusunda terör saldırısı riski altında vatani görevlerini yapan ve çatışma riskini bile bile Lübnan’a giden askerlerimizin yanında, çocuklarınızın askerlik yapmasına izin verir misiniz?”
Yalçın Doğan, 3 Şubat 2007 tarihli Hürriyet’teki yazısında diyor ki; “Berhan Şimşek’e üç ay sonra yanıt geliyor, ama soruların yöneltildiği Erdoğan’dan değil, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’den.”
Oysa Tayyip Erdoğan, bu soruya Haziran 2007’de CNN Türk’te cevap vermiş ve “Burak Erdoğan’ın askerlik durumu” ile ilgili bir soruya şu cevabı vermiştir:
“Bir defa şahsım, ailem hiçbir zaman bu vatana hizmet yolunda böyle alçakça yola tevessül etmez. Benim çocuğumun bir rahatsızlığı var. Bu rahatsızlığı sebebiyle askeri hastane çocuğumun askerliğe elverişli olmadığına dair rapor vermiştir. 8 yıl önceki bir olaydır.”
Bu “ayrıntı”ları veriyorum ki, biraz sonra anlatacağım olay daha net anlaşılsın!..
NEREDEN ÇIKTI BU SİTE?
Efendim, önceki günkü Taraf gazetesinin manşetini okuyunca, gayrı ihtiyari “neler oluyor” dedim...
Çünkü Taraf; “Kim bu korsan Taraf?. Nereden çıktı bu Taraf sitesi?..” diye soruyor ve bir “internet sitesi”nin kendi adlarını kullandığını ileri sürerek, şunları yazıyordu:
“Birileri Taraf adına internette bir site açtı ve burada Taraf’la hiçbir ilgisi olmayan haber ve yazılar gazetemizde yayınlanmış gibi gösterildi. Sitede gazetemizin hiçbir şekilde dahlinin bulunmadığı iki haber var;
‘Paşa çocukları nerede askerlik yaptı’ ve ‘Akrabaları PKK’lı olan subaylar’ başlıklı haberler.
http://tarafgazetesi.wordpress.com sitesinde yer verilen, gazetemizde yayımlanmamış bu iki haberi kimin kaleme aldığı, sitenin kim tarafından hangi amaçla açıldığı bilinmiyor. Bu sitenin gazetemiz Taraf’la uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Wordpress.com sitesi yetkilileriyle yapmış olduğumuz yazışmalarda, siteyi açanların kimliğinin bilinmediği söylendi. Gazetemiz adına blog açan kişilere atmış olduğumuz e-postalara da bugüne dek herhangi bir cevap gelmedi.
Sitenin künye bölümüne site Taraf’a aitmiş gibi bir izlenim verilmiş.
Gazetemizin künye bölümünde yer alan isimleri burada da görmek mümkün. Site gazetemizin yayın hayatına girdiği 15 Kasım 2007’den birkaç gün sonra kurulmuş.
Sitede şu an altı haber var bunların ikisi gazetemizde çıkmamasına rağmen çıkmış gibi gösterildi. “Taraf Gazetesi (İstanbul)” mahreciyle yayımlanan ilk haber “Türkiye’deki bütün sorunları çözecek formül: Paşa çocukları” başlığıyla okura sunulmuş.
Haberde Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın damadı ve yeğenleri başta olmak üzere birçok üst düzey komutanın çocukları ve akrabalarının nerede askerlik yaptığıyla ilgili bilgiler var. Haberin altında “Rahat askerlik listesi” adıyla bir de liste sunulmuş. Listede, komutanların akrabalarının doğum tarihi, anne ve baba adları, ikametgah ve nüfusa kayıtlı oldukları yerler, acemi ve usta birlikleri, terhis tarihleri gibi ayrıntılı bilgiler yer alıyor.”
(.....)
“Haberin üzerinden çok geçmeden, iki gün önce aynı site bu kez yine ‘Taraf’ta çıkmış gibi “Akrabaları dağda olan siyasetçileri gördük, şimdi de akrabaları PKK’lı olan subayları tanıyalım” başlığıyla ikinci bir haber yayımladı.
Haberde 12 askeri yetkili ve TSK bünyesinde bulunan iki sivil memurun dağda olan akrabalarının isimleri ve T.C. kimlik numaraları var.”
MAHKEME YASAKLAMIŞ, AMA NİYE?
Ne yalan söyleyeyim; şaşırdım... Gerçekten de, kimdi bu “esrarengiz” kişiler ve bu “bilgi”lere nereden ulaşmışlardı?.. En önemlisi de, bu bilgiler “doğru muydu?”
Kim, ne yapmaya çalışıyordu?..
Derken, Ahmet Altan’ın yazısı çekti dikkatimi... Ahmet Altan, “adımızı kullanıyorlar neden?” diye soruyor ve şöyle diyordu:
“Haberi biz yazmamıştık.
Alev’le “ne oluyor” diye konuştuk.
Birisinin bize bir oyun oynamaya çalıştığına karar verdik.
“İzleyelim bakalım, ne yapmaya çalışıyorlar,” dedik.
Derken dün sabah Mehmet Baransu gene geldi.
Aynı sitede bizim adımızla bir haber daha yayımlanmıştı.
“Taraf gazetesinin haberi” olarak orada bir haber duruyordu ve bu kez “PKK’lı akrabaları olan subayların” listesi vardı.
Biz böyle bir haber yayımlamamıştık.
Elimizde öyle bir liste de yoktu zaten.
Sürekli bizim adımıza haber yayımlamaya başlayan site, bir başka nedenden dolayı mahkeme tarafından yasaklanmıştı.”
Ahmet Altan’ın yazısından öğrendim ki, o site, “bir başka nedenden dolayı” mahkeme tarafından “yasaklanmış!”
Acaba, “hangi sebep”ten dolayı?..
Herhalde, “Taraf” adını kullandığından dolayı değil!.. Herhalde, “komutan çocuklarının nerede askerlik yaptığını” ifşa etmesinden dolayı da değil!..
Eğer öyle olsa;
Kartel gazetelerinin kapısına da çoktan “kilit” vurulması gerekirdi!..
KİMİN ÇOCUĞU NEREDE?
Çünkü, kartel gazeteleri 6 Eylül 2006’da, “kimin nerede askerlik yaptığını” ve “kimlerin çocuklarının askere gitmediğini” şöyle faş etmişti:
- 2002 yılından itibaren Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcılığı görevinde bulunan Hasan Doğan, Kars Sarıkamış’ta kısa dönem askerlik yapıyor. Ağustos’ta askere giden Hasan Doğan, Şubat 2007’de tezkere alacak.
- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un oğlu Ali Taha Koç, Temmuz-Ağustos döneminde Burdur’da bedelli askerlik yaptı.
- CHP Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç’ın oğlu Umut Saraç, Ağrı Doğubeyazıd’a muharebe asteğmeni olarak askerliğini yapıyor.
- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın iki oğlundan geçen yıl evlenen Bülent Yıldırım İzmir’de asker.
- Başbakan Erdoğan’ın oğulları Burak ve Bilal Erdoğan henüz askerlik görevini yapmadı.
- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün büyük oğlu Ahmet Münir Gül Bilkent Üniversitesi’nden yeni mezun olduğu için henüz askere gitmedi.
- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın büyük oğlu Muhammet Akdağ (20) yaşında... Küçük oğlu Ramazan Akdağ (17) bu yıl Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nü burslu kazandı.
- Eski Başbakanlardan eski RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın önceki yıl evlenen oğlu Fatih Erbakan, İngiltere’de master yaptığı için askerliğini tecil ettirdi.
- Eski Başbakanlardan eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın büyük oğlu Yavuz Yılmaz da henüz askere gitmedi.
Demek ki, olabiliyordu... Demek ki, “isim” vermek, “hedef gösterme”ye girmiyordu!..
Peki, o halde, sözkonusu internet sitesi niye kapatılmıştı?..
İFŞA EDENİ DE FAŞ EDERLER!
Hani, “yasaklanan” her şey, ona olan “merak” ve “ilgi”yi artırır ya, ne yalan söyleyeyim; bu yazılanlar benim de merakımı kamçıladı... “Yasaklanan site”deki bilgilere ulaşmaya çalıştım... Zor oldu ama, sonunda başardım.
Hayır, “ayrıntı”lara, yani hangi “general çocuğu”nun, hangi “general yakını”nın veya hangi “general ahbabı”nın çocuğunun “nerede” askerlik yaptığının listesini vermeyeceğim!..
Yalnız, şu “teşhis”leri ve şu “ilginç soru”ları aktarmadan geçemeyeceğim:
Teşhis şu:
“Asker milletiz ya... Askerliğini yapmayana kız vermeyiz... Askerlikten kaçana adam gözüyle bakmayız... Geçerli sağlık mazeretleri nedeniyle bile olsa çürük raporu alanlara kem gözle bakarız...
Bir torpil bulup askerliğini memleketinde yapmaya çalışanları küçük görürüz... İşte, böylesine kutsaldır askerlik gözümüzde!”
Gerçekten de “böyle” değil midir?..
Bu gerçeği, “psikolojik savaş sanatçıları” biliyor!..
Pekii... “Şahısların özel sağlık bilgileri”ni başkaları ile paylaşmak, hem “kanunen” hem de “ahlâken” yanlış olduğu halde, meselâ Başbakan’ın oğlu Burak’ın “çürük” raporu alıp, askerlikten kaçtığını “andıç medyası”na “servis” eden kimdi?..
Raporu “veren”le, “servis” edenler aynı mıdır?.. Amaç, onları “menfaat düşkünü” olarak göstermek midir?..
Hem rapor vereceksin, hem de ifşa edeceksin!.. “Dürüstlük” müdür bu?.. Yoksa, “psikolojik savaş metodu”nun bir uzantısı mı?..
“Yasaklanan” internet sitesinde “eleştiriler” de var... “Vatanseverlik” ve “vatan aşkı” deyince mangalda kül bırakmayan bazı “politikacılar”a, bazı “işadamları”na, Fazıl Say gibi bazı “sanatçı”lara ve bazı “gazeteciler”in kahraman(!) evlâtlarına yönelik eleştiriler!..
Demişler ki;
“Kısa bir süre önce Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın yakın akrabası şehit olmuş ve bütün devlet erkanı cenazesinde buluşmuştu. Hafızamızı yokladık ama; değil oğlu, herhangi bir yakını şehit olan bir general, işadamı ve sanatçı çıkaramadık.
Ya, sınırötesi harekât için hop oturup hop kalkan andıç medyacılarının çocuklarından şehit olanını duyanımız var mı? Eceliyle gidenler için Teşvikiye’de buluşup alkışlananları biliyoruz ama, bir tane bile şehit bilmiyoruz.
Onlar hep “başkalarının çocukları” için doluştular camilere. Kendi çocukları (Fazıl Say gibi) orduevinde kahve yudumlarken, başkalarının çocukları için methiyeler düzmek, timsah gözyaşları akıtmak kolay olsa gerek.”
NİYE KENDİ İMZASIYLA DEĞİL?
Bu ifadeler, nihayetinde bir “eleştiri”dir ve tartışılır... Ama, sözkonusu internet sitesi, bunları niye “kendi imzası”yla değil de, “Taraf”ın imzasıyla yayınladı?.. Üstelik, “başlarına geleceği” yani “kapatılacaklarını” bile bile!..
Yoksa, “başkalarının bilmem nesiyle gerdeğe girme” kolaycılığını mı tercih ettiler?..
“Gözcü” kapanınca uyanıklık yapıp “Sözcü”yü çıkaranlar gibi, onlar da “Taraf’ın internet sitesinin olmadığını” fırsat bilip, haberlerine “Taraf” imzası mı koydular acaba?..
Şimdilik, “kimin, ne yapmak istediğini” bilemiyorum... Bekleyip, göreceğiz...
Bildiğim şu ki;
“Psikolojik savaş” sürüyor!..
“İfşa” edenleri, “faş” ederek!..
-------
Açık ve net bir anayasa!
Siyasiler ve STK temsilcileri “haklı bir eleştiri”de bulunuyor... Diyorlar ki; “ama”sız, “fakat”sız ve “net” bir anayasa olsun... Yani “muğlak ifadeler” kullanılmasın!..
Niye diyorlar bunu?.. Çünkü efendim, “özgürlük”lerin hemen hepsi “ama”larla, “fakat”larla tırpanlanmış ve hatta “yok” edilmiş!..
Meselâ; anayasa diyor ki; “önceden izin almaksızın, silahsız olarak herkes gösteri ve yürüyüş yapma hakkına sahiptir!”
Bu cümlenin hemen arkasından, “ancak” deniliyor; “Ancak, gerekli görüldüğü durumlarda, bu hakkı devlet düzenler!”
Yani, devlet “gerekli” görmedi mi, devlet “izin” vermedi mi, ne “gösteri” yapabilirsin, ne de “yürüyüş!”
Eee, hani “izin alma” şartı yoktu?..
Madde “muğlak” yazılmış ya, “devlet” hemen devreye giriyor ve “izin vermeme hakkı”nı kullanıyor!..
Bunun adı da, “özgürlük” ve “hak” oluyor!..
Artık nasıl “özgürlük” ve “hak” ise!..