İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Peki şimdi ne olacak?


Şimdi yeni bir sayfa açıldı. Nükleer krizde farklı bir aşamaya geçildi. İran'ın Buşehr nükleer santraline yatık verilmeye başlandı. Bu durum; İran'ın nükleer teknolojide bağımsızlığı anlamına gelmiyor. On yıl boyunca Rusya tarafından işletilecek santral faaliyete geçtiği günlerde İran tam bir askeri şov yaptı. Yeni füzelerini, İsrail semalarında dolaşacak insansız hava araçlarını tanıttı.

Ahmedinejad'ın sözlerine, İsrail'in akıl almaz tehditlerine, bazı Arap ülkelerinin ABD tarafından İsrail'in yanına çekilip İran'a karşı cepheye sürülmesine bakılırsa, ya ortada bir tiyatro oynanıyor ya da gerçekten endişe verici gelişmeler olacak.

Afganistan ve Irak işgali öncesi müthiş bir tiyatro oynanmıştı. Koca devletler, mafyavari havalara girmiş, koca devlet adamları mafya mensubu gibi racon kesmiş, aptalca açıklamalarla insanlığı bir şeylere ikna etmeye çalışmıştı. Kimse ikna olmadı ama onlar yapacaklarını yaptılar.

İsrail'in saldırı tehditlerini ciddiye alıp almama, İran liderliğinin şova dönen gösterilerini ve açıklamalarını önemseyip önemsememe bizim elimizde tabi. Bunları önemseyenler için konuşacak, endişelenecek bir şey yok. Gerçekten de bir oyun sahneleniyor. Ama ya tam tersi olursa, ya bunca gürültünün arkasından gerçekten ürkütücü gelişmeler yaşanırsa?

Bence bu ihtimali önemsemek gerekiyor. İsrail'i tanıyorsak, ABD'yi biliyorsak, İran'ın duruşunun anlamını kavrıyorsak, dünyanın bu dönemde nasıl bir geçiş aşamasında olduğunu idrak ediyorsak bazı şeyleri ciddiye almamız gerekiyor.

Bir sabah, bir bayram sabahı böyle bir kapışmaya uyanmayacağımıza dair hiçbir güvence yok. Ama bunun olabileceğine dair o kadar işaret var ki...

Buşehr nükleer santralinin planlaması 1970'lerde yapıldı, temeli 1975'te atıldı. O dönem ABD'nin en yakın müttefiki, bölgenin en İsrail dostu Şah döneminde. Şimdi; 170 bin nüfuslu bu kentin, dünyanın kriz merkezi olacağını kim bilebilirdi! ABD'nin büyük destekleriyle İran nükleer bir güç yapılacaktı. Bir Alman firması bu işi üslendi. Ancak 79'da İslam devriminin gerçekleşmesi, bütün Ortadoğu hatta dünya dengelerini sarstığı gibi santralin de sonunu getirdi.

ABD'nin baskısıyla, İran'a ambargo gerekçe gösterilerek Almanya santralin yapımından çekildi. 1995'te Rusya devreye girdi. Buşehr santrali, Batı ve doğu teknolojilerinin ilk ortak örneği oldu.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) tam denetiminde bulunan santralin faaliyete geçmesine ilişkin prosedür de aynı kurum tarafından sıkı denetime tabi tutuluyor. Rusya'dan İran'a verilen 82 ton nükleer yakıt da aynı denetime tabi tutuldu. Yaklaşık altı ay içinde santral bin megawat'a ulaşacak.

Her ne kadar Rusya tarafından çalıştırılsa da, İran'ın nükleer teknolojide bağımsız hale geldiğinin kanıtı olmasa da, artık onların bir nükleer santrali var. Dünyayada olduğu kadar, İran iç politikasında da bunun büyük yansımaları olacaktır. Santral bir ulusal gurur abidesi olacaktır.

İran; halkının gurunu okşayan, dünyaya meydan okuyan zafer gösterisi yaparken, Cumartesi gününden bu yana, Batı'dan ve İsrail'den bu ülkeye yönelen öfke de tırmanıyor. Tel Aviv, "tamamen kabul edilemez" derken, ABD yönetiminde bazı sesler "İran'a saldırı için çok az günümüz kaldı" derken, diplomasi trafiği alabildiğine hızlandı.

Ahmedinejad'ın; "İsrail'in İslam Cumhuriyeti'ni vurmak için çok zayıf . İsrail'in bunu yapmaya cesareti yok, tehdidin ciddi olduğunu düşünmüyorum .Küçücük Irak ordusunu bile yenemeyen ABD'nin saldırısından korkmuyoruz" şeklindeki sözleri biraz fazlaca özgüven içeriyor sanki...

Türkiye; Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun başkanlığında bir heyeti Washington'a gönderdi. Amaç, yaptırım ve nükleer dosya konusunda ABD ile temaslarda bulunmak. Hemen her başkentte her uluslararası platformda konu bu.

Bazı çevreler, ABD'nin yönlendirmesiyle Arap ülkelerinde savaş hazırlığı başladığını söylüyor. Suudi Arabistan'ın ABD ile 60 milyar dolarlık yeni silah anlaşmasının sebebi kendilerinin İran tehdidi konusunda ikna edilmiş olması. Bölgeyi İran'a karşı teyakkuza geçirenler, çıkabilecek bir savaşın faturasını da şimdiden hazırlamış olmalı. Hep böyle olmadı mı!

ABD için, İsrail'in bölgesel çıkarları için, bu ülkelerin tehdit algılaması için, yine bu toprakların insanları ölecek, kaynakları sömürülecek. 60 milyar dolar ne ki? İsrail'in kullandığı füzelerin parasını bile onlardan çıkarırlar... Yazı...

yenişafak

Bu yazı toplam 2108 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar