Abdurrahman Dilipak
PKK da FETÖ de BÇG de bitmez!
Bitmez, çünkü bitirmezler. Çünkü Şeytan tatile çıkmıyor. DAEŞ de bitmez. Niye bitirsinler ki!
Silahını dağda bırak, düz ovada siyaset yap dedik, o da olmadı. Silahları ile şehre gelip, tünel kazdılar.
Varsayalım Kandil’de kimse kalmadı, PYD kampları ile Mahmur kampının arası kaç km, kaç dakikada gidilir. PYD ABD’nin koruması altında, Mahmur BM’nin.
Niye gerçeği söylemiyoruz ki; PKK nasıl kuruldu/kurduruldu. Önce KOMKAR ve RIZGARİ vardı, PKK onları tasfiye için kurduruldu. Oyunun adı “Kontrollü bunalım stratejisi” idi. Oyunu oynayamadınız, ipin ucunu kaçırdınız ve işler bugüne geldi. Artık işin içinde ABD, Rusya, NATO, AB, İsrail var. Apo’yu bize teslim etmeden önce Apo’nun izlediği rotaya bakın. Bu oyun “herkesin bildiği bir sır!?” Aslında bu oyunda herkes av, herkes avcı ve kaybeden herkes. Gerçek şu ki, birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanacak tek zaferimiz var.
Niye inkar ediyoruz ki, her türlü haksızlık “bilerek” yapıldı ve suçlular himaye edildi. Oyunun farkına varanlar infaz edildi. Ve güya Kürt halkının onuru ve özgürlüğü için onur mücadelesi adına terör örgütlendi ve her türlü haksızlık yapıldı. Kendilerine destek vermeyen Kürtlere bile her türlü zulmü reva gördüler. Her iki taraftan da birileri bu yangına odun taşıdı ve bu çatışmanın gölgesinde her türlü pis işe bulaştılar. Bu kavga Türk’e de Kürt’e de hayır sağlamadı.
Aynı oyun, sadece Türkiye’de değil, Arap ülkelerinde de oynanıyor, İran’da da. Bir el PKK’yı İsrail’le de ilişkilendiriyor, Ermenistan’la da. Öte yandan; Müslümanlar arzı mev’ud coğrafyasında birbirlerinin kanını döküyorlar.
PKK ABD’nin maşası mı, Rusya’nın maşası mı? Bunlar solcu mu, sağcı mı? Ya da Ankara’nın derin siyasileri için aynı soruyu sormak mümkün. Ankara’da da ABD, NATO, AB ile stratejik ortak değil mi? Peki PKK’yı himaye edenler kimler. PKK’nın Rusya yandaşlığı işin kandırmacası, ama SSCB dağıldıktan sonra Ankara Rusya ile de yakın ve iyi ilişkiler içinde, Bölgedeki Arab ülkeleri ve İran’la, İslam konferansında beraberiz. İran ve Mısır’la D8’de üyeyiz, komşuluk ilişkilerimiz var! Peki ne oluyor da bir araya gelemiyoruz!?
Sorun Türk sorunu, Kürd sorunu, Arab sorunu ya da Fars sorunu değil. Biz sorunu başka yerde arıyoruz. Bizi bir arada tutan değerden uzaklaştık, yabancılaştık, onu kaybettik. Hatta o değerlere karşı savaşır oldu. Bu bir toplumsal intihar halidir. İslam ümmeti Allah’ın ipini bıraktı ve Allah da onların ipini bıraktı ve bu hallere düştü.
Herkes ötekini değiştirmek, dönüştürmek istiyor. Çözümü orada arıyor. Kimse “inni küntü minezzalimiyn” demiyor. İşin püf noktası bu. Çözüm şurada: bizler kendi aramızdaki hükmü değiştirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Kafirleri dost edinerek, kardeşlerinizle aranızda istişare ve şûra ile adil ilişkiler ve bir hukuk düzeni oluşturmazsanız, bu kan durmayacak. Adalet yoksa barış da yok. Bu herkes için böyle. Güce dayalı barış (Pax Roma) teslimiyettir. Adalet ve barış yoksa özgürlük hayaldir. Zulm ile abad olunmaz. Adalet yoksa zulüm vardır. Bölgeye bakın, adaletin düştüğü hale bakın. Polis, istihbarat, savcılık, mahkemeler, yasalar, yönetmelikler, bürokrasi ne durumda. “Selam verdim rüşvet değildur deyu almadılar” denilen günlere döndük, bölgede. Biliyorsunuz, bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar, ama rüşvet alan biri bir bostan karşılığı bir bağı satar. Ehliyet, liyakat, istişare ve şûra bu bölgede ne durumda. İşin daha da kötü yani, bırakın terör örgütlerini, Cemaat dediğiniz yapılar nereye savruldular. O yapıların peşine takılanlar ne haldeler. “The Cemaat FG”, DAEŞ ve benzeri yapılar yanında sağ-sol, laik, liberal yapıların içinde örgütler kimin sesi. 28 Şubat’a giden süreçte adını sıkça duyduğumuz BÇG ve onun paralel örgütleri yalnız değildi. Arkalarında müttefiklerimiz vardı. İçeride siyasi partiler vardı, Ordu vardı!?
FETÖ’yü kim örgütledi ise, bir başka kanat üzerinden BÇG’yi de onlar örgütledi. Sivas olaylarının arkasında kimler varsa, Başbağlar katliamının arkasında da onlar vardı. Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışıyor.
Dün aynı silahla sağ ve sol kahveleri tarayanlar bunlar.
İktidarlar bu gerçeklerin üzerine gitmiyorlar nedense, halk ve bu gerçeği görmezden geliyor. Bir kör dövüşüdür gidiyor. Bu fitne herkes yakıyor. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, felsefi, vijdani kanaat farklılıkları çatışma sebebi olarak topluma AŞI’lanıyor. Bu da politik bir CoVID!? Dünyada savaş, yurtta savaş yetmedi AİLE’de savaşı başlattık. Yetmedi, hava, su, toprak, hayvan ve bitkilerle savaşıyoruz. Kenevir yakıyoruz, ayrıkotunu zehirliyoruz. Bu haltları yerken de, güftesi de, bestesi de Made in West özgürlük şarkıları söylüyoruz! “Bir başkadır benim memleketim!?”
FETÖ’nün de, PKK’nın da arkasında ABD var. PYD kamplarındaki PKK’lıların ceplerinde Amerikan kimlikleri var artık. Hem ABD, AB, NATO ile dost ve müttefik olacağız, hem de PKK / PYD / HDP, FETÖ ve BÇG ile mücadele edeceğiz. Bunun bir mantığı var mı? Kaynağı kurutamayacak ama sivrisineklerle mücadele edeceksin. Onların dernekleri, gazetecileri ile mücadele edeceğiz. Birileri bizimle dalga geçiyor. Bizimle oynadıkları oyunun adı “Tavşana kaç, tazıya tut oyunu”. Bu oyunun farkına varmadınız mı hâlâ. Yorulmadınız mı? Bu siyasi bir kumar. Bu oyunun piyonları, kim kazanır gibi görünürse görünsün, aslında kaybeden taraftır. Bu oyunda tek kazanan taraf vardır, o da kumarbaz.
Aynı şey FETÖ, BÇG ve PKK / PYD / HDP için de geçerli. Oradan bakınca da manzara aynı.
Türkiye’de bu kadar siyasi parti var. Bu kadar kelli-felli adam var, bu gerçeği gören, duyan, bilen kimse yok mu? Bu gerçeği dile getirecek tek bir adam yok mu ya hu! Neden korkuyorlar! Allah’tan korkun ya hu! Milleti de inandırmışlar, herkes kendi liderine, örgütüne kafayı kiralayınca kimse düşünmüyor. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.
Peki bundan sonra da terör ve darbe olacak mı? Bu akılla gidersek 1000 yıl daha devam eder. Şeytan tatile çıkmayacak. Ahir zamanda Şeytan fazla mesai yapacak. Olmaz olmaz demeyin olmaz olmaz. Kim ki cahillik eder, zalimlere yardım ederse, ateş onlara da dokunur. Bu akademi, bu cemaat ile bu kadar oluyor. Biz kendimizi değiştirmezsek değişen bir şey olmayacak. Bu siyaset, bu bürokrasi, bu Media ile bu iş bu kadar oluyor. Dünyada, birbiri ile hükümeti ve yerel yönetimi ile bu kadar mahkemelik olan kaç ülke var aceba! Sizce bu durumda bir gariplik yok mu ve biz aradığımız barış huzur ve zenginliği başka yerde mi arıyoruz, ne dersiniz?. Akif’in dediği gibi “Artık ey milleti merhume, sabah oldu uyan! Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan? Ne Araplık (Kürtlük) ne de Türklük kalacak, aç gözünü! Dinle peygamberi zişanın ilahi sözünü”. “Medeniyet denilen maskeli mahluku görün” artık. Şu CoVID komedisini bile insanlara, eğitimlilerine bile anlatamadıktan sonra kime neyi anlatacaksınız ki! Selâm ve dua ile.