Abdurrahman Dilipak
Puzzle’ın parçaları
İslamcılar, Kemalistler, milliyetçiler, LGBT.. Yeni oyun bunlar üzerine kuruluyor.
Habere Dikkat: Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin mezuniyet töreninde, öğrencilere hep bir ağızdan “Onuncu yıl marşı” söyletildi.
Bazı veliler mezuniyet töreninde çalınan marşa tepki gösterdi.
Hablemitoğlu cinayetinin şüphelisi yakalandı. İstedikleri zaman elleri ile koymuş gibi bulurlar. Apo’yu da öyle yapmadılar mı..
Öte yandan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı soruşturması kapsamında aranan Tan Dervişoğlu gözaltına alındı. Gözaltı kararı verilen 9 kişiden 8’i yakalanmıştı.
Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de evinin önünde suikast sonucu öldürülmüştü. O gün birileri bu olayı, diğer olaylarda olduğu gibi başka yöne çekmeye çalıştı.
Mütedeyyin kesimi yıpratmak için her kanlı pusuyu Refah Partisi ve AK Parti iktidarlarına fatura eden laikçi yobazlar; Atatürkçü-Kemalist Necip Hablemitoğlu cinayetinde FETÖ izi çıkması karşısında eşine az rastlanır bir oto-sansür uyguladılar.
Kayseri’de Erciyes Üni’de MHP etkili. Neydi o İzmir marşı öyle. Kayseri Erciyes Üniversitesi’nin düzenlediği Bahar Şenliği’nde, binlerce öğrencinin İzmir Marşı okumasını Twitter hesabından değerlendiren Norveç vatandaşı Helene Fatima Saraylı, “Bir Norveçli gözüyle 2022’de hâlâ böyle tapınmalar görmek, bizim için çok çok acayip” dedi.
Öte yandan, Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2021-2022 yılı mezunlarını verdi. Üniversitede düzenlenen mezuniyet töreninde, öğrenciler keplerini havaya atarken Onuncu Yıl Marşı çalındı.
Devlet Bahçeli kendinden ibaret biri değil, “Çakıcı” ya da “Ağar” da öyle. Daha birçok kişi var, siyaset, sermaye, bürokrasi, akademi, media, STK dünyasında böyle, bu 6 köşeli yıldızın içinde icrayı faaliyet gösteren. Herkes kendi sazını çalar, kimi ney üfler, kimi bateri çalar, makamları farklı olsa da sözleri hep aynıdır.
“İşaret aldıkları gün” “Şark’ın yüce mimarı” (Meşrık-ı Azam)ından, onlar yürür, kalabalıklar yürür arkalarından. Yeni “GEZİcikler”e hazır olun, “cıvıldaşmaya” başladılar bile cik, cik, cik! Sahi şimdi durduk yerde, “Topal Osman” nereden çıktı.
Şevki Yılmaz da “Ali Şükrü bey” dosyasını açtı bu arada. O olacaksa bu neden olmasın, madem eski defterler açılacak, buyurun. Ali Şükrü bey asker, gazeteci ve Osmanlı Meclis-i Mebûsan 6. dönem milletvekili bir siyasetçi. TBMM 1. dönem Trabzon milletvekili oldu ve Mustafa Kemal Paşa’ya karşı en sert muhalefeti ortaya koyan milletvekili idi. 1923’te bir suikast sonucu şehid edildi. Doğumu: 1884, Beşikdüzü, Ölümü: 27 Mart 1923, Ankara, Mezarı: Trabzon. Haydi Trabzon, bu ifridden sualin cevabını bulun bakalım. Bu iş Trabzon spor maçına benzemez.
Topal Osman kim derseniz, Kurtuluş Savaşı’nda Doğu Karadeniz’de faaliyet gösteren mahallî milis güçlerinin reisi ve muhafız taburu komutanı. Ama asıl görevi Mustafa Kemal’in Giresunlulardan oluşan muhafız kıtasının komutanı idi. Fikriye olayından tutun da… Doğumu: 1883, Giresun, Ölümü: 2 Nisan 1923, Ankara, Mezarı: Giresun Kalesi, Giresun
Bir de Deli Halit Paşamız var. Resmi adı Halit Karsıalan (1883 - 14 Şubat 1925), Türk asker ve siyasetçidir. 1. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde kahramanlıklar gösteren bir subay; Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarında Doğu Cephesi’nde, Gümrü Antlaşması’nın imzalanmasından sonra ise Batı Cephesi’nde komutanlık yaptı. 2.Büyük Millet Meclisi’ne Ardahan Milletvekili olarak katıldı. Bir tartışma sonrasında Meclis koridorunda vurularak öldürüldü..
Bu cinayet TBMM’de işlenen ilk cinayetti. Hadi oldu olacak, Çerkes Ethem’i de konuşalım. Hani MEİS’i konuşuyoruz ya, biz Yunan’a karşı savaşı kazandık ya, adalar gitti de, tüfek atımı menzildeki Meis’i nasıl verdik.
Madem Topal Osman’ı konuşuyoruz Çerkes Ethem’i de konuşalım, bunda bir BEİS mi var!
Belki Hablemitoğlu’nu da konuşurken, Alman vakıfları üzerinden başka gerçeklere de ulaşırız!?
Sahi Meis’i konuşurken İzmir’in İşgalinden başlayalım isterseniz, 1. Dünya Savaşı sonrasında Paris’te toplanan barış konferansının kararıyla İzmir 15 Mayıs 1919’da Yunanistan Krallığı tarafından işgal edildi.
İşgal 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun kente girmesine kadar devam etti.
“Yunan” deyip geçmeyin, o gün arkasında İngiltere, Fransa, İtalya var. Bugün de arkalarında yine ABD, AB, NATO, İngiltere ve Fransa var. Yunanistan hem NATO, hem AB üyesi. ABD zaten fiilen ülkeyi Ukrayna bahanesi ile adeta işgal etti. Yunanistan bir işgali, ulusal bir kazanca dönüştürmek istiyor.
Yunanistan İzmir’e çıktığında, 20.000 askeri vardı. Osmanlı, son olarak Filistin cephesinde ordularını silahsız ve tayınsız olarak terhis edip teslim olduğunda, Ege’de kuvayı milliye dışında askeri karakollarda 200 askeri inzibat, kolluk gücü görevi yapan bir müfreze asker ya vardı ya yoktu.
Kuvayı milliye deyince işte milis güçleri Topal Osman, Çerkes Ethem adı öne çıkıyor tabii. Nisan 1920’den sonra Yunan ordusu İzmir’den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon’a kadar Batı Anadolu’nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır. İzmir 11.891, Bursa 10.813, Kütahya 11.634, Eskişehir 13.960, Afyon 14.016 km2. Toplam 60.000 küsur km2. 20.000 asker 60.000 km2.
Bir askere düşen alan 3km kare. İzmir’den Eskişehir 500 km. Yunan askerleri Birerlekol ilerleseler 2 metrelik aralıklarla 40 km yapar. Türkiye’nin nüfusu o zamanlar 10 milyon civarında. O bölgede yaşayan insan sayısı 2.5 milyon küsur gibi. Göçler dolayısı ile kesin nüfus belli değil. Düşünün bu şartlarda Ankara’ya yürümeyi düşündükleri için başkent Ankara’nın Kayseri’ye taşınma hesabı yapılıyorsa, ya da Yunan Sakarya üzerinden İstanbul’u almak istiyorsa, onlar bugün aynı rüyayı neden görmesinler.
“Biz Kıbrıs konusu ile başedemiyoruz, ABD, İngiltere, AB, NATO, Yunanistan, İsrail ve Rusya’yı bugün karşımıza alamayız” diyorsanız, yapacak bir şey yok. Meis’i de kurcalarsanız, Ege’de kara suları, Kıbrıs’da başka birtakım emrivakilerle karşı karşıya kalırsınız.
Yoksa Meis teknik olarak 2 saatte alınacak bir yer. Siz NATO ve AB’den vazgeçemiyorsanız, KKTC’liler sizden önce aynı birliğe girmek istiyorsa ne diyeceksiniz. Sahi, Taksim anıtında o Rus generallerin işi neydi!?
Pandemi, 5G, Starlink, Neuralink, Transhumanizm, LGBT bunlar ayrı şeyler değil. LGBT’nin “onur yürüyüşü”, öyle ODTÜ ile sınırlı kalmayacak. “Her yerdeyiz” diyorlar.
Bu arada bir biz birden MEİS’i hatırladık, Yunanistan boğaz köprülerini vuruyor(!).
Arkası gelecek, ellerinden gelse Sultanahmet, Topkapı ve Emanet-i mukaddeseyi de vuracaklar! Tam da böyle bir zamanda, KKTC’nin ısıtılması ilginç. İsrail, Rusya, Oligarklar, Mafia, kumar, fuhuş, kaset, dosya, hepsi üst üste geldi.
Daha da gelecek.. Yeni başlıyorlar..
Bunları önceden yazınca, uyarmış olmuyoruz, “felaket tellallığı” ile “komploculuk” ile suçlanıyoruz. DSÖ’ye inanıyorlar, 2 yıldır anlatıyoruz, bize inanmıyor, elin ahlaksızına inanıyorlar ve dahası sizi suçluyorlar.
Küffarın yalanı, bizim gerçeğimizden daha değerli birtakım siyasiler, aydınlar ve muhafazakarlar için, bunları neyi muhafaza ediyorlarsa, bize karşı DSÖ’nün, uluslararası sistemin gönüllü muhafızlığından başka.
Yazıyoruz da ne oluyor; “kellim kellim la yenfağ”, söyle söyle faydası yok! Ne olduğu ortada! Gözleri var görüp tedbir almıyorlar, kulakları var, duymak istemiyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar bunlar. Erbakan’ın ifadesi ile “Gavur aşığı” bir sürü insancık!
Ya hu, giden hem dininiz, hem dünyanız ve hatta tehlike altında olan canınız!
Madem Faili Meçhullere el atıyoruz, hadi Muhsin Yazıcıoğlu’ndan başlayalım.
Eşret Bitlis, Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Cem Ersever falan say sayabildiğin kadar. İsmail Nacar geçen gün bir mesaj gönderdi. Diyor ki; “Topal Osman, bazı muhaliflerin ortadan kaldırılması için, derin bir irade tarafından yönlendirilip kullanılan bir aktör idi. Daha fazla deşifre olmaması için, Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey cinayeti bahanesiyle ortadan kaldırıldı. Umarım Ak Parti, o kirli ortamın günahlarına ortak olmaz.” Nacar’ın geçmişte FETÖ ve Hablemitoğlu olayı ile ilgili olarak önemli uyarıları olmuştu.
Ama dinleyen olmadı.
Bana kalırsa bugün bu uyarısını dikkate alın. Pandora’nın kutusu bir açılırsa görürsünüz. Mayınlı tarlada top oynuyorsunuz. Farkındaysanız tamam da, değilse dikkatli olun. Dikkat, Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın da.
Selâm ve dua ile.