Abdurrahman Dilipak
Rabia’yı unuttuk mu?
Geçen gün Seyyid Kutub’un idamının yıldönümü idi.. Hafta başında daMursi’nin tutukluluk hali 1000. gününü doldurdu.. Geçen gün “Ama orada Tony Blair, Mursi’yi ziyaret etmiyor, Sisi’ye danışmanlık yapıyordu değil mi! Turp sıkayım sizin demokrasinizin içine” diye yazmıştım.
Sahi siz darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemiyordunuz artık değil mi. O çok övündüğünüz demokrasiniz helvadan puttu. Acıkınca hapur hupur yiyordunuz.
Demokrasinizin kapsama alanında kutsala yer yoktu, kutsal dediğiniz şey sizden olmayınca, ama gay ve lezbiyenler baş tacınızdı..
Darbeye “darbe”, darbeciye “darbeci” diyemediğiniz gibi, teröre “terör”, teröriste “terörist“ diyemiyordunuz değil mi? Bakınız Kobani-PYD, PKKörneğine.. Ne Fehriye Erdal’ı unuttuk, ne de sizin o “iyi çocuklar”ı
Bizden sizin kampta eğitim almışlara göre, mesela Sisi Arap-Afrika kırması demokrasiler için uygun bir profildir. Sisi de namaz kılıyor, Sisi’nin de hanımının başı örtülü değil mi? “Askercil demokrasi” olur mu demeyin, onlar yapınca oluyor.. Darbenin demokrasiyi inşa etmek için postmoderni bile oluyor.
Bakın İslamofobiayı kim örgütledi ise, hani şu yeşil tehlikeyi, ılımlı İslam’ı da o örgütledi.. İslamofobia için bakınız DAEŞ, ılımlı İslam için The Cemaat.. Biri koyu yeşil, ötekisi fıstıki.
Bu yenen haltlar kontrollü bunalım stratejisi dedikleri bir şey.. Gayrinizami harp, asimetrik savaş ne derseniz deyin, öyle bir şey.
Rabia’yı unutmadık, ‘dünya 5’ten büyüktür’ü de. Belki kitlesel gösteriler yok, ama internet ortamında da, üniversitelerde de, konferans salonlarında da bu etkinlikler kesintisiz sürüyor..
Tamam bizim sermayenin parasını harcayacağı çok önemli alanlar var. Biz risk grubuyuz(!?) onun için kaynağımız, desteğimiz yok. Ama durmak yok yola devam..
Muhsin Yazıcıoğlu suikastının da yıldönümü idi geçtiğimiz gün. Birileri bu konunun gündemden düştüğünü sansa da, cinayet sıcaklığını bütün şiddeti ile koruyor..
Mesela 20 yıl önce yaşanan Ruanda katliamının yarası hâlâ kanıyor..Lumumba unutulmuş gibi idi, şimdi yeniden hatırlanmaya başladı.. Bu internet hafızası farklı bir şey..
Dün laiklik adına irtica senaryosu yazanların tezgahladıkları proje tarikatlar üzerinden ne haltlar yendiğini hepimiz biliyoruz.
Aslında bu The Cemaat’ın açtığı kolejlerin, daha önce Harput’ta, Tarsus’ta açılan Amerikan kolejinden ne farkı var!.
Şimdi onları gördükçe biz Rabia’yı hatırlıyoruz.. Sisiler, Sisiseverler, Sisi destekçileri Rabia düşüncesine sahip insanların gözünde mahkum ediliyorlar.. Sisi Mısır’da, Mısır halkının değil, ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin, Vatikan’ın çıkarlarını temsil ediyor.. Burada Sisicilik yapanlar da sonunda halkın gözünde aynı çevrelerle özdeşleşiyor..
Bunların sağı solu yok. Soğuk savaşın savaşan tarafları Ergenekon’un avukatlığında, Gezi’de nasıl bir anda kol kola giriverdilerse şimdi kendi aralarında saflarını sıklaştırmaya başladılar..
Bu adamların kadrolarında şeyh de var fahişe de. Onlar için farketmiyor. Sağ, sol, liberal, laik.. Gay, lezbiyen.. Yeter ki, onlardan olsun. Onların köpeği olsun. Fino da olur, av köpeği de, çoban köpeği de.. Majesteleri köpeksever..
“Muini zalimin dünyada erbabı denaettir / Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten.” Namık Kemal iyi söylemiş değil mi. Bazı sözler eskimiyor..
Bu işler dün çok daha kolaydı. Ama artık internet var. İnsanlar da bazı şeylerin farkına vardılar. Bundan sonra birilerinin işi çok kolay değil. Bu gidişle faşizm ve komünizmden sonra kapitalizmin de sonu yakın.. İşin onlar açısından kötü yanı, bunun yerine koyacakları yeni bir şey yok. En büyük korkuları, karşılarında hiçbir rakip ya da alternatif de yok İslam’dan başka. İslam’a olan düşmanlıklarının asıl sebebi bu.. İslam’ı devre dışı bırakmak da çözüm değil. Tek umutları, İslam dünyasını teslim almak, yanlarına almak.. İslam’ın içini boşaltıp, alamet-i farikalarını yokedip, İslam dünyasının üzerinden yeniden güç temerküzü hayal ediyorlar. Aslında paralel yapı bu projenin taşeronu alacaktı. BOP ile bu projeyi İslam dünyasına yayacaklardı. Ama bu proje çöktü. Yerine koyacakları yeni bir şey de yok. Bir sürü besleme örgüt, kuruluş, adam var çevrelerinde.. Başlarına cin toplar gibi topladılar bunları, şimdi de dağıtamıyorlar. Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor.
Rabia aslında bugün için çok daha anlamlı.. Bu sembol Mısırı aşan bir anlam ve derinliğe sahip. Her şeye rağmen giderek güçleniyor.. Belli bir ülkenin malı da değil. Anonim bir sembol.. Herkesin.
Batılılarda, batıcılarda merhamet, vefa yok sanki istisnalar müstesna. Ailesine, çocuklarına, anne-babasına bile sahip çıkmıyor ki, eşlerine bile sadık değiller ki genel olarak. Levent Kırca’nın çocukları reddi miras yapmışlar. Eee bu işler böyledir.. Yıllarca Müslümanları alay konusu yaparsan, daha bu dünyada varacağın yer burası, bunun bir de öbür dünyası var, onu da o gün gelince göreceğiz. Can’cağızım da bunları görmesi gerek, ama, kendisi bilir..
Fehriye Erdal Brüksel’de görülmüş. Bir ara Kanada’ya da gidip gelmiş, ABD üzerinden. Oh ne ala memleket. Bir para babasını Sermayedeki Komünizm uğruna öldür, git kapitalist Avrupa’ya sığın. O da seni himaye etsin.
Sahi Belçika hükümeti, PKK’nın örgüt çadırı konusunda nasıl bir açıklama getiriyor..
Eeee, garp cephesinde durum böyle. Garp cephesinde yeni durum yok aslında. Sadece bu eski gerçeği bugün yeni anlayanlar var.
Selam ve dua ile..
yeniakit