Resmi Belgelerle ABD ve IŞİD'in Stratejik Bağı
Yenişafak gazetesi yazarlarından, Nedret Ersanel bugün köşesinden ABD ve IŞİD'in bağı'na yönelik bir yazı kaleme aldı ve belgelerle ABD IŞİD ortaklaığından söz etti...
Türkiye dahil birçok ülkede basın-yayın organları, IŞİD/ 'İslam Devleti'nin bir ABD aklı olduğu, Ortadoğu'ya yönelik planlarında en azından kullandığı/elverişli bulduğu/teşvik ettiği yönünde-şimdiye kadar komplo teorisi olarak yaftalanan-sayısız haber, yorum ve analiz ürettiler…
IŞİD'in tuhaf büyümesi.. Irak'taki ABD askeri mirasını ele geçirmesi, petrolden elde ettiği gelir.. Attığı her adımın ABD'nin yüksek teknolojili istihbarat makinesinin gözünden kaçma ihtimalinin bulunmadığı halde.. İstediği her yeri istediği an vurma imkân ve kabiliyetine sahip Batı ordularının IŞİD'i bir türlü tutturamaması.. Daha yeni, Ramadi'ye ele geçirmesinin üzerinden Washington ve Bağdat'ın birbirini suçlayan açıklamaları veya İran Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani'nin; “ABD, IŞİD'e karşı koymak için bir şey yapmadı. Bu, kumpasta suç ortağı olmak dışında bir anlama gelir mi” sözleri ve daha birçoğu…
Bugün içinse elimizde, ABD Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları'ndan alınmış resmi ve gizli belgeler bulunuyor. Bu belgeler, Savunma İstihbarat Ajansı/Defence Intelligence Agency tarafından yapılan, IŞİD'in Amerika'nın bölgesel planları için “stratejik bir kazanç” olabileceği yönündeki iç değerlendirmeyi gün ışığına çıkarıyor. ('2012 Defense Intelligence Agency document: West will facilitate rise of Islamic State in order to isolate the Syrian regime'/ '2010 Savunma İstihbarat Ajansı Belgesi: Batı, Suriye rejimini izole etmek için IŞİD'in büyümesini kolaylaştıracak', 19/05. DIA; ABD'nin temel askerî istihbaratıdır. Savunma Bakanlığı'na bağlıdır ve Amerika'nın küresel ve devasa istihbarat camiasının asli unsurlarındandır. Yönetime, diğer ülkelerin askeri yeterlilikleri ve niyetleri hakkında kritik bilgi temin eder.)
Bu belgelerin tarihi de önemli. 2012 yılının ve IŞİD öyküsünün başı. Örgütün Musul'u ele geçirmesinden çok önce. İşte bu belgeler, ABD Savunma İstihbarat Ajansı'nın, hükümete ve ülkenin güvenlik mimarisinde bulunun kurumlara, “IŞİD, Suriye rejimini tecrit etme ve Şam yönetimini düşürmede Washington'a yardımcı olabilir” önerisini getiriyor…
HÂLÂ O ESKİ PİS NUMARAYI YAPIYORLAR
Tablonun bu sınırlı hali dahi ABD'nin bölgedeki politik çıkarları için Rusya'nın Afganistan işgalinde kullandığı metodu tekrarladığını gösteriyor ki, bunun anlamı, yakın zamanda Irak ve Suriye'de yaşanan ağır insanlık dramlarının sorumluluğunun kime ait olduğundan şüphe kalmadığı gibi, hesaba yenilerinin eklenmesini gerektiriyor. (Bu ABD planı, günümüze kadar Afganistan ve Pakistan'ı istikrarsızlaştırdı. Amerika'nın hem bu ülkelerde hem de Orta Asya'daki varlığına kapı oluşturdu. Bugün de komplikasyonları devam etmekte. Afganistan eski Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin geçmişte hep söylediği, “ABD Taliban ile savaşta samimi görünmüyor” sözlerini de buraya katmak lazım.) Şam'ın insan kıyımlarına karşı Washington, “yerine kimin geleceğini kestiremiyoruz, ülke radikallerin eline geçebilir” mazeretini ileri sürerken demek samimiymiş! Onları teşvik ettiğine göre!
Mesele böyle ortaya konduğunda, IŞİD'in Suudi Arabistan'a sıçrama ihtimali de haklı bir korku oluşturuyor. Sadece Riyad'da değil. Kimi Körfez ülkelerinin, Pakistan'ın hatta Türkiye'nin de bu türden bir olasılığı dikkatle takip ettiğini varsayabiliriz. S.Arabistan'ın ABD'nin bölge politikalarına gösterdiği reaksiyon, İran'a karşı hissettikleri, Suriye'ye bakışı, Beyaz Saray tarafından “kral öldü yaşasın yeni kral” nidalarıyla karşılanmasını zorlaştırabilir. Esasen, Kral Salman'ın geleneklere uyarak veliahtı ve geleneklere uymayarak onun veliahtını da açıklaması bu bağlama bindirilebilir…
NEW YORK TİMES'I 'İNCE GÖRMEK'
Bilindiği gibi 'şöhretli' New York Times gazetesi, “Türkiye üzerindeki kara bulutlar” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve hem internet sitesinde hem de 23 Mayıs nüshasında yayınladı. Yazı genel olarak iktidar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üzerine, yerleşik Amerikan demokrasi ve basın özgürlüğü söylemini yükselterek ağır eleştiriler sürüyor.
Ben bu tür metinlere iki noktadan bakarım: Zamanlama ve içeriğin sadeleştirilmesi.. Genel seçimlere bu denli az zaman kala bu türden ve güçten bir metnin küresel okura sunulması, bir 'sıkıntılarının' olduğunu gösteriyor. En basit haliyle arzuları; iktidarın el değiştirmesi. Peki bir başka ülkenin iktidarını, kendi hükümetini ve hatta NATO'yu göreve davet ederek istememek ne demek?
Bu çarkı döndüren dişlileri tanımlamalıyız…
NYT'ın yazısı siyaset veya dış politika konularında bir haber değil.. Siyasi bir metin ve sandık üzerine kurulu. Haliyle Ankara'dan gelen, gelecek yanıtlar, “sen kimsin” soruları, bu kalemi tutan eli merak edecektir?..
İki, satır aralarında mevcut taraflar ve gazetenin hitap ettiği kesim bu bölgedeki işbirlikleri üzerinden değerlendirildiğinde, “olağan şüpheli ve ABD ve Türkiye'deki olağan ortakları” kendilerini hemen belli ediyor…
Sadeleştirme dediğim de zaten o; New York Times'ın başyazısını 'ince görmek' istiyorsanız, sadece içindeki isim ve kurumların arasına “+” yazarak listeleyin.. Network, siyaseten beklenti ortaklığı odur...
Örneğin; Reuters+Konda+Hürriyet+Today's Zaman+TGC+Sınır Tanımayan Gazeteciler+Fethullah Gülen+İşçi Sendikaları+NATO, vb...
twitter.com/nedretersanel