Riyakâr ve Gerçek Âlimin Temsili

Riyakâr ve Gerçek Âlimin Temsili

İlmini göstererek zenginlerin kapısında dolaşan ve onlardan bir şeyler uman âlim örümceğe; ilmiyle amel eden salih, hiç kimseye yüz suyu dökmeyen âlim de arıya benzer.

İlmini göstererek zenginlerin kapısında dolaşan ve onlardan bir şeyler uman âlim örümceğe; ilmiyle amel eden salih, hiç kimseye yüz suyu dökmeyen âlim de arıya benzer.

 

İlmini göstererek zenginlerin kapısında dolaşan ve onlardan bir şeyler uman âlimlerin neye benzediğini izah bâbındadır. Kapılarında ilmini göstererek dolaştığı kimseler kendisini hor görürler ve nasihatini de kabul etmezler. Bu âlim, örümceğe benzer. Çünkü örümcek de gider, insanların kapılarında, evlerin küvetlerinde, deliklerinde, tavanlarında ev (yuva) yapar. Hem de o kadar güzel yapar ki sanatının maharetinden, ölçülerinin güzelliğinden, açılarının düzeninden mühendisler hayret ve acz içinde kalırlar. Fakat onun orada yuvalanmasından maksat sinek, kelebek ve emsali şeyleri avlamak olduğundan insanlar ona yüz vermezler, aksine onu yıkmağa çalışırlar, kötü görür, şum tutarlar.

İlmiyle amel eden salih, hiç kimseye yüz suyu dökmeyen âlim de arıya benzer. Allah şöyle buyurmuştur. “Allah’tan başka veliler edinen kimseler ev edinen örümcek gibidir. Evlerin en bayağısı da elbet örümcek evidir. Bilmiş olsalardı!” (Ankebut: 41). Ve buyurmuştur: “Rabbin arıya: “Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra da Rabbinin gösterdiği yollardan mütevazı olarak yürü” diye vahyetti. Onun karınlarından insanlara çeşitli renklerde içki (bal, bal şerbeti) çıkar. Onda insanlara şifa vardır. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.” (Nahl: 68-69)

Bil ki faydalı ilimleri cemeden ve onlarla salih ameller işleyen âlimi, Allah bilmediği ilimlere aşina kılar. Çünkü Peygamber Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Bildiğiyle amel edeni Allah, bilmediği ilimlere varis kılar.” Ve buyurmuştur: “Kırk sabah Allah’a halisane ibadet eden kimsenin kalbinden lisanına hikmet pınarları fışkırır.” İmdi, kırk sabah ibadet eden böyle olursa ya kırk hafta, kırk ay yahut kırk sene ihlasla sabahlayan kimse nasıl olur? Veraset ilmi temiz baldır. Kalbleri saflaştırır, ruhları temizler, dilleri tatlılaştırır.

Hasılı ey kardeşim, Hak nazarında kapılarda, deliklerde, tavanlarda yuva yapan örümcek gibi olma. Çünkü o ev, sahibini sıcaktan ve soğuktan korumaz. Örümcek onu sadece sinek ve kelebek avlamak için yapar. Yani ilim aracılığı ile zenginlerin dünyalıklarından faydalanmak için onların kapılarına gitme. Halktan uzlet eden arı gibi ol. İlmini ve amelini halis et ve iyilikle emir kötülükten nehiy dışında ilim ve amelini insanlardan gizle. Çünkü arı, Yüce Rabbin vahyiyle öyle bir ev yaptı ki örümceğinki gibi mühendisler onun da sanatından hayrete düştüler, aciz kaldılar. Hatta bununki ondan da güzel. Arıların karınlarından çeşitli renklerde şarap çıkar ki bunda insanlara şifa vardır. Arı tadı ağızlarda kalan o saf bal ile evinin hücrelerini doldurur, onunla kendinin ve insanların açlığını ve çeşitli hastalıkları savar. Yani tenhayı ve uzleti sevmekte, ilim ile amel etmekte arı gibi ol ki sana veraset ilmi hasıl olsun. Ahlak-i hamide meyvasını versin, kalbin, Allah’ın ilhamına konak olsun, böylece va’z ü nasihat ve irşadda söylediğin her kelimen, içinde insanlara şifa bulunan çeşitli renklerdeki şarap (bal) olsun. Bir vaiz bir şeyhe yazıp ona “Halkın, bizi değil de sizi dinlemeğe meyletmesinin sebebi nedir?” diye sordu. Şeyh cevabında dedi ki: “Ey kardeşim, bizim ağızlarımızda tevhid balı, zikir balı; kalblerimizde Allah aşkı var. Bizim kalblerimizden doğup ağızlarımıza gelen her söz, içinden çıktığı ve üzerinden geçtiği şeyin (yani kalbin ve dilin) tadıyla karışmıştır. Bunun içindir ki bizim sözümüzden ağızlar ve kulaklar tatlılanır.”

Niyâzî-i Mısrî – İrfan Sofraları, Çev: Süleyman Ateş, Emel Matbaası, 1971 Ankara, Sekizinci Sofra: Riyakâr ve Gerçek Âlimin Temsili, s. 24-26

 

akılvefikir