Ahmet Taşgetiren
Saadet çantada keklik olur mu?
Yüzde 50 artı 1 çetin bir hesap. Hele o 1. Yüzde 50’yi buldunuz 1’i bulamadınız. Ya da 49.9’da kaldınız. Seçim gecesi oylar sayılırken ölüp ölüp diriltecek bir sancı.
Ufukta seçim görülüyor mu görülmüyor mu? İktidara göre 2023’e kadar yok, muhalefete göre 2021’in ikinci yarısında neden olmasın!
İttifaklar bu dönemin olmazsa olmazı. Çünkü hiçbir partinin yüzde 50 artı 1’i bulma ümidi yok. Ak Parti’nin oyları bile yüzde 30’lar (üstte altta) civarında. Ak Parti işi MHP ile götürüyordu, ama belli ki derinde bir ukde varlığını sürdürüyor. Ya olmazsa? Ya yüzde 1 hüsranı yaşanırsa? Onun için kapıları çalma eylemi başlamış durumda. Misal: Cumhurbaşkanlığı seviyesinde Oğuzhan Asiltürk ziyareti.
Ona yeniden döneceğim, ama muhalefet için birkaç cümle kurmak lazım. İttifak zarureti kaçınılmaz olarak muhalefeti de arayışa sürüklüyor. Muhalefet bunun faydasını yerel seçimlerde fazlasıyla gördü. Genel seçimlere yansımaları da oldu. Şu dönemde siyasi mücadele, bir yandan ittifak oluşturma çabası ile yaşanıyorsa, diğer yandan da “benzemezlikler” öne çıkarılarak karşıt ittifakları çözme çabası halinde seyrediyor. Muhalefette yüzde 12 civarındaki oy oranı ile hayati önem kazanan HDP, dokunanı yakan parti haline getirilmek istenirken, iktidarda AK Parti’nin, MHP ile işbirliği ile gelen kimya değişmesi sorun oluşturuyor. Çünkü bir yandan MHP ile gelen Kürt oyları ile giderken, daha önemlisi MHP rengine bürünen Ak Parti, Türkiye için hayati değerde olan Kürt sorununu çözme misyonunu kaybediyor.
Bu ara değerlendirmeden sonra yeniden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk ziyaretine dönersek… Bunun önemli bir siyasi olay olduğunda kuşku yok. Asiltürk, merhum Erbakan’dan sonra Milli Görüş misyonunda bir tür “kurucu babalar heyeti” niteliğindeki Yüksek İstişare Kurulu’nun başkanı. Temel Karamollaoğlu’nun Saadet liderliği, bu heyetin hem tasvibi hem tensibi ile olmuştur denebilir. Temel Bey’in liderliğinin son dönemde her toplum çevresi için sıcak bir ilgi oluşturduğu da biliniyor.
Tayyip Bey, görüşme ile ilgili olarak açıkça “seçim ittifakı” ve “terörle mücadelede destek”in altını çizerek şunları söyledi:
“Sayın Asiltürk geçmişte beraber olduğum büyüğümdür. Bu ziyaretim hem bir nezaket ziyareti, hem de ittifak meselesinde, seçim ittifakı mı olur ya da geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Bizim bir yalnızlığı hissetmememiz lazım. Buna benzer görüşmeleri bundan sonra da yapacağım. Bundan sonraki süreçte de bu görüşmeler devam edecek.”
“Terörle mücadelede destek” ne anlama geliyor, o konuda mahrem bilgiler mi paylaşıldı, biraz müphem. Ama “seçim ittifakı” beklentisi açık. Önceki seçimlerde Ak Parti, sözcüleri ve medyası ile “CHP ve HDP ile ittifak” üzerinden Saadet’e yüklendi, Saadet tabanını etkilemeye çalıştı. Bir miktar etki olmuş mudur, muhtemel.
Ancak o dönemde Saadet’in, üstelik Temel Bey’in ailesi üzerinden çok çirkin bel-altı vuruşlara maruz kaldığı, Süleyman Soylu üslubuyla terörle iltisak denklemleri kurulduğu ve bunun Saadet camiasını çok rahatsız ettiği biliniyor.
Ak Parti, hem de merhum Erbakan’ın sağlığında Milli Görüş’ten ayrışarak kurulan bir parti. Erbakan ve onunla birlikte Milli Görüş hareketini yürüten kadro -ki Yüksek İstişare Heyeti, o kadronun Aksakal’larından oluşuyor, Asiltürk de o heyetin başkanı- kopup gitmeler ve gidilen yerde oluşan hareketin tırmanıp iktidar olması karşısında çok zorlandılar. Zorlandılar çünkü gidenler “milli görüş gömleği”ni çıkararak yol almaktaydılar bu da misyonu “Eski”lik imajına büründürüyordu.
Ama misyon son ismi olan Saadet’le varlığını korudu ve bugün oy oranı yüzde kaç ise, kapısı çalınacak bir varlık oldu.
Ne olur?
Oğuzhan Asiltürk çetin bir müzakerecidir. Gerek Ecevit’le yapılan ortaklıkta, gerek daha sonraki “Milli Cephe” ortaklıklarında ve Refahyol koalisyonunda partisi adına çetin pazarlıklar yapmıştır. Ayrıca bu misyonun siyasi geçmişinde hem CHP ile hem Doğru Yol ile iktidar ortaklığı vardır. Bunu tabanına kabul ettirme gibi bir beceri de söz konusudur.
Saadet’in iktidara yönelik çok ciddi eleştirilerinin bulunduğu da biliniyor. Son olarak şu söylenebilir ki, Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinden sonra Saadet’ten “Çantada keklik” pozisyonu bekleyenler yanılır.
Yazıyı bir kadim sözle bitirelim: “Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olur, sırrını dışarıya verebilir. Buğz ettiğinde de ölçülü buğz et, belki bir gün dostun olur, söylediklerinden utanırsın.”
Siyasetçilerin kulağına küpe olsun.