Saadet Partisi'nden Çin Küstahlığına Sert Tepki
Çin'in Türkiye'deki elçilik ve konsolosluklarının Saadet Partisi hakkında kullandığı ifadelere Saadet Partisi yöneticilerinden sert tepki
Çin'in Ankara ve İstanbul'daki büyükelçilik temsilcilerinin Doğu Türkistan'da zulmü protesto için Çağlayan'da yapılan ve yüz binlerce kişinin katıldığı miting ile ilgili "kaynağı belirsiz bir takım parti ve örgütler" açıklamalarına Saadet Partisi'nden sert tepki geldi.
Saadet Partisi Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Oya Akgöneç, 12 Temmuz'da Türk halkının hissiyatına tercüme olan mitingi Saadet Partisi'nin organize ettiği ve toplumun çok değişik kesimlerinden yoğun katılım olduğunu söyleyerek, "Resmi katılım talebi ile gelen her türlü siyasi eğilim ve düşünceyi temsil eden tam 250 sivil toplum kuruluşu, spor kuruluşu, işçi sendikaları, hayır dernekleri ile büyük bir katılım sağlanmıştır. Çağlayan Miting'i toplum olarak, Türk toplumunun duyduğu öfke, üzüntü ve zalim davranış karşısında gösterdiği tepki ve zulme "DUR" çağrısıdır" dedi.
Doç. Dr. Oya Akgönenç, Doğu Türkistan'daki zulmü protesto için 12 Temmuz'da Çağlayan'da yapılan miting hakkında; Çin İstanbul Başkonsolosu'nun 23 Temmuz'da yaptığı basın bildirisi ve ardından Çin Büyükelçi'nin Milliyet Gazetesi'ndeki mülakatında yaptığı suçlamalara, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında cevap verdi.
Akgönenç, 5 Temmuz 2009 tarihinden itibaren Doğu Türkistan Urumçi şehrinde başlayan ve diğer yörelere de sıçrayan protesto olayları, kısa zamanda bir insanlık dramına dönüştüğünü söyledi.
Bu insanlık dışı olaylara dünya'nın her tarafından tepkiler ve protestolar geldiğini kaydeden Akgönenç, Türkiye'de de pek çok değişik yerde, farklı grupların tepki ve protestoları gerçekleşmiş ve sonunda 12 Temmuz da İstanbul Çağlayan meydanında Saadet Partisinin tertip ettiği bir protesto mitingi yaptığını hatırlattı.
Hukuki kurallar çerçevesinde ve resmi izinle yapılan bu Miting'e sadece Saadet Partililerin değil toplumun her kesim ve düşünce grubundan kişilerin katıldığını kaydeden Akgönenç, "Çağlayanda yapılan Doğu Türkistan mitingi, Çin idaresinin katı ve insafsız uygulamalarına karşı yapılmıştır. Aynen daha önce aynı yerde aynı parti tarafından düzenlenen ve İsrail'in orantısız güç kullanımı ile ezdiği Gazze halkı için yapılan "Gazze olaylarını protesto mitingi" gibi. Aynen 'Karikatür Krizine Tepki' mitingi gibi" dedi.
Bu mitinglerin hepsinde ki ortak yönün yapılan yanlış, vicdana sığmayan ve adil olmayan işlerin protestosu; adaletsizliğin ve zulm'ün tel'in edilmesi olduğunu kaydeden Akgönenç, "Hepsinde de doğru, barışçıl yollarla olayların çözülmesi için çağrı yapılmıştır" dedi.
23 Temmuzda Çin İstanbul başkonsolosu medya kuruluşlarına bir "basın bildirisi" dağıttığını, olayları kendi açılarından anlatmaya çalışan bu bildiride ki argümanlar daha sonra Milliyet Gazetesi ile bir mülakat gerçekleştiren büyük elçi tarafından da tekrarlandığını kaydeden Akgönenç, " Saadet Partisi genel olarak kişilerin davranışlarını muhatap olarak almaz. Ne var ki direkt olarak bir yersiz ve yanlış saldırı gerçekleşmişse, onun mutlaka aydınlığa kavuşturulması gerektiğine de inanır. Komünist Çin elçiliğin çalışanlarının bilgi konusunda eksikleri olduğu muhakkaktır" diye konuştu.
"...Kaynağı belirsiz bir takım parti ve örgütler....." sözünün yanılgı ve bilgi eksikliğini ortaya koyduğunu kaydeden Akgönenç, " Veyahutsa, bu satırları hazırlayıp, üst makamlara sunanlar "öfke ve heyecanlarına " yenilerek, "tarafsızlıklarını" kaybetmiş bulunmaktadırlar. Üstelikte Urumçi'de hala, olaylar devam ederken" dedi.
DÜZELTMELER
Akgönenç, Çin'li bürokratların yaptıkları açıklamalara karşı şu düzeltmeleri yaptı:
1-Zannedildiği gibi, Çağlayan miting'inde protesto edenler sadece bir veya birkaç grup olmayıp; içlerinde, sağdan sola her siyasi eğilim ve işçi sendikalarından, iş adamlarına kadar, hayır derneklerinden, genç spor gruplarına kadar her kesim mevcuttu.
2- Miting çağrısının özellikle Saadet partisinden gelmiş olması olaya daha bir saygınlık ve önem kazandırmıştır. Saadet partisinin yaptığı çağrılara, tüm toplumun büyük destek vermesi, Çinli yetkililerin gözünden kaçmamalıdır.
3- Bu bildiriyi hazırlayan diplomat demek ki çalışmakta oldukları Türkiye'yi henüz iyi tanıyamamış veya hiç tanımadan iş başı yapmıştır. Yoksa, siyasi parti oluşumları içinde en güçlü ideolojik tabanı olan ve "milli görüş" olarak hem Türkiye içinde ve hem de dünyada tanınan bir gruba "kaynağı belirsiz bir takım siyasi partiler..." tanımı yaparak sadece kendi bilgi ve deneyim eksikliğini ortaya koymuş olmazlardı.
4- Türkiye Cumhuriyetinde 1969 yılından bu yana çeşitli isimli partiler vasıtası ile aktif siyaset yapan ve "milli görüş" olarak bilinen ideolojinin kökleri ta Kurtuluş savaşına ve Çanakkale mücadelesine kadar giden eski ve güçlü bir ideolojiye dayanmaktadır.
5- Büyük Çin lideri Mao Tse Tung ile emperyalizme karşı büyük mücadele veren Çinlilerin, aynı Batı emperyalizmine karşı büyük mücadele verip, bunu zaferle kazanan Türkiye'nin bu köklü ideolojisini tanımış olmaları gerektiğini düşünmekteyiz.
6- Saadet partisi ve esasen adı ne olursa olsun Milli Görüş partileri her zaman için zulme, haksızlığa, kanunsuzluğa ve şiddete karşı çıkmıştır. Yurt içinde ve dışında böyle bir duruma maruz kalanların yanında olmuş ve onlar için de sesini yükselterek, "insaf çağrısında" bulunmuştur.
7- Parti olarak "insan"ı merkez kabul eden ve çalışma prensiplerinde "insanın hak ve hukuğu; insanın korunması ve insanın ekonomik refahını" hedef olarak alarak çalışan ve bayrağında ki en büyük yıldızı da "insanın saygınlığı ve izzetine" ayıran bu parti, yani Saadet Partisinin her zaman için doğrular ve prensipler için çalışacağı bilinmelidir. Bunu bilemeyenler zaten Türkiye'deki dinamikleri tam olarak anlayamamışlar demektir.