Saadet'ten Gül'e tam destek
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan, Cumhurbaşkanı Gül'e bir mahkeme tarafından 'yargı yolunun açılması'nı abesle iştigal dedi.
Partisinin il ve ilçe başkanları toplantısına katılmak üzere Bursa'ya gelen Şevket Kazan, düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması ve Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunda açıklamalarda bulundu.
Sincan 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 'Kayıp Trilyon' davasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'özel evrakta sahtecilik' nedeniyle yargılanmasına hükmetmesinin Anayasanın hükümlerine aykırı olduğunun altını çizen Şevket Kazan, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren dokunulmazlık statüsünden sorumsuzluk statüsüne geçmiştir. Bu nedenle cumhurbaşkanının mahkemeye çağrılması ve ifadesi alınması anayasanın açık hükümlerine uymamaktadır. Milletvekilleri dahi yüce divanda yargılanırken, Cumhurbaşkanının mahkemeye götürülmesi abesle iştigaldir." dedi.
Cumhurbaşkanını Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmeden önce milletvekili olduğunu hatırlatan Şevket Kazan, "Dokunulmazlığı nedeniyle hakkında devam eden dava nedeniyle bu dava askıya alınmıştı. Cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren dokunulmazlık statüsünden sorumsuzluk statüsüne geçmiş oldu. Sorumsuzluğun içinde dokunulmazlık da vardır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı'nın mahkemeye çağrılması ve ifadesi alınması anayasanın açık hükümleri karşısında muteber görüşler değildir." şeklinde konuştu.
İşin nezaket itibari ile de hoş olmadığının altını çizen Kazan, bunun devletler arası ilişkilerde de Türkiye'nin yararına olmadığına işaret etti. Milletvekillerinin dahi yargılanacağı yerin yüce divan olduğunun altını çizen Kazan, Cumhurbaşkanının mahkemeye götürülmesinin abesle iştigal etmek olduğunu bildirdi. Şevket Kazan, Saadet Partisi olarak Cumhurbaşkanı makamında kim olursa olsun, adi bir suçtan dolayı Cumpurbaşkanlığı süresince milletvekilleri gibi yargılanamayacağı görüşünü taşıdıklarının altını çizdi.
"MAYINLARI İSRAİLLİLER TEMİZLEMESİN"
Son günlerde sıkça tartışılan konuların başında gelen Güneydoğu'da mayınlı toprakların temizlenmesi için Meclis'te görüşülmekte olan kanun tasarısı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şevket Kazan, bu ihalenin İsrailli firmalara verilmesine karşı olduklarını aktardı.
İsrail'in 'Vadedilmiş topraklar' çerçevesinde Nil Nehri ile Fırat Nehri arasındaki topraklarda Büyük İsrail Devletini kurma peşinde olduğuna dikkat çeken Şevket Kazan, "ABD ve İsrail bizim Lozan anlaşmamızı tanımıyor. Bunun da bir sebebi var. Bunun sebebi ise Fırat ile Nil nehirleri arasında Büyük İsrail devletinin kurulmasıdır." iddiasında bulundu.
İsrail'in kuruluşundan bu güne kadar kendisine ait kabul edilen toprakları tecavüzle ele geçirdiği gibi, bugün de yeni oyunlarla Fırat nehrine doğru genişleme çabasında olduğunu vurgulayan Kazan, "İsrail Kuzey Irak'a girmiştir. Kuzey Irakta'ki askerleri İsrail subayları eğitmektedir. Fırat nehrine doğru yavaş yavaş siyasi projeler yapılmaktadır. Hükümette buna kanun yoluyla zemin hazırlamakta. Şu anda 6 maddelik bir kanun var, 4 maddesi görüşüldü ancak tepkiler karşısında salıya kadar ertelendi. Önümüzdeki salı günü bunu engellemek için yeni bir eylemimiz olacak." açıklamasında bulundu.
Çıkarılacak ihaleyle 49 yıllığına yapılan anlaşma gereği mayın temizlemenin yanında bu topraklarda organik tarım yapılacağını anlatan Şevket Kazan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"5 yılda mayınlar temizlenecek, 44 yıl ise organik tarım yapılacak. Mayın temizleme ayrı, organik tarım ayrı işler. Bu nedenle mayın temizleme işinin ayrı yapılması lazım. Ama kanunla birlikte bu işi beraber yürütecekler, çünkü bunu yapabilecek tek İsrail şirketleridir. İsrail önce küçük küçük tarım çiftlikleri kuruyor, ardından ise bu yerin adeta sahibi gibi hareket ediyor. Filistin toprakları ve Golan tepeleri böyle elden gitmiştir. Ayrıca Türkiye'de organik tarımda gelişmiş kendi şirketlerimiz varken, bunu neden İsraillilere veriyoruz."