Sadece Şam Çevresinde 37 Bin Tecavüz
Suriye'de devam eden savaşta hayatını kaybedenlerin sayısı 100 bini, ülkeyi terk ederek komşu devletlere sığınan mültecilerin sayısı ise 2 milyonu aştı.
Suriye'de devam eden savaşta hayatını kaybedenlerin sayısı 100 bini, ülkeyi terk ederek komşu devletlere sığınan mültecilerin sayısı ise 2 milyonu aştı. Şam civarında bulunan küçük yerleşim yerlerinde 37 bin tecavüz vakasının da kayıtlara geçtiği belirtiliyor. Suriye Kadın Hareketi üyesi Bianka Madia, kadınlara karşı işlenen suçların sayısının bu savaşın trajik istatistiğinin önemli bir parçası olduğunu ifade etti.
Rusya'nın Sesi Radyosu'na konuşan Suriye Kadın Hareketi üyesi Bianka Madia, son 3 yılda ülkede yaşanan tecavüz vakalarında inanılmaz bir artış olduğuna işaret ederek, "Uluslararası insan hakları izleme örgütü olan Human Rights Watch kısa bir zaman önce Suriyeli kadınların durumu hakkında bir rapor yayınladı. Fakat sadece Suriye Hükümeti'ni suçlamak için hazırlanmış olan bu belgede, en ufak bir doğru bilgiye rastlamak mümkün değil. Silahlı militanların işledikleri suçlar hakkında raporda tek kelime dahi geçmemekte. Ben şahsen, tam bir sorumlulukla "El Nusra' ve "Irak ve Levant İslam Devleti' adlı örgütlere mensup olan silahlı militanların küçük köylere baskınlar düzenleyip, buralarda yaşayan kadınları kaçırıp, bu kadınlara tecavüz ettiklerini söyleyebilirim" dedi.
"Bu kadınlar tecavüze uğradıktan sonra ya öldürülüyor ya da seks kölesi olarak yaşamaya devam ediyor" diyen Madia, "Tüm bu yaşananlardan sonra yine de hayatta kalmayı ve kurtulmayı başaran kadınlara ise çok nitelikli bir sağlık hizmeti vermek gerekmekte. Aksi takdirde, zihinsel ve bazen de fiziksel açıdan sakat kalmaları söz konusudur" ifadelerini kullandı.
-"37 BİN TECAVÜZ VAKASI"-
"Kanıtınız var mı? Kesin rakamlarla konuşabilir misiniz?" sorusu üzerine Madia şu yanıt verdi:
"Suriye Ulusal Uzlaşma Komisyonu'nun hazırlamış olduğu rapordaki bilgilere göre, Şam civarında bulunan küçük yerleşim yerlerinde 37 bin tecavüz vakası kayıtlara geçti. Şunun altını çizmek isterim ki, bu rakam sadece teröristlerin elinden kurtarılmış olan küçük şehir ve köylerde işlenen tecavüz suçlarını yansıtmakta. Kurtarılan söz konusu kentlerde tecavüze uğrayan kadınlarla şu an psikologlar çalışmakta. Hali hazırda teröristlerin elinde bulunan yerleşim birimlerindeki durum hakkında ise herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Ele geçirilen çok sayıdaki video kaydı, benim sözlerimi doğrular niteliktedir. Ülkemizdeki silahlı militanlar "kahramanlıklarını' videoya kaydetmekten çok hoşlanıyor: Kendilerine göre imansız ve günahkâr olarak ilan ettikleri birinin kafasını keserken ya da bir kadına tecavüz ederken tüm süreci videoya çekiyorlar. Suriye Ordusu'nun bu teröristlerin elinde bulunan şehirlere yönelik olarak düzenlediği temizlik operasyonlarından sonra, öldürülen teröristlerin üzerinden çıkan cep telefonlarından buna benzer pek çok görüntü kaydı elde edilmekte.
Kısa bir zaman önce, Humus civarında kaydedilmiş ve internette de yayınlanmış bir video ele geçirildi. Bu videoda teröristler, kaçırdıkları genç kızları ve kadınları çırılçıplak soyduktan sonra üstü açık bir kamyonetle şehrin tüm sokaklarında dolaştırıyor. Daha sonra araç yolda duruyor ve ardından bu kadınlara tecavüz ediliyor. Tüm bu yaşananları izleyen tecavüzcü militanların eşleri ise kıkırdıyor, tecavüze uğrayan kadınları yuhalıyor ve onları yeni "cariye' statüleri sebebiyle kutluyor. Bulunan başka bir videoda ise yüzleri kapalı olan kadınlar, tecavüze uğramış olan kadınların önce göğüslerini kesip, daha sonra bu kadınların cansız bedenlerini çöpe atmakta. Bunlara benzer pek çok vaka yaşanmakta. Söz konusu olaylar genelde Humus'ta ve Şam'ın civarında bulunan küçük yerleşim yerlerinde meydana geliyor. Çöplüklerde vücutlarının belirli yerleri kesilmiş, koparılmış pek çok kadın cesedi bulunmakta."
-"SAYIYI HİÇ KİMSE BİLMİYOR"-
Humus kentinde çalışan bir psikologun önce toplu tecavüze uğramış, daha sonra uzun bir süre teröristlerin elinde esir olarak yaşamış genç bir kadın hastası hakkında bir rapor yazdığını dile getiren Bianka Madia, "Psikolog arkadaşımız raporunu şu sözlerle tamamlıyor: 'Meslektaşlarımızla birlikte söz konusu hastayı bu zamana kadar iyileştirmeyi başaramadık. Hasta, devamlı olarak üzerindeki elbiseleri yırtarak kafasını duvarlara vurmakta ve kendisini öldürmeye çalışmaktadır.'
Pek çok kadın tecavüze uğradıktan sonra Lübnan, Türkiye ya da Ürdün'e kaçıyor. Suriye'de geçirdikleri hayatı ve yaşadıkları trajediyi unutmaya çalışıyorlar. Şu an bu ülkelerde bulunan ve yaşadıkları hakkında hiç konuşmayan bu tecavüz kurbanlarının sayısını ise hiç kimse bilmiyor" diye konuştu.
"Kendilerine kötü gözle bakılmasından mı korkuyorlar?" sorusuna ise Madia, "Elbette. Toplumun ve kamuoyunun reaksiyonundan korktukları için tecavüze uğradıklarını açıklamıyorlar. Kurban olsanız dahi, tecavüz, tüm hayatınız boyunca etkisini gösterecek olan bir olgudur" yanıtını verdi.