Abdurrahman Dilipak
Sağ’a bak, sol’a bak, kuş’a bak!
Sağ’a bak, sol’a bak, kuş’a bak, ya da Kobani’ye bak, IŞİD’e bak..Bağdadi’ye bak.
Siz bu konularla ilgilenirken, Bağdadi öldü mü, ölmedi mi diye zar atarken, mesela Halep’te, Kudüs’te can alıcı, çok daha gerçek trajik olaylar yaşanıyordu..
Kürtler, “alavere, dalavere, Kürt Mehmet nöbete” oyununu iyi bilmeleri gerek, ama korkarım birileri bizleri yine aynı oyuna getirmeye çalışıyor..
Gözümüze kibriti çok yaklaştırınca arkasında kocaman bir ormanı kaybediyoruz!
Suriye’deki trajedinin arkasında Esed rejiminin olduğunu birileri niye görmüyor, görmek istemiyor.. Yoksa onlar bu olayları fırsat bilip, bulanık suda balık avlamak mı istiyorlar..
Ukrayna, Kobani (Ayn el Arap) IŞİD konusunda gösterdikleri hassasiyeti birileri niçin Kudüs,Gazze, Musul, Şam, Kahire konusunda göstermiyor acaba! Ya da neden Yemen’de yaşanan Husi yayılması konusunda kimse sesini çıkartmıyor! Yoksa zaten bu olaylar bu temel hassasiyetleri gölgede bırakmak için örgütlenen şeyler olmasın..
BM, AB 3 maymunları oynuyor.. Görmek istemeyince görmüyorlar, duymuyorlar, bilmiyorlar.. Geçen gün KADEM, Suriyeli kadınların yaşadıklarını uluslararası bir panelde masaya getirmeye çalıştıGaziantep’te.. Avrupa’dan gelen, AB’den gelen konuşmacılar sahneye çıkıp havanda su dövdüler sadece.. Büyük bir ustalıkla konuşur gibi yaparken aslında hiç bir şey söylemiyorlar..
Müslüman kadının, çocuğun, hastanın, yaşlının, engellinin onların gözünde fazla bir değeri yok.. IŞİD’i konuşuyorlar, çok evlilik ve erken yaşta yapılan evlilikler onların ajandasındaki öncelikli sorunlar arasında ilk sırada.. Bunlar üzerinden İslamifobiaya örtülü bir destek veriyorlar sanki..
Bir şeyler yaparmış gibi gözükmek için ıvır zıvır bir sürü şeyle meşgul oluyorlar, ama gerçek sorunlarla ilgilendikleri yok.. Oyalama taktiği ile vakit geçiriyorlar. Sonuçta, elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil.. Bir şeyler yapıyorMUŞ gibi yapıyorlar..
Acaba aynı durumda olan bir çok daha küçük bir Yahudi grubu olsa aynı şekilde ağırdan alırlar mı idi?
Demokrasi, eşitlik, insan hakları, evrensel değerler falan, bunların elinde ucuz bir makyaj malzemesinden başka bir şey değil..
Sanırım sivil toplumun hayata etkin bir şekilde katılması, sadece isteyen ve şikayet eden değil, çözüm üreten ve uygulayan insanlar olmamız gerekiyor.. İslam medeniyeti Vakıf medeniyetidir bir bakıma.. STK’dan önce bizim vakıflarımız vardı. Şimdi 3. sektör diye yeni bir sektör doğdu bu gelenekten.. Özel sektör, kamu sektörü ve 3. sektör, yani vakıf sektörü..
Meslek odaları yerine bizim Lonca teşkilatları vardı. Ahi teşkilatları vardı, sendika yerine bir bakıma.. Ahi Evran, evrensel kardeşlik kuruluşları bizievrensel düşünmeye ve sorumluluk üstlenmeye çağırıyordu.. “Sosyal sorumluluk” dediğimiz şey, bizim literatürümüzde “Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olma”nın verdiği bir sorumluluktu. Ve biz buna sahih gelenek, İbrahimî gelenek diyorduk..
Geçen gün Gaziantep’te KADEM’in “Savaş ve Kadın” temalı uluslararası forumunda batıdan gelen konuşmacılarla bizim konuşmacıların bu konuya bakışındaki temel fark hemen kendini gösteriyordu..
Bu arada; AK Parti’ye oy veren kadınların sadece parti çalışmalarına katılmak yerine, sosyal sorumluluk projelerine ilgilerini göstermesi bakımından önemli pilot bir girişim olma özelliği taşıyor KADEM.. AK Parti tabanındaki gençlik oluşumları, meslek odalarına yönelik çalışmaların da yeni dönemde hız kazandığı görülüyor.. Cumhurbaşkanının kızı, Başbakanın da eşinin etkinliklere katılması, bu çabaların en üst düzeyde destek gördüğünü gösteriyor..
Bu işlerde biraz geç kalındı, ama işleri aceleye getirmeden elimizi çabuk tutmamız gerekiyor..
İki günümüz birbirine eş olmadan, doğru yönde ileri doğru bir yürüyüş için kolları sıvamalıyız aslında bütün bir toplum olarak.. Sürekli bir arınma ve özeleştiri yaparak gelişmeyiz.. İşi protokole boğmadan, katı bir hiyerarşik yapı oluşturmadan, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir yöntem bulmalıyız.. Yoksa “eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil” bir hale dönüşür işler..
Evet sağa da bakacağız, sola da.. Ne dediğimiz kadar, söylediklerimizin nasıl anlaşıldığını da düşüneceğiz. Çok, ama, çok sabırlı olacağız.. İşi ehline vereceğiz.. Bu işler kimsenin kariyer, rant ve makam ihtiraslarının sıçrama tahtası olmamalı..
Siville siyaset arasında bir çizgi olmalı ve bu çizgi korunmalı.. İşin, bilim ve felsefesi ayrı ayrı ele alınmalı ve mutlaka estetik bir kaygı taşınmalı bu arada.. Her şeye bilim, sanat ve felsefe katılmalı.. Bir tarih bilincimiz olmalı.. Ele aldığımız konuyla ilgili tarihi kavram ve kurumları özümsemiş olmalıyız ki kökü mazide olan ati olalım. İnanç değerlerimizi aktüel gerçeklere kurban etmemeliyiz.. Hakikatin bilgisinden yoksun olmamalıyız. Tek başına gerçeğin bilgisi yetmez! Fıtrata uygun çözümler üretmeliyiz.. Sadece kendimiz için değil, bütün zamanlar, bütün mekânlar ve herkes için bir baht kaynağı olmalı, bizim yaşadıklarımız.. Üzüntülerimiz.. Bizim katlanmak zorunda olduğumuz çile.. Çile çekmeden olmaz hiç bir şey. Çile ve çabayla anlam ve derinlik kazanır mücadele. O olmadan Cihad olmaz zaten..
Biz “alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti”yiz.. İki günümüz birbirine eş olmadan doğru yönde ve ileri doğru yürüyüşümüzü aralıksız sürdürmeliyiz..
Sağa da, sola da bakarak, ama akıl, ilim ve hikmetle, doğru istikamette, ileri doğru yürüyüşümüz sürmeli.. Heva ve heveslerimizin peşine takılmadan, önümüze konulan, nefsimize hoş gelen eğlencelere takılmadan, bataklık güllerinden kaçınarak, altın tas içinde bala karıştırılıp sunulan zehre dikkat ederek, “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” ikazına uyarak, din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmeden.. Selam ve dua ile..
NOT: Kudüs hâlâ işgal altında biliyorsunuz!
yeniakit