Mehmet GÖKTAŞ
Savrulmadan anı yaşayabilmek
Bulunduğu anı yaşayabilmek her insan için en önemli hedef olmalıdır. Çünkü elindeki tek sermayesi, değerlendirme imkânına sahip olduğu tek şey şu an içinde bulunduğu zaman dilimi, yani andır.
Çünkü geçmiş geçmiştir, geride kalmıştır, filmi tekrar sarma imkânı yoktur, ancak arşiv anlamında değerlendirebiliriz. Gelecek ise henüz gelmemiştir, gelmeyebilir, şu an için bize ait olmayan bir şeydir. Kısacası dem bu demdir, dem bu dem…
Peki, anı yaşamamıza engel olan nedir?
Veya tam kapasite yaşamamıza neler engel oluyor?
Daha net soralım; anımıza niçin odaklanamıyoruz, niçin savruluyoruz?
Odaklanabilme günümüz insanının çok arzu ettiği, bunun için arayışlara girdiği, eksersizler yaptığı, kurslar aldığı bir konudur.
Öğrencilerden tutunuz da bütün iş kollarında ve mesleklerde kazanılmak istenen bir özelliktir. Bunu yapamayanları hemen anlıyoruz ve; “Hey, senin kafan nerede?” diye uyarıyoruz.
“Kendini verme” diyoruz. “Kendini bir türlü derse veremiyor, konuya bir türlü odaklanamıyor” diyoruz.
Herkes dağılmaktan, savrulmaktan, kafasının kaybolup gitmesinden şikayet ediyor.
Galiba odaklanmanın en güzel örneklerinden birisi kedinin fare deliğinin önündeki duruşu olmalıdır.
Hâlbuki bir insan için tam olarak anı yaşayabilmenin yolu ve imkânı namazdır. Çünkü kılınmakta olan namaz her şeyden önce anın ta kendisidir, ne geçmiştir, ne gelecektir, şu andır.
Şu anda, Allah’ın huzurundayız, bizi görüyor, bizi seyrediyor, bizi duyuyor, bırakınız dış yönümüzü, içimizden geçen her şeyi biliyor. Hem de bütün kullarını bir tarafa bırakmış da sadece bize bakıyor, bizi dinliyor gibi dinliyor.
Sonra namazımızda okuduğumuz her şey bizzat Allah Teala’nın sözleridir. Böyle bir durumda bize ne kadar ilgi göstereceğini düşünebiliyor musunuz?
Biz odaklanma kelimesini dini hayatımızda ve özellikle namaz için kullanmayız, onun yerine huşu ve benzer kelimeler kullanırız ama eğer randıman alabilirsek kullanmamızda bir sakınca yok, söylediğim gibi kediyi bile örnek alabiliriz.
Namaz, anı yaşamanın ta kendisidir. Savrulup gitmeyi önlemenin en güzel pratiği de namazdır.
Unutmayalım, namazımıza tam anlamıyla odaklanmak, anı en güzel bir şekilde yaşayıp değerlendirmek hayatımızın diğer alanlarına taşıyabileceğimiz müthiş bir kazanım olacaktır.