"Şehadet Baltasını Yezid'in Boynuna Astı"
Eğer Hz.Hüseyin(r.a.) şehadet baltasını zalim iktidarın boynuna asmasıydı Kerbela'dan sonra zalim sultanların adı "Halife Hazretleri" olacaktı...
Tarihimiz içerisinde din adına bize yutturulanların gerçek olup olmadığını tartmak için yirmi üç yıllık Resulullah (s.a.v)'in vahiy dönemine ve otuz yıllık Hulefa-i Raşidin dönemini farklı kaynaklardan tarayarak aynı zamanda bu tarihin Hilafet ve Saltanat ayrımı yapan bir fıkh-ı tarih olduğunu anlamalıyız. Bu tarih fıkhına uymayan tüm siyasi idarelerin nakıs olacağını aklen kabul etmemiz gerekiyor.
Hz. İbrahim (a.s) bazılarının sandığı gibi sadece heykel kırıcı değildir. Eğer böyle olsaydı en büyük putu da kırardı. Hz. İbrahim (a.s)'ın " Tevhidin babası" olmasındaki sebeblerden biri de bu fiili olsa gerek. Allah-u Alem. Hz. İbrahim (a.s) en büyük putu kırmayarak baltayı da onun boynuna asmakla çok manidar bir mesaj veriyor. Bu mesajın o andaki insanlar açısından algısı malum. Ancak mesaj aslında kıyamete kadar gelecek insanlara daha fazla gönderimlidir. Çünkü;Hz. İbrahim (a.s) put dininin en büyük putunu kırmayarak yıkmıştır. Birinci boyuttan; oradaki insanlara putların fayda ve zarar vermeyeceğini aklen nakletmiştir. İkinci boyuttan daha derindir ve bize göndermedir. O da şudur;
Hz. İbrahim(a.s) büyük putu kırmayarak büyük put dinin aslı astarı olmayan bir din olduğunu ortaya koydu. Ama bununla beraber putlara din kisvesi giydirilerek asılsız yere kudret yüklendiğini büyük putu kırmayarak ortaya koydu. Böylelikle put dinin büyük putunu kırmayarak o büyük putun din putu olacağını öğretti. Bu ameliye sayesinde insanların aslında put dinleri olmadığını din putları olduğunu izah etti. Din Putu kırıldığında da gerçek mabudun ve abidin ortaya çıkacağını geriye kalanların birer cehennem yakıtı olacağını ortaya koydu. Ve en büyük putun aslında din putu olduğunu diğer putları kırmakla, gönüllerdeki din putunun kırılmayacağının anlaşılmasını sağladı.
Tevhid'in babası Hz. İbrahim (a.s)'ın varisi Hz. Muhammed(s.a.v) bütün putları yıkmaya gelmiştir güneşin yaktığı topraklara.Tıpkı babası Hz. İbrahim (a.s) gibi şirke karşı tahammülsüz, insana karşı musamahakar.
Hz. Muhammed(S.A.V)'in İsmail'ini ararsan önce Bedir'e bak! Sonra Hamza'nın Ciğerini kokla ve sonra da Kerbela'da Hüseyin'in yanında dur!
Din adına Hz.Hüseyin (r.a.) 'dan Yezid'e biat istemi kabul görmeyince din adına işlenen cinayetler(!) Daha kötüsü Peygamber makamında Peygamber adına Peygamber çocuklarını katletmek! Ve bunun adını da"Hilafet"(!) koymaya kalkmak en ciddi din putçukluğudur.Bu cinayetlere de İslam hukukunda kılıf bulmaya çalışmak din putçukluğunun havassiyesi olmaktır.
Öbür taraftan bakınca Hz.Hüseyin(r.a.) Hz.İbrahim(a.s)'ın varisi olarak Kerbela'da şehid olmuştur. Ümmet-i Muhammed'e zorla enjekte ettirilmeye çalışılan en büyük putu (din adına nefislerin hakimiyetini) Hz.Hüseyin Kıyam Ve Şehadet Baltasıyla kırmıştır. Eğer Hz.Hüseyin(r.a.) şehadet baltasını zalim iktidarın boynuna asmasaydı Kerbela'dan sonra zalim sultanların adı "Halife Hazretleri" olacaktı. Bunun içindir ki İmam Ebu Hanife(rah.a) "Yezidin askerleri Hz.Hüseyin ve arkadaşlarının kesik başlarını mızraklarının ucunda taşırken,aslında geriden geleceklerin yolunu aydınlatacak nurlu meşaleler taşıyorlardı" diyerek çok önemli bir detaya işaret etmiştir.
Bizler Ne Yapmalıyız!
Hz. İbrahim(a.s) akıl ve muhakeme silahını kuşanmalı ve "İnsanların Rabbi, Meliki, İlahı" olan Rahman'a yüzümüzü dönmeliyiz. O(c.c)'na sığınarak, gönderdiği Rahmet(s.a.v)'e tabi olarak mü'mince, muttakice kitaba ve sünnete müracaat etmemiz gerekir.
Allah(c.c) ve Rasulü(s.a.v)'in hiçbir türevde geçmeden hiçbir şekilde kitap ve sahih sünnetle cedelleşmeden teslim olursak Kur'an bize hidayet kaynağı olacaktır.
Bizden olan emir sahibi müçtehid ulemanın usul-i fıkıh çerçevesİnde hiçbir siyasi, itikadi ve ameli oluşumun din putu olmasına fırsat vermemiz gerekiyor. Kur'an ve Sünnet atölyesinde imal olmuş varis ulema eliyle bileylenmiş fıkıh baltasını kullanarak İbrahim'i bir hareket içerisinde olmak gerekiyor.
Haberin olsun; hâlis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz bulara, bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında ayrılığa düştükleri şeylerde hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı olan kimseyi hidayete erdirmez. ( Zümer 3)
İbrahim Küçük/Din Putu tevhidhaber