Şehid Fethi Şikaki
Filistin İslami Cihad Hareketi'nin kurucusu Dr. Fethi Şikaki'yi şehadetinin 24. yılında rahmet ve minnetle anıyoruz...
Filistin İslâmi Cihad Hareketi'nin lideri Dr. Fethi Şikaki, Filistinlilerin sınır dışı edilmesi işleminin durdurulması için Kaddafi'yle görüşmede bulunmak üzere gittiği Libya'dan dönerken uğradığı Malta adasında, 26 Ekim 1995 tarihinde, İsrail rejiminin cinayet şebekesi MOSSAD'ın paralı katilleri tarafından şehid edildi.
Dr. Fethi Şikaki 1951'de Gazze'nin Rafah mülteci kampında, Remle'den buraya iltica etmiş olan bir Filistinli ailede dünyaya gelmişti. İlk ve orta öğrenimi doğum yeri olan Rafah'ta tamamladıktan sonra Beir Zeit Üniversitesi'nde öğrenim gördü. Kudüs'te dört yıl öğretmen olarak çalıştıktan sonra Mısır'ın Zekâzik Üniversitesi'nde tıp öğrenimi gördü. 1980'de buradan mezun olarak Kudüs'e döndü ve doktor olarak çalışmaya başladı. 1983'te işgal yönetimi tarafından tutuklandı ve bir yıl hapiste kaldı. 1986'da yeniden tutuklandı ve dört yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 1988'de Lübnan'a sürgün edildi. Orada bir yıl kaldıktan sonra Suriye'nin başkenti Şam'a yerleşti. Kudüslü bir hanımla evliydi ve dört çocuk sahibiydi.
Dr. Şikaki'nin şehid edilmesinin intikamı için 2 Kasım 1995 tarihinde gerçekleştirilen eylemde dokuz yahudi yerleşimci yaralandı. Verilen haberlere göre 2 Kasım sabahı Gazze'deki Goş Katif Yahudi Yerleşim Merkezi'ne çkanı Keysofim sınır kapısında içine bomba yerleştirilen bir araçta şiddetli bir patlama oldu. İsrail radyosunun normal yayınını keserek verdiği habere göre bu olay yerel saatle sabah saat 7.30 civarında meydana geldi. Birinci olaydan birkaç dakika sonra da yahudi yerleşimcileri taşıyan bir otobüsün getiiğç sırada içerisine bomba yerleştirilen ikinci bir araçta patlama meydana geldi. Bu ikinci patlama sırasında otobüsteki yedi yahudi yerleşimcinin çeşitli şekillerde yaralandığı, patlamanın meydana geldiği aracın şoförünün de şehid olduğu bildirildi. Birinci patlamanın meydana geldiği aracın şoförünün durumu hakkında ise herhangi bir bilgi verilmedi. Her iki patlamanın sorumluluğunu da İslami Cihad Hareketi üstlendi. Gazze'de bir bildiri dağıtan İslami Cihad Hareketi bu eylemlerin hareketin lideri Fethi Şikaki'nin şehid edilmesinin intikamı için gerçekleştirildiğini duyurdu. Bunun yanısıra Kudüs yakınlarındaki bir yahudi yerleşim merkezinin yanından geçen bir araçtan otomatik silahlarla ateş edilmesi sonucu en az bir yahudi yerleşimcinin ağır şekilde yaralandığı haber verildi. Bu eylemi gerçekleştirenler hızlı bir şekilde olay yerinden uzaklaştılar. Bu olaylardan sonra işgal ynetiminin öorta bölge askeri komutanı General Eylan Piran gazetecilere yaptığı açıklamada, İslami Cihad Hareketi'nin lideri Fethi Şikaki'nin öldürülmesinin intikam içinı mutlaka birtakım eylemlerin gerçekleştirilmesi ihtimalinin olduğunu dile getirerek: "Bu gibi ihtimallere karşı mutlaka gerekli hazırlıklar yapılmalıdır" dedi. Adı geçen general açıklamasında İslami Cihad Hareketi'nin bazı önemli İsrail hedeflerine oldukça etkili saldırılar düzenleme imkanlarına sahip olduğuna dikkat çekti. General Piran'ın bu açıklaması siyonist işgal yönetiminin aldığı bütün tedbirlere ve yaptığı tüm hazırlıklara rağmen ciddi bir endişe içinde olduğunu gösteriyordu.
Şikaki'nin şehid edilmesinin üzerinden fazla zaman geçmeden, onun öldürülmesine hiç üzülmediğini söyleyen, aksine çok sevindiğini anlatmaya çalışan İsrail başbakanı İzak Rabin bir dindaşı tarafından öldürüldü. Rabin'in öldürülmesiyle yahudiler arasındaki sürtüşmeler ve bölünmeler de gün yüzüne çıktı. Olay yer yer yahudiler arasında bazı çatışmalara ve kavgalara da yolaçtı. Bununla birlikte bazı siyasi çevrelerin Rabin'in İsrail yönetiminde söz sahibi birtakım çevreler tarafından özel hesaplar için öldürüldüğünü ileri sürdüler. Olay yüzünden İsrail'in gizli polis teşkilatı Shin-Bet'in genel başkanı istifa etmek zorunda kaldı. Aynı örgütün bazı ileri gelenleri de hükümet tarafından görevden alındı.
İsrail'den Hain Pusu
30 Ekim 1995
Filistin İslâmi Cihad Hareketi'nin lideri Dr. Fethi Şikaki, Filistinlilerin sınır dışı edilmesi işleminin durdurulması için Kaddafi'yle görüşmede bulunmak üzere gittiği Libya'dan dönerken uğradığı Malta adasında siyonist katillerce şehit edildi. Dr. Şikaki'nin geçtiğimiz Perşembe günü (26 Ekim 1995 tarihinde) şehit edildiği ancak olayın dün (29 Ekim Pazar günü) açıklandığı bildirildi.
Filistin İslâmi Cihad Hareketi olayla ilgili olarak yayınladığı bildiride saldırının siyonist İsrail rejiminin cinayet şebekesi tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çekerek: "Saldırganlardan intikamımızı mutlaka alacağız. Canilerin ayaklarının altına ateş sereceğiz. İktidarlarını hain pusular ve korkakça cinayetler üzerine oturtan siyonist zalimlerin saltanatlarına mutlaka son vereceğiz. Onları yaptıklarına pişman edeceğiz" denildi. Filistin İslâmi Cihad Hareketi, bu tür cinayetlerin ve hain pusuların kendilerini yıldıramayacağını ifade ederek bundan sonra Filistin topraklarını işgal altında tutan siyonist zulmün arkasında duran bütün herkesin hedef alınacağını bildirdi.
Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS) da Dr. Fethi Şikâki'nin şehit edilmesi olayıyla ilgili bir bildiri yayınlayarak şu ifadelere yer verdi: "Kahraman mücahit Dr. Fethi Şikâki'nin şehit edilmesinden dolayı Filistin'deki halkımıza ve tüm İslâm ümmetine başsağlığı diliyoruz. Onun hain bir pusuyla şehid edilmesinin halkımızın önderlerini ve kahraman mücahidlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan siyonist düşmanımızın, onun istihbarat elemanlarının ve ajanlarının işi olduğu kesindir... Bu hain cinayet, halkımızla, gasıp ve cani siyonist sulta arasındaki savaşın devam etmekte olduğunun bir ilanıdır. Bu cinayet, Rabin hükümetinin Filistin halkıyla barış dönemine girildiğine dair birtakım yanıltıcı iddialarına rağmen bu savaşın sürdüğünü göstermektedir. Terörist Rabin, savaş dairesini genişletme amacıyla birtakım yanıltma yollarına gitse de amacına ulaşması kolay olmayacaktır. Çünkü hain ve korkak siyonizmin kimliğini tanıyan halkımız mücahidlerinin ve önderlerinin intikamını almaya; bununla birlikte daha çok mücahidler ve şehidler çıkarmaya güç yetirebilecektir. Biz Filistin İslâmi Direniş Hareketi olarak her bakımdan İslâmi Cihad Hareketi'ndeki kardeşlerimizin yanında olduğumuzu vurgularken, Fethi Şikâki (rh. a.)'nin şehid edilmesinin, Prof. Dr. Musa Ebu Merzuk'un ABD zindanlarında tutulmasının ve siyonist düşmanın binlerce insanımızı, halkımızın ileri gelenlerini tutuklamasının aynı planın birer parçaları olduğuna dikkat çekiyoruz. HAMAS, bu çirkin cinayete karşı da, cihad ve şehadet yolunu izlemeye devam edeceğini, alternatifi olmayan direniş ve mücadele yolunda ilerleyeceğini bir kez daha vurgulamaktadır."
Dr. Fethi Şikaki'nin cenazesinin Malta'dan Libya'nın Trablus şehrine nakledildiği, oradan da bu akşam Suriye'nin başkenti Şam'a nakledileceği ve Şam'da defnedileceği bildirildi.
Dr. Fethi Şikaki 1942'de Filistin'in Rafah kentinde dünyaya gelmiş, Mısır'da Tıp öğrenimi görmüş, daha sonra Kudüs'te doktor olarak çalışmış ve 1988'de siyonist İsrail rejimi tarafından Filistin toprakları dışına çıkarılmıştı. Filistin İslâmi Cihad Hareketi'nin liderliğini yapan Dr. Şikaki o tarihten buyana Şam'da ikamet ediyordu.
İşgalcileri Korku Sardı
3 Kasım 1995
Filistin İslâmi Cihad Hareketi'nin lideri Dr. Fethi Şikâki'nin Malta'da hain pusuyla şehid edilmesine karşı adı geçen hareketin intikam eylemleri de başladı. Dün gerçekleştirilen istişhadi eylemlerde en az dokuz yahudi yerleşimcinin yaralandığı bildirildi. Verilen haberlere göre dün sabah Gazze'deki Goş Katif Yahudi Yerleşim Merkezi'ne çıkan Keysofim sınır kapısında içine bomba yerleştirilen bir araçta şiddetli bir patlama oldu. İsrail radyosunun normal yayınını keserek verdiği habere göre bu olay dün yerel saatle sabah saat 7.30 civarında meydana geldi. Birinci olaydan birkaç dakika sonra da yahudi yerleşimcileri taşıyan bir otobüsün geçtiği sırada içerisine bomba yerleştirilen ikinci bir araçta patlama meydana geldi. Bu ikinci patlama sırasında otobüsteki yedi yahudi yerleşimcinin çeşitli şekillerde yaralandığı, patlamanın meydana geldiği aracın şoförünün de şehid olduğu bildirildi. Birinci patlamanın meydana geldiği aracın şoförünün durumu hakkında ise herhangi bir bilgi verilmedi. Her iki patlamanın sorumluluğunu da İslâmi Cihad Hareketi üstlendi. Gazze'de bir bildiri dağıtan İslâmi Cihad Hareketi bu eylemlerin hareketin lideri Fethi Şikaki'nin şehid edilmesinin intikamı için gerçekleştirildiğini duyurdu. Bunun yanı sıra Kudüs yakınlarındaki bir yahudi yerleşim merkezinin yanından geçen bir araçtan otomatik silahlarla ateş edilmesi sonucu en az bir yahudi yerleşimcinin ağır şekilde yaralandığı haber verildi. Bu eylemi gerçekleştirenler hızlı bir şekilde olay yerinden uzaklaştılar.
Siyonist işgal yönetimi daha başka saldırıların da gerçekleştirileceğinden korkuyor. İşgal yönetiminin orta bölge askeri komutanı General Eylan Piran gazetecilere yaptığı açıklamada, İslâmi Cihad Hareketi'nin lideri Fethi Şikaki'nin öldürülmesinin intikamı için mutlaka birtakım eylemlerin gerçekleştirilmesi ihtimalinin olduğunu dile getirerek: "Bu gibi ihtimallere karşı mutlaka gerekli hazırlıklar yapılmalıdır" dedi. Adı geçen general açıklamasında İslâmi Cihad Hareketi'nin bazı önemli İsrail hedeflerine oldukça etkili saldırılar düzenleme imkânlarına sahip olduğuna dikkat çekti. General Piran'ın bu açıklaması siyonist işgal yönetiminin aldığı bütün tedbirlere ve yaptığı tüm hazırlıklara rağmen ciddi bir endişe içinde olduğunu gösteriyor.
İşgal yönetimi son gelişmelerden sonraki endişesi dolayısıyla istişhadi eylemlerin birçoğunun planlayıcısı olarak bilinen ve "Mühendis" kod adıyla tanınan Yahya Ayyaş'ı arama çalışmalarını da hızlandırdı. HAMAS'ın İzzettin Kassam birliklerine mensup olan ve Filistin'de siyonist rejim tarafından arananlar listesinin başında yeralan Yahya Ayyaş'ın nerede olduğuna dair şu ana kadar herhangi bir bilgi edinilemediği bildirildi. İşgal yönetiminin orta bölge askeri komutanı Eylan Piran gazetecilerle yaptığı son görüşmesinde Yahya Ayyaş'ın yeni birtakım intihar saldırıları planlamasından endişe duyulduğuna dikkat çekerek, İsrail'in bu kişiye darbe vurabilmek için bütün gücünü ortaya koyduğunu ifade etti. Ancak Yahya Ayyaş'ın şu ana kadar yerinin bile tespit edilememesi İsrail'in bütün gücünün bu kişiye darbe vurmaya yetmediğini gösteriyor. Öte yandan işgal yönetiminin, Yahya Ayyaş'ın 1,5 aydan buyana tutuklu bulundurulan annesi Aişe Ayyaş'ı kefaletle serbest bıraktığı haber verildi. 55 yaşındaki Aişe Ayyaş'ın avukatlarının verdiği bilgilere göre işgal yönetimi, Aişe hanımı serbest bırakmak için 10 bin şikel (yaklaşık 3500 dolar) ödenmesini, 10 bin şikel de herhangi bir suçlama halinde ödenmek üzere garanti edilmesini şart koştu.
Şehadetinin Yıldönümünde ŞİKAKİ'ye Bin Selam!
26 Ekim 1995′te İslami direniş bir şehidini daha ölümsüzlük ufkuna yolcu etti. Ve bir şehit daha düştü toprağa. Eli kanlı Siyonist ajanlar dünya istikbarının yardımıyla Filistin intifadasının ateşleyicilerinden ve öncülerinden İslami Cihad'ın basiretli, üretici, dirayetli ve yiğit lideri Dr. Fethi Şikaki'yi şehit ettiler. Malta'da Siyonist katillerce şehit edilen Şikaki, Filistin İslami uyanışının yüzakı ve İslami mücadelenin şahidiydi.
Fethi Şikaki'nin mücadele çizgisi İslami mücadelenin uluslararası emperyalist güçlerle fiili olarak karşı karşıya geldiğimiz en riskli ve en zorlu alanda odaklaşmaktadır. Onun ve arkadaşlarının Filistin'deki İslami kurtuluş mücadelesi bölgesel bir cihad değil, Müslümanların evrensel fitneyle karşı karşıya geldiği en belirgin bir hattı oluşturmaktadır.
İşgal altındaki topraklarda İslami mücadele ateşini tutuşturan Fethi Şikaki gibi şehitler her zaman Müslümanların onur ve iftiharı olacaklardır. Emperyalizmin İslam coğrafyasının merkezine jandarma üssü olarak kurduğu İsrail'e karşı teslimiyetçiliğin zillet ve utancını, aşıladığı mücadele azmi ve cihad ruhuyla kıran İslami Cihad'ın bu yiğit önderine ve mücadelesini sürdürenlere binlerce selam olsun!"
Şikaki, mücadelesiyle olduğu kadar entelektüel ufkuyla da yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Şöyle diyordu, "İslami Hareket ve Kudüs" isimli kitabında:
"Filistin etrafında birliktelik sağlamak; tarihin Kur'an'la buluşmasını ve Mescid-i Aksa'ya doğru siyasi bir coğrafyanın yeniden oluşturulmasını gerçekleştirecektir."
Dr. Fethi Şikaki, düşünsel gelişimini, mücadelesini ve hareketini kendi diliyle anlatıyor. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz:
"Ben Hep Devrimciydim"
16 yaşlarında olduğum 1967 yılı benim için ve İslami Cihad'ı kuran diğer arkadaşlar açısından bir dönüm noktası idi.
O dönemde siyasi hayatta okul çerçevesinde bazı deneyimlerim olmuştu. Ortaokul ve lisede yazdığım kompozisyonlar, gerek önerdiğim savlar açısından gerekse de belagat açısından öğretmenlerimin dikkatini çekiyordu. Ayrıca okulda sabah hitabetlerine katılıyordum ki o dönemlerde milliyetçi eğilimler içerisindeydim.
O zamanlar yaygın olan Nasırizm akımı bizi de etkilemişti. Kişilik ve Arap lideri olarak Abdunnasır'a ilgi duyuyordum. Komünist olmamamda payı vardı. Zira "eşitlik" düşüncesini araştırırken elime geçen "Komünizm Gerçeği" adlı kitabın önsözü Abdunnasır tarafından yazılmış ve komünizmi şiddetli bir şekilde eleştirilmişti. Bu önsöz beni komünizmden alıkoydu ve siyasi faaliyetlerim Nasırizm'le sınırlı kaldı.
1966 yılında benden büyük iki kardeşimle beraber Nasırizm çatısı altında bir örgüt kurduk. Bilahare kurucuları İslami akıma yöneldiler. 1967 Haziran yenilgisi, özgürlük ve vatana dönüş özlemi çeken gençler için bir dönüm noktası oldu. Lider Abdunnasır'ın yenilgisi bir sürprizdi. Dengesiz olmuştuk. Ama gazeteci Hasaneyn Heykel'in Arap Yarımadası üzerinde yaptığı yorumları sayesinde dengeleri biraz yakalamıştık. Ama endişelerimizin kaybolmayacağına inanıyorduk. Böylece farklı bir yola doğru, İslam'a doğru dönüşümüz başlamıştı.
1960?lardan önce İslam'ı sadece ibadetlerden müteşekkil bir din olduğunu sanıyordum. Gazzali'nin "İslam'ı Nasıl Anlamalıyız" adlı kitabını ele geçirdikten sonra, İslam'ın hayatın bütün alanlarını kapsayan geniş bir dünya olduğunu gördüm.
O dönemlerde İhvan-ı Müslimin hareketine karşı olumsuz yaklaşım içindeydim. Bunun da sebebi Nasırizm'i benimsemiş olmamdı. Bundan dolayıdır ki, 1967'de Seyyid Kutub'un "Yoldaki İşaretler" kitabının, babası İhvan-ı Müslimin'den olan bir arkadaşımın evinde bulunması hoşuma gitmemişti. Kitaptan dolayı çok kızmıştım ve kitabı kendi evime götürmüştüm. Okumaya başladığımda adeta yeni bir dünya ile buluşmuştum. Zannettiğim gibi tahribattan, yıkımdan bahseden bir dünya değildi. Bu kitap ve Seyyid Kutub'un diğer kitapları beni ve diğer arkadaşlarımı çok etkilemişti. Aslında aile olarak da dindar bir aileye mensuptum. 1967'deki İslam düşüncesiyle bu buluşmamdan sonra laik-milliyetçi düşünceden koparak yeni İslami düşünceye yolculuk başlamıştı.
1968, evimde milliyetçi düşüncelerden kurtularak İslam'a yöneliş için yoğun tartışmaların olduğu bir yıldı. Uzun uzun tartışmalar yaşadık. Her şey bir gün bir gecede halledilecek değildi. İslam'ı okudukça usul olarak eleştirilerimiz de artıyordu. Nihayetinde yolu değiştirme kararına vardık, arkadaşlarımın önünde bütünüyle İslam düşüncesiyle ikna olduğumu ilan ettim. "Beni izleyecek olan varsa bugünden itibaren yeni bir eğitim programı başlatacağız." dedim. Böylece eski halkamız yeni bir yapıya girmiş bulunuyordu. Gazze'deki evimde değişik kitaplar mütalaa ediyorduk. Bir kişi hariç bütün arkadaşlar bize katılmıştı. Fetih Hareketi'nin öncülerinden olan Saad Ebu Haşi adlı arkadaşla aramızdaki ihtilaf tamamen fikri idi. Ama ilişkimiz devam etti. O sıralarda Şeyh Ahmed Yasin ile tanıştım. O sıralar öğretmendi ve fiziki olarak da güçlü bir bünyesi vardı. İhvan-ı Müslimin'in Gazze'de yeniden yapılanmasını sağlamıştı. Aramızda karşılıklı ziyaretler başladı. O sırada İhvan'ın güçlü bir yapısı yoktu. İlk zamanlar İhvan'a katılmamak için direndik ama sonunda gördük ki İhvan'a direnecek dinamiklere sahip değiliz. Zamanla kendiliğimizden İhvan'a katıldık. İhvan'a taze kan olmuştuk. Ama İhvan'ı tam olarak benimsemiş değildim. Şeyh Ahmed Yasin'le çok tartışmalarımız oldu. Özellikle siyasi ve vatani tavırlarında bir olumsuzluk vardı. Fedai Hareketi'ni onaylamıyorlardı. Bu olumsuzluktan dolayı İslam'ı tam olarak kabul etmekle birlikte vatanperverlerle ilişkileri açık tuttum.