Şehidler Köprüsü’nde Gaziler Namaz Kılamıyor
Bir ziyaretçimizin gönderdiği yazıda haklı talepler göze çarpıyor yazıyı takipçilerimizle paylaşıyoruz
Şehidler Köprüsü’nde Gaziler Namaz Kılamıyor
15 Temmuz direnişi itibari ile Boğaziçi Köprüsü’nün ismi malumdur ki” 15 Temmuz Şehitler Köprüsü” olarak değiştirildi, iyi de oldu. Ancak yazacağımız konu , dokunacağımız zulfiyâr itibari ile biliyoruz ki mayınlı bir araziye dalıyoruz. Hayırlısı inşallah…Zira öyle garip bir taraftar psikolojisine girmişiz ki halk olarak, en küçük bir öz eleştiri, pozitif bir muhalefet dahi düşmanlık olarak algılanabiliyor.
Hele de bazı Ak partili kardeşler var ki parti hareketinin demokratik düzenin olmazsa olmaz bir aracı olduğunu unutup partilerini bir ehl-i sünnet tarikatı gibi görüyor olmaları ve buna yürekten inanmış olmaları hayret edici bir aidiyet vaziyetindeler. Unutulmamalıdır; Mezhebler, meşrebler, tarikler, aidiyetler akaid unsuru haline dönüştüğünde bu hallin düşmanın ekmeğine iyi bir yağ sürmekliktir.
15 Temmuz gecesi malum halkın bir çoğu Cumhurbaşkanı’nın çağrısı üzerine sela ve ezan sesleri ile sokağa döküldü. Biliyoruz ki halk, mevcud sosyo ekonomik yapısını, dini yaşam alanı ve çapını geri daralttırmamak üzere sokağa döküldü. Kimi yiğitler Şehid olurken kimi yiğit kadın ve erkekler de Gazi oldu.Bu yiğit insanların hemen hemen hepsi ertesi gün dünden daha kötü olması yarın bu günden daha berrak olsun diye mal ve canlarını ile direniş ekseninde durdular.
Hal böyleyken biliyoruz ki direniş gösteren halkın dinamiklerinden birisi de Namaz’dır. “ İmandan sonra en önemli ameldir”. İstanbul’da yaşayan her insan bilir ki otoban trafiği bazen üç dört saati bulabilmektedir. Mahmutbey- Kavacık yada Avcılar-Üsküdar arasında gerek e-5 gerek e-6 yolu üzerinde ne bir müştemilat ne bir mescid ne bir wc bulunmamaktadır. Hatta bazen öyle durumlar olmaktaki ailesi ile şehir içinde bu güzergahta yolculuk yapan kişiler yol kenarında durup hacetini gideren insanların durumunu görüp utanmaktadır. Hele yol kenarında durup hacet gideren kişi bir de utanmazın birisi ise gerisini varın siz düşünün.
Şimdi diyoruz ki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü gişeleri çıkışına, FSM Köprüsü gişe çıkışına bir hacet giderilecek insani bir ihtiyaç olan müştemilat yapılsa Namaz kılınabilecek en azından bir konteyner konulsa bu çok mu zordur. 15 Temmuz Gazileri Şehid verdikleri köprülerden geçerken namazlarını da geçirmeseler uğruna kan akıttıkları maksat daha bir anlam kazanmaz mı? Araçların kaçak geçiş yapma ihtimaline karşı her türlü tedbir alan sistem namazlarında geçmemesi için bir tedbir alsa kötü mü olur? Ayrıca bu güne kadar bu konu gündeme gelmemişken buralarda namazını kaçıran, kaçırma riski yaşayan mı yok , yoksa namazı kaçak geçiş kadar önemseyen mi yok?
Bir diğer konu da metro duraklarının bir kaçı hariç hiç birinde yine mescid olmamasıdır. Yerin yedi kat dibine inmişken binlerce metre kare alanı hizmete açabilmişken birkaç metre kare mescidi hizmete sunmak çok mu zordur? Resulullah sav.buyuruyor “Kim bağırtlak kuşunun yuvası kadar dahi bir mescid inşa ederse Allah’ta o kişi için cennette bir köşk inşa eder”.
Ehli insaf ve dahi ehli salat yöneticilerden talep kâr bir vaziyette bu müştemilatları istemek ehli imanın hakkı olsa gerek. Peyzaj alanında artık yerleri zeminleri bitirip düz duvarlara tırmanırcasına betonlara çiçek dikebilen mahir mimar ve mühendislerin birkaç secdelik mekanları yapabileceğini biliyoruz. Biliyoruz yapabilirler.
Devlet Demir Yolları kurumunda zaten bu konudaki eksikliği görmemek mümkün değil. Yataklı, meyhaneli vagonları olabilen bir raylı sistemin çeyrek vagon mescidinin de olması yakıt sarfiyatını çokça artırmasa gerek !
İnanıyoruz ki mavi kırmızı çakar lambaları ile emniyet şeridinden beklemeksizin yol alan ehli salat bürokrat ve yöneticiler namazlarını kazaya bırakmaksızın eda ediyorlarsa halkın bu tür ihtiyaçlarına da duyarlı olacaklardır.
Şehitler köprüsünde ve diğer geçiş güzergâhlarında namazlarını kaçak duruma düşürmeden geçebilen Gazi ve ehli salatın bu sıkıntısı umarız bir an evvel hallolur. Ayrıca saatlerce trafik içerisinde kalmış kadın , çocuk, ihtiyar ve hastanın sıkıntısını gidermek, insani bir hak olan hacet giderebilme, soluklana bilme haklarının gözetilmesi de önemli bir yönetimsel sorumluluktur.
Son olarak ;İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayan işe , okula sabah erken saatlerde gitmek zorunda kalan bayanların bir japon kadını kadar ayrı bir vagonda,otobüste tacize uğramaksızın seyahat etme özgürlüğü de olmalıdır diye düşünüyorum.
Abdullah Hanefi