İbrahim Karagül
Sen utanmayı nerden bilirsin!
Şok olmuş, utanç duymuş!
The New York Times yazarı, küreselleşme şımarığı, Türkiye'de ve dünyada popülerliği bir hayli yüksek olan, Batı'nın küresel hakimiyetini sorgulayanlara duyduğu hazımsızlık ve öfkeyi "esnek" cümlelerinin arkasına gizlemeyi çok iyi başaran Thomas Friedman, Türkiye ve Brezilya'nın İran'la anlaşma yapmasına, "büyükler"in işine karışmasına, varolan çatışmacı sürece müdahil olup dünyaya yeni bir kapı açmasına fena içerlemiş. Türkiye'ye ve Başbakan Tayyip Erdoğan'a ağır eleştiriler yöneltmiş. Bugünlerde, Türkiye'nin çevresinde yapıp ettiklerine karşı duran cümleler, açıklamalar bulabilmek için dünya medyasını didik didik edenlere çok iyi malzeme sağlamış.
"Erdoğan ile Da Silva'nın İran lideri Ahmedinecad'la el ele fotoğrafların gördüğümde şoke oldum. Türklerin ve Brezilyalıların yaptığı utanç verici" diyor. "Erdoğan ile Da Silva'nın İran lideri Ahmedinecad'la el ele fotoğrafların gördüğümde, bir demokratın büyük güçlerin olduğu masada oturmak için diğer demokratlara soykırımı inkar eden, seçimlerde çaldığı oylarla iktidarda kalan bir eşkıyayla ABD'ye nasıl dudak büktüklerini gördüm" diyor.
Çok alınmış. "Haydut devlet", insan hakları sabıkalısı ve "İsrail'i haritadan silecek" İran'la nasıl anlaşma yapılır? Savaş dururken, çatışma dururken, istikrarsızlaştırma seçenekleri dururken, bir ülkeyi daha dize getirmek için bunca çaba harcanırken uzlaşma/çözüm arayışları da ne oluyor? Hem siz kim oluyorsunuz ki, böyle bir ülkeyle masaya oturup, dünyanın en büyük krizlerinden birine müdahil oluyorsunuz?
Sen utanmayı biliyor muydun? Utanç verici olanın ne olduğunu biliyor muydun? Bugüne kadar hiçbir yazında, hiçbir cümlende "utanç" duyduğuna dair bir işaret görmedik.
Her gün Pakistan'da ortalama yüz insan, sivil hayatını kaybediyor. ABD'nin bölgedeki onlarca insansız hava aracı okulları, düğünleri bombalıyor. 180 milyonluk bir ülke iç savaşa sürükleniyor. Sistemli ve kasıtlı bir şekilde. Utanç duydun mu? Karşı durdun mu?
Yeryüzünün en ücra köşelerinde işkence merkezleriniz/kamplarınız var. Okyanuslarda işkence gemileriniz... Yüzlerce, belki binlerce insan buralardan geçiyor. Bir çoğu kaybolup gidiyor. Utanç duydun mu?
Sen değil miydin, "Saddam'la El Kaide aynı mantıktan. Öyleyse Irak işgali zorunlu" diyen? İşgali savunan, teşvik eden... Sekiz yıldır o ülkede bir milyonun üstünde insan öldü. Milyonlarca kadın dul kaldı, milyonlarca çocuk yetim... Bir medeniyet merkezi, Bağdat, tarihinin en büyük yıkımını yaşadı. Bir ülke, Irak, en büyük talana sahne oldu. Bunlar senin eserin, sizin eseriniz. Utanç duydun mu? Bir insan olarak yüreğin sızladı mı?
Sen değil miydin, "Batı demokrasisi ve açık toplumuyla Doğu'nun totaliter dinciliği arasında 3. Dünya Savaşı yaşandığı"nı söyleyen, bu savaşın kazanılmasında Türkiye'nin kilit rol oynayacağını yazan, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 2004'teki ABD ziyareti sırasında, İslam dünyasını Anglo-Amerikan cephe için terbiye etme görevinin Türkiye'ye verilmesini isteyen? Ne oldu şimdi? Bu oyun bozulduğu için mi, iç çatışma senaryoları tutmadığı için mi, Türkiye bu oyuna gelmediği için mi hazımsızlıktan kıvranıyorsun?
Sen değil miydin, geçtiğimiz Aralık ayında, Batı'yı "İslam tehdidi"nden kurtarmak için "Müslümanları kendi içinde çatıştıralım" diyen? Söz konusu tehdidi 21. yüzyılın en önemli güvenlik sorunu olarak benimseyen ülkelerin yıllardır sürdürdüğü masraflı savaşları kazanmasının zor olduğunu, İslam dünyasındaki "aşırı" unsurların bu savaşlarla yok edilemeyeceğini bu yüzden Amerikan iç savaşına benzer bir iç savaşın da Müslüman ülkelerde yaşanması gerektiğini söyleyen sen değil miydin?
Sizi bu hayali tehditten kurtarmak için yine biz ölecektik. Para harcamayacaktınız, emek vermeyecektiniz, ölmeyecektiniz, sizin refahınız için biz yüzyıllardır olduğu gibi başkaları ölmeye, yok olmaya devam edecekti.
Şiiler Sünnilerle savaşacaktı. Türkler Kürtlerle, Araplar İranlılarla savaşacaktı. Geleneksel Müslüman modernist Müslüman'la, fundamentalist Müslüman'la savaşacaktı. Bu cepheleri siz planlamadınız mı? Bunun için büyük araştırmalar yaptırıp, büyük paralar harcamadınız mı? Müttefiklerinize karşı bile belli örgütleri desteklemediniz mi?
Bu çarpık zihniyet başarısız olduğu için mi, senaryo tutmadığı için mi, yüz yıldır devam eden müdahale ve çatışma tezlerine karşı ciddi bir inisiyatif belirdiği için mi, rüzgar tersine döndüğü için mi utanç duyuyorsun?
Utanmak için, geçmişi boşver, sadece son on yıla bakman, Orta Afrika'dan Güney Asya'ya kadar kaç ülkede, kaç yüz bin insanın, senin gibilerin hevesleri için yok edildiğini, kaç ülkenin harabeye dönüştüğü görmen yeterli. Eğer, gerçekten utanç duyabilecek biriysen...
Hiç sanmıyorum... Sen "Dünya Düzdür" demeye devam et....