Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Sevgi sermayesini kazananlar ve kaybedenler

Müslüman insanın en güzel özelliği seven ve sevilen olmasıdır. Yüce Allah’ın yarattığı her şey, insana hizmet için vardır. Yine buna paralel olarak, yaratılmış olan her şey ibret alınmak için yaratılmıştır. Bu kadar mı? Hayır, insana hizmet için, insanın ibret alması için yaratılmış olan her şey yine insana emanet edilmiştir. Hizmet, ibret ve emanet üçlüsüne riayet eden her insan, sevgi veya muhabbet sermayesini istenilen şekilde muhafaza etmiştir.

Sivrisinekten, dağlara, kelebekten kobra yılanına kadar… Kediden, serçeye, köpekten ağaca, çiçekten yollara kadar ne var ne yok hepsi insana emanettir. Emanete kim haksızlık ederse, bilsin ki zulmetmiş olur, zulmeden insana ise zalim denir. Zalim olan her insan, haksızlığının, yaptığı zulmün cezasını çeker.

Günümüzde kadına yapılan şiddet olaylarını bir tarafa koyalım, bir kediyi aç bırakarak ölümüne sebep olan kadının dahi cehenneme gideceği haberini veren bizzat Peygamberimizdir. Tam bunun zıddı olarak susuz kalmış bir köpeğe, bir kaç yudum su veren insanın cennetlik olduğu müjdesini veren yine Peygamberimizdir. Bir ağacın dalında dinlenen serçeyi sadece eğlence olsun diye sapan taşı veya saçma tüfekle öldüren insan ilahi mahkemede öldürdüğü serçe ile karşı karşıya gelecek ve serçe Rabbine şu şikâyette bulunacaktır: Ey Rabbim! Bu insan beni gereksiz yere öldürdü, onu sana şikâyet ediyorum…

İnsanoğlu farkına varmadan birçok olay yaşamakta, yaşadığı bu olayların ahiret boyutunun nasıl ele alınacağını maalesef hesap etmemektedir. Mayası muhabbet olan Efendimiz, dağı sevmiş, toprağı sevmiş, kediyi, koyunu, deveyi sevmiş, tüm sevgi birikimlerinin güç ve kuvvetiyle insanı ve onu yaratan yüce yaratıcıyı sevmiştir. 

Sevgi sermayesini kâra geçiremeyen ve zarar eden bir insan, bugün mutsuzdur. Parası var, villası var, en kaliteli arabası var, fakat yüzü gülmüyor, mutsuz, donuk, yüzü asık. Gelip geçici mutluluklar, onu tatmin etmemekte ve fırsatını bulduğu her şeyi isyan haline sokmaktadır. Yaratılmışı severiz, yaratandan ötürü, sözünün içi boşaltılmış, yapmacık gülücüklerle tatmin olunmaktadır.

İnsana hizmet için ve ibret olması için yaratılmış ve yine insana emanet edilmiş olan bal arısı, insana bal ikram ederken, koyun bütün ömrünü et, süt ve yün verme uğrunda tüketir. Sadık yar olarak türkülere girmiş toprak, gölgesinden, meyvesinden bol bol istifade edilen ağaç, burnumuza yaklaştırarak kokladığımız sarıçiçek, medeniyetler kuran ecdadımızın zamanında en sıcak gündem iken, bugün farkına varılmayan ve sadece dünyalık hayatımızı ilgilendiren bir hale gelmiştir.

Tüm bu bilgi ve örneklerden hareket ederek, gelelim din kardeşlerimizle olan sevgi iletişimimize. Temel sorumluluğumuz şudur: Müslümanlar olarak, birbirlerimizle meşru olan tüm münasebetlerimizde, merhamet ve muhabbet dairesinin dışına çıkmamalıyız. Müminleri birbirleriyle kardeş yapan yüce yaratıcımız, müminlerin arasında sağlam bir sevgi bağı tesis edilmediği müddetçe, iman dairesine alınamayacağını da Peygamberimiz aracılığı ile beyan etmiştir.

Müminler arasında olması gereken kardeşlik ve sevgi bağını devre dışı tutmak, devreye küslüğü ve dargınlığı koymak demektir. Eğer bugün, cebimizde taşıdığımız tükenmez kalemin kaybolması halinde, onu arama ve bulma ihtiyacını hissediyor da ve mümin kardeşlerimizle bir araya gelme ihtiyacını hissetmiyorsak bu çok tehlikeli bir haldir, demekten kendimizi alamayız. Yanında tükenmez bir kalem kadar değeri olmayanlar, Müslüman kardeşinin yokluğuna alışmış olanlardır.

“Kim, din kardeşini bir yıl terk edip küs durursa, onun kanını dökmüş gibi günaha girer” buyuran Peygamberimizin bu hadisi ile din kardeşlerimize olan sevgimizi, muhabbetimizi gözden geçirmemiz, test etmemiz gerekiyor. Yine buna paralel olarak hadislerin açıkladığı şu tabloyu hep birlikte bir daha gözden geçirelim: Pazartesi ve Perşembe günleri kulların yaptığı işler Rabbimize arz edilir. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi haricinde, Allah’a şirk koşmayan her kulun günahları affedilir. Meleklere: Şu iki kişinin af işlemini birbirleriyle barışıncaya kadar erteleyin, diye sıkı sıkıya tembih edilir. (Müslim- Ebu Davud)

Kısa bir açıklama ile mesajımı bitiriyorum: Bir müminin, diğer din kardeşi ile irtibatını askıya alması üç sebebin varlığına bağlıdır:  Bir insan, diğer bir insanın dinine, imanına, inancına zarar veriyorsa… Veya bir mümin, diğer mümin kardeşinin ırzına, namusuna, iffetine karşı zararlı bir tavırda ise… Yahut, bir mümin diğer mümin kardeşinin geçimine, rızkına karşı zararlı biri ise, mesafe koyma hakkını elde etmiş olur. Bunun dışında tali, basit konularla sevgiyi, irtibatı askıya almış olanların ahiret hayatı pek iç açıcı olmayacağa benziyor. Vesselam…

yeniakit

Bu yazı toplam 1036 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar