Sınırdışına Tepki(FOTO)
Aralarında MAZLUMDER, İHH, Özgür-Der, İMKANDER, Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları ve insani yardım derneklerinin bulunduğu kitle örgütleri Kazakistanlı genç Samet Emirhanov'un iade edilmesi ve Çeçenlerin tanınmış siyasi kişiliklerinin sınırdışı ed
Türkiye'de bir süredir Kazak, Özbek ve Çeçen mültecilere yönelik bir baskı ortamı oluştuğunu ifade eden kitle örgütleri ortak bir basın açıklaması yaparak Türkiye Hükümeti'ni mülteciler konusunda duyarlı olmaya çağırdı. Kamuoyuna mültecilerin iadesi ve sınırdışı edilmesi gibi hukuksuz uygulamalar karşısında dikkatli olma çağrısı yapan kitle örgütleri, Kazakistanlı genç Samet Emirhanov'un iade edilmesini kınadı.
Basın toplantısında ilk olarak söz alan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı M. Cüneyt Sarıyaşar, Kazak gencin iade edilmesinin en temel insan hakkı olan yaşama hakkının ihlali anlamına geldiğini söyleyerek: " Samet mülteci hukukunun en temel prensibi olan non-refoulement, yani geri gönderme yasağı prensibine aykırı olarak zulüm göreceği endişesiyle kaçıp geldiği Kazakistan'a iade edilmiştir. Adalet duygusu besleyen, hukuka inanan, vicdan sahibi insanlar, Samet'in işkence göreceği, öldürüleceği açık olan bir ülkeye neden geri gönderildiğinin hesabını elbette soracaktır" dedi. Sarıyaşar Türkiye Hükümeti'ne açık çağrıda bulunarak: "Hukuka, imza koyduğunuz sözleşmelere, insan haklarına ve kendilerini yetkilendiren Türkiye halkının vicdanına ve misafirperverliğine saygı gösterin.Sizi vicdanlı olmaya davet ediyoruz" dedi.
Kaya: "Türkiye Sınırdışı Ederek Mülteci Sorununu Çözemez"
Daha sonra söz alan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Samet Emirhanov'un iade edilmesinin soruşturulmasını, bu işlemi yapanların yargı önüne çıkartılması gerektiğini ifade etti. Kaya: "kazak genci iade edenler, şimdi de Çeçen mültecilere yönelik bir baskı ortamı oluşturuyorlar. Üç Çeçen gazinin İstanbul'da hunharca katledilmesinin faillerini bulamayan devlet, şimdi de 'Sizi koruyamıyoruz. Öyleyse başımızdan gidin de kurtulalım' demektedir, adeta. Devlet, Çeçenleri Anadolu'nun farklı şehirlerine dağıtarak, sınırdışı ederek mülteci sorununu halletmeye çalışabileceğini sanıyorsa yanılıyor" dedi.
Özer: "Çeçenlere Mültecilik Statüsü Verilsin"
Çeçenler başta olmak üzere Kafkasyalı muhacirlerle alakalı yaptığı çalışmalarla bilinen İMKANDER'in Genel Başkanı Murat Özer ise Çeçenlerin önde gelen isimlerinin İstanbul Emniyetine çağrılarak sınırdışı kararının tebliğ edilmesinin hukuka aykırı bir uygulama olduğunun altını çizdi. Özer: " Türkiye'de geçici ikamet tezkereleri ile yıllardır süründürülen; kimi zaman Rusya'ya iade tehlikesiyle karşı karşıya kalan, en son Zeytinburnu suikastlerinde olduğu gibi can güvenlikleri sağlanmayan Çeçenlerin içinde bulundukları bu zor duruma şimdi de sınırdışı kararı eklenmiş durumdadır. Ülkemizde yaşayan Çeçenlerden özellikle siyasi kimlikleriyle öne çıkan kişilere yönelik başlatılan ve yaygınlaştırılma tehlikesi bulunan bu durumdan ilk planda etkilenecek olan kişiler şunlardır: 1- AMKHAD VAHA UMAROV (Çeçenistan İçkeriya Cumhuriyeti'nin son Cumhurbaşkanı olan ve şu andaki direnişin lideri durumundaki DOKKO UMAROV'un Kardeşi) 2- UVAYS ABDULLAEV (Çeçenistan'ın 3. Cumhurbaşkanı Şehid Aslan MASHADOV dönemi, 1997-1998 yıllarında Çeçenistan'ın Türkiye temsilcisi ve geçtiğimiz yıl şehid edilen Eski İçişleri Bakan Yardımcısı Supyan Abdullayev'in kardeşi) 3- İMRAN MİDAEV (Babası, dedesi ve dört erkek kardeşi şehid, annesiyle birlikte Türkiye'de yaşıyor. Direnişin sembol ailelerinden birisi olarak biliniyor) 4- SAİDKHUSEYN ABUBAKİROV." dedi. Çeçenlerin Anadolu'ya dağıtılmaları, kampların kapatılması ve sınırdışı kararları gibi muhtemel uygulamalara karşı kamuoyunu duyarlı olmaya çağıran Özer: " İşgal ve işgal sonrasında Rusya tarafından oluşturulan işbirlikçi diktatör rejimlerin baskısı sebebiyle ülkemize sığınmış olan Çeçenlere bir an önce mültecilik statüsü ve bu statüden doğan haklar verilmeli ve sınırdışı kararları iptal edilmelidir" dedi.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi adına toplantıya katılan Ruhat Sena Danışman'da Kazak gencin iade kararının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak konunun takipçisi olacaklarını söyledi. Danışman: " İade kararının uygulanması hiçbirşeyi değiştirmez. Biz, hem Kazakistan'da, hem de can güvenliği endişe taşıyan birisini geldiği ülkeye iade eden Türkiye Cumhuriyeti nezdinde girişmlerimizi devam ettireceğiz" dedi.
Samet Emirhanov'un avukatı Abdülhalim Yılmaz'ın konuyla alakalı hukuki bilgilendirmesinden sonra Emirhanov'un eşine söz verildi. Gözyaşları içinde konuşan Bayan Emirhanov, eşinin kendisiyle vedalaşmasına bile müsaade edilmediğini söyledi. Yedi aylık bebeğiyle kameralar karşısına geçen Samet Emirhanov'un eşi şöyle konuştu: " Biz İslami kimliğimize yönelik baskılar olduğu için Kazakistan'dan dinimizi yaşayabileceğimizi düşündüğümüz Türkiye'ye göç etmiştik. Başımıza böylesi bir işin gelebileceğini asla tahmin edemezdik. Şimdi burada bebeğimle bir başıma kaldım."
Çeçen Anne: "Beni de Türkiye'den Kovun!"
Hakkında sınırdışı kararı verilen İmran Midaev'in annesi Kesirat Midaev Türkiye halkına teşekkür ederek başladığı konuşmasında: "Dört oğlumu, kocamı ve babamı şehit ettiler. Ben ise oğlum İmran'ı alarak Türkiye'ye geldim. Artık başka kimsem yok. Eğer oğlumu gönderecekseniz, beni de ülkenizden kovun" dedi.
Basın toplantısında son olarak söz alan MAZLUMDER avukatı Arife Gökkaya mültecilerin yaşadığı iade sorunun devam ettiğini söyleyerek şu anda Özbek asıllı iki mültecinin daha iade edilmek üzere olduğunu söyledi.
EMİRHANOV'UN EŞİ
KESİRAT MİDAEVA