Star Yazarından Abdullah Gül'e Ağır Suçlama
Kanuni bir itiraz sürecini Gül’ün bilerek başka bir mecraya çekmesi ne dostlukla ne mertlikle bağdaşır elbet.
Az bir kazanım mıdır bu?
Bence değil.
Çevrenize üşüşen hatta başınıza taç ettiğimiz fırıldakları, güçten yana tavır alanları ve ihanetçileri ancak zor zamanlarda tanırsınız.
Size gerçekten sadık olanları ayağınız sürçtüğünde tanırsınız asıl.
Kimin sizi yürekten sevip sevmediğini...
Kimin güç karşısında eğilip eğilmediğini...
Hamdolsun en güçlüyüz.
Bir parça ayağımız sürçtü diye akıl verenleri mi istersiniz, yeni güç sahiplerine yaltaklananları mı istersiniz, benim üstümü çizerseniz akıbeti bu olur diyenleri mi?
Kendi küçük iktidar alanını ve iktidar üzerinden devşirdiği menfaat düzenini sürdürmek için partisinin adayına bilerek kaybettiren ihanetçileri mi?
Meğer ne çoklarmış!
Sabah’tan Dilek Güngör’ün “Fırıldak Kubi” dediklerine bir de benim işaretlediklerimi eklerseniz çevremizde ve içimizde ne kadar çok olduklarını görürsünüz...
O yüzden diyorum topunu bu süreçte tanımak az bir kazanım değildir.
Henüz en güçlüyken, yalnızca bir iki yerde sandık çelmelemeleriyle ayağımız sürçmüşken bunu yapabiliyorlarsa demek ki yenildiğimizde bu bilumum alçaklar neler yapmazlar neler!
Bir musibetin bin nasihatten evla olduğunu boşuna dememişler elbet.
Suçu milletimizde değil, kendimizde arayacağız.
FETÖ maskeli adaya daha mazbatasını almadan güzellemeler yapan, kuruldukları televizyon ekranlarından selam gönderen veya başkaları üzerinden haber salan o fırıldakları asla unutmayacağız.
Bileceğiz ki o tıynetteki insanlara itibar göstermek hasbi insanların bizden uzaklaşmasını sağlıyor.
Bakıyorum birileri “Ben demedim mi?” modunda hem bizi dövüyor hem de karşı cenaha göz kırpıyor.
Bir bakıyorum bir dönemler Cumhurbaşkanımızın uçağından inmeyen, çevresinde akıldanesi olarak dolanan, dahası Cumhurbaşkanımız adına adeta ahkâm ve racon kesen bir bayan kurulduğu tv ekranlarından bir FETÖ imalatı olan zata övgüler diziyor.
Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçtiğinde de hatırlıyorum bu pek muteber köşe yazarı “Yeni CHP” söylemi üzerinden güzellemeler yapıyordu.
Sonradan çark edip rotasını Reis’ten yana çevirdi.
Demem o ki az biraz ayağımızın sürçmesi, o birilerini maskelerinin düşmesine neden olduğu için hayırlı olmuştur.
“Hoşunuza gitmeyen bir husus hakkınızda hayırlı olabilir!” diyen Yüce Rabbimiz eminim ki bundan ders çıkardığımızda hem şerleri hayreyleyecek hem de bizi çok daha güçlü kılacaktır.
Ya sabır!
***
Sabır, pasif bir direniş değildir.
Sabır, olanı kabul edip bir kenara- köşeye çekilmek değildir.
Sabır, mücadele etmektir.
Aşkla ve inançla olanı değiştirmek için yola koyulmaktır.
İnancı ve aşkı olmayanlar ya çakılıp kalırlar ya teslim olurlar ya da fırıldak olup çıkarlar.
Biz büyük üstadın “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” sırrını kalbinde aşkla taşıyan insanlarız.
Bizim seçimimiz, ömrümüzü adadığımız dava için durmaksızın yol yürümektir.
Yolda bulduklarımızın ihaneti ne yolumuzdan alıkoyar bizi, ne de bizim aşkımızı ve şevkimizi kırar.
Güç budalaları varsın dümen kırsınlar!
Fırıldaklar varsın başka yollara sapsınlar!
Vız gelir tırıs gider!
Bu vesileyle gerçekte kimin sadık kimin fırıldak, kimin mert kimin namert, kimin sahiden dost kimin düşman, kimin yürekten bağlı kimin de ihanetçi olduğunu görmek az bir kazanım değildir.
Ya sabır!
Ya Hak!
Kendimizi yenileyeceğiz tez elden.
Sabırla, inançla ve aşkla sefer bismillah diyeceğiz.
Göreceksiniz her şey eskisinden daha güzel olacaktır.
ABDULLAH GÜL’E
“Bize yapılanı güçlüyken bir başkasına yapmamalıyız!” diyerek İmamoğlu’na arka çıkan, dahası güç kullanımı marifetiyle İmamoğlu’nun hakkının gasp edilmek istendiği imasında bulunan Gül aklınca hem Reis’i suçluyor hem YSK’ya telkinde bulunuyor.
Kanuni bir itiraz sürecini Gül’ün bilerek başka bir mecraya çekmesi ne dostlukla ne mertlikle bağdaşır elbet.
Sanırım şu sözler anlayan için yeterlidir.
Mert düşmandan korkma; o seni arkandan vurmaz.
Dost görünümlü namertten kork; o seni sırtından vuru