STK'ların Ölüm Kuyuları İzlenimi

STK'ların Ölüm Kuyuları İzlenimi

Aralarında MAZLUMDER Genel başkan yardımcısı Nesip YILDIRIM''ında bulunduğu STK yetkilileri ortak basın açıklaması yaptı.

VİCDANLARIMIZIN HAREKETE GEÇMESİNE İZİN VERELİM

Bizler, 2008 yılı sonlarında Ergenekon soruşturması kapsamında, yeniden gündeme gelen faili meçhul cinayetler konusunun takipçisi olacağımızı defalarca ifade ettik. Daha doğru bir ifadeyle, Türkiye'nin yıllardır kanayan yarası olan "Kürt sorunu" kapsamında bölgedeki JİTEM faaliyetleri olarak işlenen cinayetlerin katilleri ve mezarları bulunmadan bu topraklarda barışın kalıcı bir biçimde gerçekleşmesinin imkân dâhilinde olmadığını biliyoruz. Bu nedenle, savaşın acılarının dinmesi ve yaralarının sarılması için, güçlü toplumsal ve siyasal iradeye ihtiyaç olduğu çok kesin.
Yıllardır faili meçhul yakınlarının, hukukçuların, insan hakları kuruluşlarının ve Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyenlerin ortaklaşa dillendirdikleri gerçekler, Ergenekon soruşturması sürecinde kimi itiraflarla bir kez daha gündeme geldi. Nihayet Silopi savcılığı ölüm kuyularını 9 -13 Mart 2009 tarihlerinde açtı. Bu araştırma da kuyularda çıkan veriler, "Kuyular açılsın, gerçekler aydınlansın" istemimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. Ayrıca dün Cizre de yapılan kazı ve sonuçları geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Bizler açıklamamızı Türkiye'nin JİTEM ve faili meçhul gerçeği ile yüzleşmesi için yapılabilecekleri değerlendirmek üzere yapıyoruz. Önce açılan kuyuları gördük, Şırnak ve Diyarbakır Baro Başkanlarından ve avukat arkadaşlardan bilgi aldık. Burada bulunmamızın esas nedenlerinden biri de yaptığımız istişareler sonucunda yapılabilecekleri belirlemektir. Bu vesileyle sizlerle ilk izlenimlerimiz ve çıkardığımız sonuçları paylaşmak istiyoruz.

BOTAŞ kuyularından çıkanlar "Kuyularımızda bir şey yok" diyen BOTAŞ genel müdürünü yalanladı. Dört gün süreyle yapılan araştırma ve inceleme sonucunda insan kemiklerine, giysilere, askeri eldivene, bez parçalarına, kar maskesine ve domuz bağına ulaşıldı. Bunlar incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Bildiğiniz gibi, eski Sinan lokantasındaki bu kuyulardan birinde, 1996 yılında korucu başı ve ağa Osman Demir'in yakınlarının araması sırasında 5 insan cesedi bulunması üzerine kuyular kapatılmıştı. Bölge insanında bu işlemlerin yapılması sırasında kuyuların temizlenmiş olduğu ve ulaşılanların bu temizlemeden arda kalanlar olduğu kanısı oldukça güçlü. Şimdi sıra bölge insanımızın ve Şırnak barosunun talebi olan Silopi Kimsesizler Mezarlığı'nın ve Doruklu köyündeki bir mezarın açılmasını bekliyoruz. Bunun takipçisi olacağız.

Tabii ki, 25 yılı aşan bir süre içinde bölgede yaşanmış bütün JİTEM faaliyetlerinin ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatmak sadece Silopi savcılığının, burada çaba gösteren bir avuç arkadaşımızın omuzlarının kaldırabileceği bir yük ve görevi de değildir. Bu Türkiye'nin asli sorunu ve başarabileceği bir görevdir. Bu nedenle barıştan yana bütün sivil toplum örgütlerinin, yurttaş inisiyatiflerinin, sendikaların, meslek ve kitle örgütlerinin, insan hakları kuruluşlarının, siyasi partilerin, baroların ortaklaşa ve koordine olarak çalışması gerekmektedir. Öncelikle JİTEM ve faili meçhullerin tamamını kapsayan bir bilgi bankasının oluşturulması göreviyle karşı karşıyayız. Bunun için bu konuda bilgisi olanların bilgilerini, gördüklerini ortaklaştırmaları gerekiyor.

BOTAŞ kuyuları bize ısrarlı davranmakla sonuç alınabileceğini bir kez daha gösterdi. Bütün faili meçhul yakınlarının gördüklerini, bildiklerini insan hakları kuruluşlarıyla, barolarla paylaşmalarını istiyoruz. Şimdi yıllardır acılarını yüreklerine gömmüş olan Kürt yurttaşlarımızın evlatlarının, sevdiklerinin katillerinin peşine cesaretle düşmelerinin zamanıdır. Artık, hiç bir çabanın karşılıksız kalmayacağı kesindir. Katillerin ellerini, kollarını sallayarak aramızda gezmelerine daha fazla tahammül etmemeliyiz ve hiçbir güç bizlerin katillerin peşlerini bırakmamızı engellememelidir.

Şimdi Ergenekon soruşturmasının Fırat'ın öte yakasındaki, karanlık JİTEM faaliyetleriyle buluşması gerekiyor. Bundan imtina edilerek yapılan Ergenekon soruşturmasının sonucu bu topraklara barışın gelmesini ve umudun yeşermesini geciktirecektir. Bu nedenle Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıya yapılan başvuruların daha fazla zaman geçirmeden sonuçlandırılması ve JİTEM soruşturmasının derinleştirilmesi ve sorumluların hesap vermelerinin sağlanması gerekiyor. Bu, siyasi iktidarın sorumluluğundadır. İktidar, toplumu oyalama tavrını terk etmeli, geçmişle yüzleşmenin gereğini yerine getirmelidir.

Son olarak, bütün yurttaşlara, aydınlarımıza ve gazeteci dostlarımıza bir çağrımız var. Faili meçhul yakınlarının çabalarına kayıtsız kalmayı terk edelim, her türlü kaygıyı bir kenara bırakarak vicdanlarımızı harekete geçirelim. Biz, bu sürecin takipçisi olacağımızı ve bütün bu yapılacaklar konusunda üzerimize düşen her türden sorumluluğu yerine getireceğimizin bilinmesini istiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki, bir toplumda adalet sağlanmadan barış gelmez. Çünkü biz biliyoruz ki, adaleti sağlamanın bir yolu da faili meçhullerin katillerinin adalet önünde hesap vermesini sağlamaktır. Barış için, adalet için faillerin peşini bırakmayacağız.

DESTEKLEYEN KURULUŞLAR

DİYARBAKIR BAROSU
ŞIRNAK BAROSU
BARIŞ MECLİSİ
MAZLUMDER
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI