Suat Kılıç'tan Sert Çıkış
AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç DTK'nın taslağı üzerinden BDP'lileri sert bir dille eleştirirdi
Demokratik Özerk Kürdistan" taslağı Ankara'yı karıştırdı. Muhalefet, DTK'nın taslağı üzerinden BDP'lileri sert bir dille eleştirirken, Demirtaş, kendilerine karşı tahammülsüzlük olduğunu iddia etti. Meclis Başkanı Şahin'in sözlerini ve Genelkurmay'ın yaptığı açıklamayı da eleştiren Demirtaş, "Kürtler bölünmek istemiyor" dedi. Bu sözlere en sert tepki ise AK Partili Suat Kılıç'tan geldi. Kılıç, BDP'nin haddini aştığını iddia etti!
BDP Eşbaşkanı Selahaattin Demirtaş, AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, Demokratik Toplum Kongresi'nin ortaya attığı taslağı NTV canlı yayınında değerlendirdi.
'Özerk Kürdistan', iki dil ve ayrı bayrak gibi başlıkların yer aldığı taslakla ilgili BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, şunları söyledi:
"DTK adına konuşma yetkisine sahip değilim, her şöyden önce. Çalıştayda alınmış bir karar yok, çalıştayda yapılan tartışmalar ve sunulan taslaklar var.
Sadece düşünce ve çözüm önerileri açıklamasına bu kadar tahammülsüzlüğü anlamakta zorlanıyorum doğrusu. Sanki ortada gerçekleşmiş fiili bir durum var ve sanki insanlar gerçekten ülkeyi böldü bölecek, devlet Meclis'iyle, ordusuyla teyakkuza geçiyor. Ve bölünmeyi önleme adına milliyetçi bir paranoya yaratılıyor, bundan büyük rahatsızlık duyuyorum.
Her şeyden önce, bu ülkede yaşayan Kürtler, şu tarihi kararı çoktan vermişlerdir. Biz bu ülkenin yurttaşıyız, bu ülkede beraber yaşayacağız. Bin yıldır beraber yaşadık, binlerce yıl daha birlikte yaşayacağız. Birlikte yaşamanın formüllerini, çözüm önerilerini hep birlikte konuşup tartışalım diye her yerde düşünce ve önerilerini ifade ediyorlar.
"MECLİS'TE BİR CÜMLE KÜRTÇE KONUŞULDU DİYE..."
Konuşmasında Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in sözleri ile Genelkurmay'ın iki dil konusundaki açıklamalarını da değerlendiren Demirtaş, partilerine karşı tahammülsüz davranıldığını iddia etti. Demirtaş şunları söyledi:
"Fakat bütün bunlar bu kadar açıklıkla ifade ediliyor olmasına rağmen, sadece Meclis'te milletvekilleri kendi anadillerinden bir cümle, iki cümle konuşup bu soruna dikkat çekti diye parti kapatmayı, orduyu harekete geçirip darbe günlerini çağrıştıran refleksi ortaya koymak tahammülsüzlüğün kendisidir.
Ortada bir siyaset var, bir soruna siyaseten çözüm arama gayreti var. Bu öneriye karşı öneriler veya eleştiriler nelerdir, bunlar şüphesiz anlamlıdır. Yoksa bir Meclis Başkanı olarak çıkıp, parmağını sallayarak 'Haddini bildiririz, gereğini yaparız, sonuçlarına katlanırlar' demek veya Genelkurmay Başkanlığı acil olarak bildiri yayınlayacak, bakanlar sert açıklamalarla kapatma için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nı göreve çağıracak. Bu ortamda neyi nasıl tartışacağız, Kürt sorununu o halde nasıl çözeceksiniz? BDP'ye düşüncesini soran varsa açık açık anlatıyoruz. Biz Türkiye'de birlikte çözümden yanayız, başka türlü Kürt sorunu çözülmez. Türkiye'nin sınırları içerisinde çözülür, Türkiye'nin bayrağı hepimizin bayrağı, ülkeyi sembolize eder. 'Kürt'ü de 'Türk'ü de temsil eder."
HER BÖLGENİN FLAMASI VE BAYRAĞI OLSUN
Taslakta yer alan "özerklik" tanımına da açıklık getiren Demirtaş, Türkiye'nin halen 81 ile bölünmüş durumda olduğunu söyleyerek, birkaç ili bir araya getirerek yeni bölgelerin kurulabileceğini ifade etti. Demirtaş, gizli ve açık ajandalarında bölünmenin bulunmadığını söyleyerek bayrak tartışmalarıyla ilgili de şunları söyledi:
"Şu anda Türkiye 81 ile ayrılmış ve 81'e bölünmüş durumda. Diyoruz ki, birkaç ili bir araya getirelim ve bölge yönetimi kuralım. Türkiye'nin her tarafında kurulacak bölge meclisleri o bölgeyle kültür, sosyal, eğitim, trafik, sağlık, çevre, denizcilik, hayvancılık ve diğer tüm konularla ilgili karar alma yetkisine sahip olsun. Sorunları çözme yetkisine sahip olsun ve her meclisin o bölgeyi temsil eden bayrağı ve flaması da olsun.
Şimdi bu tür tartışmalar ilerici tartışmalardır, anti-kapitalist bir duruştur, yozlaşmaya karşı bir duruştur. Devlet anlayışının toplum üzerinde oluşturduğu baskıya, otoriter rejime karşı bir duruştur. BDP'nin de DTK'nın da gizli ajandasında da açık ajandasında da bölünme yoktur. Herkesin net olarak bilmesi lazım ki Kürt halkı kararını çoktan vermiştir, Türkiye'de hep birlikte özgür ve eşit yaşamdır. Ortak vatanda birlikte kendi yönetimimizi, idari modelimizi nasıl geliştirebiliriz, bunu tartışıyoruz. Bunun ötesindeki yaklaşımların tamamı spekülatiftir. Asıl buna karşı açıklama yapan devlet yetkilileri, oluşturdukları otoriter zemin ayaklarının altından kayacak diye korktukları için habire bunu bölücü girişimler olarak gösteriyorlar."
SUAT KILIÇ: BDP'LİLER HADLERİNİ AŞIYOR
AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, tartışmaya NTV ekranında katıldı. Kılıç, resmi dilin Türkçe olduğunu söyleyerek, "başka bir dili eğitim dili olarak benimsemek imkansız bir yaklaşımdır" dedi. Kılıç canlı yayında şunları söyledi:
"Bölümek gayemiz değil" deseler de bu inandırıcı gelse ya da gelmese de netice itibariyle sorunları değil olmayan konu başlıklarını sorun haline getirip tartışmayı tercih ediyorlar. Bunlar kesinlikle kabul edilebilir yaklaşımlar değil. Kırmızı albayrak sadece Türk'ün bayrağı değil, Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Anadolu'nun dört bir yanında savunma cephelerinde birlikte özgür kıldıkları bir bayraktır.
Zaman içerisinde konu tartışıldıkça ümit ediyorum BDP yöneticileri de mantıktan, sağduyudan, akl-ı selimden tavır alma ihtiyacı duyacaklardır. Çünkü BDP yöneticilerinde de bu dönemde bir taşkınlık emaresi var. Kendilerini Kürt olan bütün vatandaşlarımızın temsilcisi olma gibi garip bir davranış içindeler. Aldıkları oy bellidir. Milletvekili ve yerel seçimlerde bölgede birinci olan parti AK Parti'dir. Yani BDP'nin " biz Kürtler'in temsilcisiyiz" gibi taşkın yaklaşımlarla hareket etmeleri hadlerini aşmak olacaktır. Çünkü bir etnik grubun temsilcisi hiç bir siyasal parti değildir. Bu Kürt vatandaşlarımız için de, Türk vatandaşlarımız için de geçerlidir. Dolayısyla 'Kürtler böyle istiyor" gibi bir dayatma içerisine girmek Kürt vatandaşlarımzı da tedirgin edecek, huzurlarını bozacak taşkın bir yaklaşımdır.
Ümit ve temelli ediyorum ki terk ettikleri akla, yitirdikleri sağduğuya en kısa zaman içinde dönerek akl- selim içinde siyaset yapmaya başlarlar."
aktifhaber