Sümerlerden kalma CHP...

Sümerlerden kalma CHP...

Sümerlerden kalma CHP... Başlığı ile Siber Eraslan'ın yazısı

Sibel ERASLAN/Vakit
Sümerlerden kalma CHP...

Milletvekilleri Meclis’e girip yeminlerini ettikten sonra, artık sadece bölgelerinin ve kendilerine oy verenlerin değil, Milletin Temsilcileri olurlar. Yani seçim dönemindeki kıyasıya gerçekleştirilen kampanyalar, artık bir kenara atılır ve sadece partizanlarının değil, sadece kendilerine oy verenlerin değil, sadece kayıtlı üyelerinin değil… Hepimizin sözcüsü olurlar…

Anayasamız onlara seçildikten sonra, böylesi bir önemli vazifeyi uygun görmüştür…
Ve fakat pratikte bunun tam tersidir yaşadıklarımız. Yani her vekil, yine kendi bölgesi ve kendi seçmenleri üzerinden iş görmeye, takip etmeye devam eder… Bu, ahlâki bir eksiklik olduğu kadar, kanuni bir eksikliktir de. Ama aldıran olmaz…
Malum Anayasa Değişiklikleri çerçevesinde MHP’den gelen doğru ve yerinde girişimle herkes hayrete düştü. Hatta bu hayretin akabinde, MHP’yi AKP’ye karşı elini güçlendirmek adına, siyasi rant ve popülizm gayesiyle böyle davrandığına dair eleştirmeye başladılar… Ne yaptı MHP? Halkın sesine kulak verdi…
Bu sene kırkıncı yılını da geride bırakacak şu başörtü yasağı ismi altında devam eden derin hak gaspının, düzeltilmesi için bir girişimde bulundu. Aslına bakarsanız geç bile kalınmış bir karar. Keşke toplumsal bir kangrene dönüşmüş bu yaraya, hem AK Parti, hem de MHP daha evvel çözüm bulabilselerdi… Gerçi zararın neresinden dönülse kardır…
Hatta Meclis’te daimi bulunan tek parti olan CHP de bu toplumsal uzlaşma içinde yer almalıdır en kısa zamanda... Zira CHP’li vekiller de sadece CHP üyelerinin değil; hepimizin, tüm Türkiye’nin temsilcisi olarak orada bulunuyorlar…
Bir hakkın kullanılması niçin o hakla ve onu kullanmayla ilgili olmayanları da bu kadar ilgilendiriyor… Öyle ya, madem örtülü değilsiniz, bu sorunları uzaktan yakından tatmamışsınız, sizi niçin ilgilendirsin örtülü kızların okullarına girebilmeleri veya mesleklerini yapabilmeleri… Fakat, şayet bir milletvekili iseniz, milletin temsilcisi olarak tüm sesleri işitmek ve cevap vermek konumundasınız. Yani o hakkı siz veya tanıdıklarınız kullanmasa, hatta sizin için ömürlerinizin sonuna kadar kullanılmayacak bir haktan söz ediyor olsalar da, madem birileri "Yandım!!" diyor (…) siz bu sese kulak vermek zorundasınız. Bunun için oradasınız. Bunun için maaş alıyorsunuz. İşiniz bu!..
Hukuk bir kişi için de hukuktur, milyonlarca kişi için de hukuk… Velev ki; okuluna sokulmayan, hastane kapısında bekletilen, mesleği yaptırılmayan tek bir kişi bile olsa, yaşadığı hak gaspı, hukukun önem sıralamasında birinci sıradan yerini bulur. Kaldı ki başörtüsü yasağı meselesi, bu ülkede uzun yıllardır yüzbinlerce insanı mağdur etmiş geniş toplumsal yayılımlı bir meseledir…
Hâl böyleyken, Meclis’teki bazı vekiller, bu derin yaraya hâlâ göz yumabilmekte…
Dünyada giyim kuşam denildiği vakit, giysileri kanunun konusu olan vatandaşlar bizlerden başka kimlerdir acaba?.. Kadın giysileri üzerindeki yasakları, Anayasa maddesi ile kaldırmaya çalışan bizden başka bir ülke daha var mı?.. Kadınların giysileri veya giysisizlikleri niçin bu kadar önemli? Trajikomik bir rüzgarla dalgalanıyoruz… Halbuki insan deyince; esas olan hürriyettir; kısıtlama değil… Peki niçin medya aracılığıyla kışkırtılan bir kadın yasağı ile karşı karşıyayız… Örtülü kızların okula gitmesi CHP için niçin sorundur?
Misal; bir kadın vekil olan Canan Arıtman, örtülü kadınlar söz konusu olduğunda niçin ağzını her açtığında Sümer Fahişeleri’nden bahsetmektedir… "Sümer fahişeleri de örtülüydü…" derken, birilerinin de kalkıp, bu cümleyi tersinden çevirerek: "Bugünkü fahişeler de örtülü değil ama…" dediklerinde, yüzüne çarpan havadan memnun olacak mıdır? Keza bir kadın vekil olarak, beğenmediği örtülü kadınlara "fahişe"ler üzerinden hakaret edeceğine, o zavallı hayat kadınlarını o berbat hale düşürenlerle uğraşsa veya ne bileyim, bu kadınlarımızı tekrardan topluma kazandırmak gibi bir proje hazırlasa da hepimiz onu ayakta alkışlasak… Ama hayır… Bu tip kişilerin elindeki en büyük silah, hakarettir ve hakaret torbalarından ilk çıkan şey ise, ya bir hayvan ismi olur, ya da fahişeler…
CHP’nin uzun yıllara dayalı bu özgürlük talebini hâlâ duymazdan gelmesi, hatta üstüne üstlük bir de hakarete kalkışması bir tek şeyi akla getiriyor aslında: Temsil yetersizliğini… Kendi kendini ifsad eden bir iç kapanmayı yaşıyor bu parti… Ezanı da yasaklamıştı. Şimdi aynı kindar diretmeyi örtü üzerinden tekrarlıyor… Bitişe geçtiler… Bu gidişle Etnoğrafya Müzesi’nin kadim Sümer Medeniyeti kısmına asacak tabelasını…