Ahmet Taşgetiren
Suriye Nasıl Bir Devlet Olacak?
Türkiye – Suriye – terör ilişkileri yeni değil.
Önceleri Şam yönetiminden isterdik ülkesinde Türkiye’ye karşı terör yapılanmasına izin vermemesini. En son Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için tehdit etmiştik Şam’ı. O süreç Öcalan’ın ABD tarafından Kenya’da Türkiye’ye teslim edilmesi ile sonuçlanmıştı.
Bugün terör yatağı olma noktasında yine “Güney komşumuz” Suriye gündemde ve biz tehdidin önlenmesini Şam yönetimi ile değil Amerika ve Rusya ile görüşüyoruz. Çünkü Suriye’de devlet gibi bir devlet kalmadı. Devlet hem var hem yok.
Var aslında, mesela Suriye’nin kuzey doğusunun en ucundaki Kamışlı’da (Nusaybin’in karşısı) devlet görevlilerinin maaşı hala Şam tarafından ödeniyor. Haseke’de de öyle. Bunun yanında Şam yönetimi hala BM’de Suriye’yi temsil ediyor.
Ama devlet gibi bir devletin kalmadığı da doğru. Çünkü biz mesela Şam ile ilişkilerimizi -bu ilişkiler devam ediyor çünkü- Rusya ile görüşüyoruz. Bugün de bu görüşmelerden birisi Soçi’de gerçekleşecek Erdoğan ile Putin arasında. Suriye’nin bir bölümünde varlığını DEAŞ’la mücadele ile gerekçelendiren Amerika var, terör tehdidinin bir bölümünü onlarla görüşüyoruz. Amerika çekti – çekiyor güdümlü terör güçlerini gerilere. Biz varız orda. Bizimle birlikte önce rejim güçleriyle, şimdi de PYD-YPG ile mücadele eden silahlı Suriye Milli Ordusu var.
Evet bugün Soçi’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Federasyonu Başkanı Putin bir araya gelecekler. Bu sekizinci görüşme iki lider arasında. Soçi – Astana, Suriye ekseninde Türkiye, Rusya ve İran’ı bir araya getiren sürecin kilit isimleri. Putin ile Suriye’nin geleceği konuşulacak. PYD -YPG konusu tabii var da, daha genelde “Suriye ne olacak?” sorusu da var. Çünkü YPG-PYD konusu da Suriye’nin ne olacağı ile ilgili.
Diyelim ABD’nin geriye çektiği PYD-YPG güçleri Suriye dışına çıkmıyor, güneye iniyor. Onlar orada ilanihaye çakılı kalacaklar mı? Amerikalıların onlarla ilişkisi belli ki bitmiyor, o ilişki bundan sonra nasıl devam edecek? PYD-YPG’nin şu an bizim kontrolümüzde olan alan dışındaki varlığı – bu Soçi’de masada olacak- ne olacak? Şu an Türkiye’nin denetimindeki bölgeler Suriye toprağı olacaksa Türkiye orada ne kadar kalacak? Putin’in -şayet rejim adına da konuşuyorsa- Suriye Milli Ordusu’nu gündeme getirmesi kaçınılmaz. Türkiye’nin de Suriye Milli Ordusu ile ilgili bir tasarımı mutlaka vardır. Belli ki bu mesele Suriye’de yarın nasıl bir yönetim olacağı ile ilgilidir. Bunun yanında yine Türkiye’nin desteklediği ve Türkmen lider Abdurrahman Mustafa’nın başkanlık ettiği bir Suriye Geçici Hükümeti var.
Belli ki Türkiye, yeni anayasa yapımından sonra gerçekleşecek seçimde mevcut Şam yönetiminden farklı bir yönetim oluşmasını ümit ediyor. Suriye’de Türkiye’nin ümidine uygun bir yönetim yapısı oluşursa, tasarlananların gerçekleşme şansının artacağı söylenebilir. Ancak Suriye’deki askeri varlığımız, masada böyle bir anayasanın yapımını ve sonunda sandıktan böyle bir yönetimin çıkmasını temin eder mi? Bu önemli bir soru.
Bu soru tabii ki Rusya’nın hesapları ile de ilgili. Rusya şu ana kadar Şam yönetimini elinde bulunduran Esed’le iş tuttu. Buradaki soru şu: Acaba Rusya’nın Esed’le ilişkisinin niteliği nedir? Mesela kolayca harcar mı Esed’i? Ya da Türkiye ile stratejik hesaplarla mutlak mutabakata varıp, Esed’i hizaya getirmeyi mi tercih eder? Esed’in durumu Putin’in eline düşmüş, bıraksa boşlukta kalacak bir durum mu? Yoksa Esed Rusya’ya Suriye’de meşruiyet sağlamanın kredisine mi sahip?
Soçi’deki masanın sıcak gündemlerinden birisi hiç şüphesiz şu an Türkiye’nin denetiminde bulunan yerlerin dışındaki PYD – YPG varlığıdır. Rusya ve Rejim açısından bakıldığında YPG – PYD gibi, İdlib bölgesinde bulunan ve “terörist” diye nitelenen gruplar gibi, Suriye Milli Ordusu gibi silahlı yapıların tamamı “sorun”dur. Bizim ülkemizde de olsa, devlet gücü dışındaki tüm “silahlı yapılar” sorun olurdu. Türkiye Amerika’nın önüne koyduğu gibi belli ki Rusya ve Rejimin önüne de koyacaktır YPG – PYD meselesini.
Genelde Putin ile ilişkiler “kolay” gibi algılanıyor. “Erdoğan’ı kırmaz Putin” gibi. Kim bilir belki de öyledir. Hatır gönül de işler liderlerin hukukunda.
Ama Suriye meselesi gerçekten çok girift. Hatır – gönül neyi ne kadar çözer, hep birlikte göreceğiz.
TEBRİK: “Nuri Pakdil okumaları” çağrımıza bir cevap geldi. Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz’dan. Şöyle ki: “Merhum Nuri Pakdil Üstad’a vefamız olsun. Bu çağrıya kulak verip Anadolu İmam Hatip liselerinde 6 yıldır uygulanan “Okuyan 7’ler”in ana temasını “Nuri Pakdil Okumaları” yaparak “Üstad’a vefa ve fatiha” kervanına öğrencilerimiz de katılacak inşallah” Bu duyarlılığı yürekten kutluyorum.