Suriye ve Direnişe KOMPLO
Geçici hükümetin Enformasyon Bakanı Şarbel Nahasın yaşadıkları devlete, reforma ve tam anlamıyla değişime darbe indirme girişimidir...
Geçici hükümetin Enformasyon Bakanı Şarbel Nahas'ın yaşadıkları devlete, reforma ve tam anlamıyla değişime darbe indirme girişimidir.
Nahas Enformasyon Bakanlığı'ndaki görevini teslim aldığı ilk günden bu yana 14 Mart grubu için korku ve endişe kaynağı oldu. Özellikle başlarında gizli görevlileriyle kamu idarelerine ve devlet içerisindeki paralel yapılara müdahil olan Müstakbel Hareketi lideri Fuad Sinyora'nın bulunduğu Hariri grubu için korku oluşturdu.
Gerçekten de Nahas, Lübnan'ın ulusal çıkarlarını tehdit eden herkesin önündeki engeldir. Nahas, Hariri siyasi tabakasına bağlı değil ve ekonomi ve mali alandaki tecrübesiyle Maliye Bakanlığı içindeki yolsuzlukları maliye bakanı olmadan ortaya çıkardı ve enformasyon alanındaki kanunsuz tekelciliği engelledi. Aynı zamanda kendi döneminde iletişim alanında İsrail'in ihlalini ortaya çıkardı. Bu operasyon çok tehlikelidir ve çok karmaşık teknikleri vardır. İsrail de bütün teknik üstünlüğüyle Lübnan'ın telekomünükasyon ağını ihlal etmek istemektedir.
Ogero: Bağımsız bir krallık
Başkan Saad Hariri üçüncü bir telekomünükasyon ağını işletmeyi planlıyordu. Bu ağı enformasyon bakanlığı ve bakanına devredeceği yerde onu Ogero şirketinin müdürü olduğu gerekçesiyle Abdulmenam Yusuf'a devretti. Oysaki onun uzaktan ya da yakından bu işi hak etmediği biliniyor. Abdulmenam Yusuf ise Nahas iktidarına boyun eğen bir görevlidir. Bu telekomünükasyon ağı Çin hükümetinin, enformasyon bakanlığına bir hediyesi olması temelinde kuruldu. Bu, bakanlığa has idari bir iştir ve hiç kimsenin buna müdahale hakkı yoktur.
Nahas bu şebekenin güçlendirilmesi, üçüncü nesil teknolojilerinin telekomünükasyon sektöründe uygulamaya girmesi, Lübnan'ın ileriki aşamada modern teknoloji halkasına katılması için bu ekipmanları kullanmak istiyordu. Saad Hariri'nin bilgi işlem şubesine, bakanın kararının engellenmesi yönünde imada bulunması bütün sistemlere ve anayasaya aykırıdır. Bilgi işlem şubesi bakanın izni olmadan bakanlık binasına girdi. Emniyet güçlerinin bakanlığa girmesi ve bakanın içeriye girmesine engel olması ülkeler tarihinde eşi görülmüş bir olay değildir.
Dün Nahas yapılandırma ve donanım genel müdürü ve yatırım ve bakım genel müdürüyle birlikte devletin kontrolü dışında çalışan iletişim ağını bozmak için Enformasyon Bakanlığı'na gitti ve uzman ve teknik elemanlarla çalıştı.
Bakan ve beraberindekilerin bakanlığa gitmesinin hemen akabinde silahlı 400 sivil ve askeri unsur onların binaya girmesine engel oldu. Oysaki Nahas'ın İçişleri Bakanı Ziyad Barud'u binaya gideceğine dair bilgilendirdiği biliniyordu.
Nahas asansörün içinde kuşatıldı, daha sonra ikinci kata çıkması için subaylardan biri yolu açtı. Onunla yetkili subay arasında medyanın canlı olarak aktardığı bir diyalog geçti. Subay Tümgeneral Rifi tarafından bu kata hiç kimseyi sokmamakla görevlendirildiğini söyledi. Nahas'ta ona ben Enformasyon Bakanı'yım ve burasıda bakanlığa ait bir bina. Buraya girmek istiyorum dedi. Ama subay Nahas'ın girmemesinde ısrar etti ve Rifi'yi aradı. O da onun girebileceğini söyledi.
Rifi'nin bahaneleri
Rifi her zamanki gibi, Nahas'ın 7 Estonyalının kaçırılması ve yaklaşık 1 ay önce Raşid Sabri'nin öldürülmesi davasında bilgi işlem şubesi Data'ya yasak getirdiğini iddia etti. Rifi kendisine ve bilgi işlem şubesine Barid nehrindeki "Fethu'l-İslam" örgütüyle savaşmayı uygun gördü ve Nahas'a şunları söyledi: "Küçük işlerle bizi sıkıntıya sokmaya çalışma, ben Şakir el-Absi ve Fethulislam'a karşı savaşmış ve dengesini kaybetmemiş bir adamım. Bu nedenle sonuna kadar görevlerimi yapmaya hazırım. Nahas gitsin bu oyunu başkasıyla oynasın, benimle değil."
Rifi, Nahas için ülkeyi güvenlik bakımından savunmasız bıraktı diyor ama İsrail'in hem sabit hem de mobil iletişim ağındaki ihlalini ortaya çıkaranın Nahas olduğunu ve bu temelde şüpheli sektör içinden düşmanın istihbaratıyla ilişkiye geçen çok sayıda kişinin ve İsraillilerin telekulak için kullandıkları teşkilattaki pekçok kişinin tutuklandıklarını unutuyor. Rifi aynı zamanda Müstakbel grubu içindeki cemaatinin Trablus, kuzey ve Sayda'daki Fethulislam ve Cündü'ş-Şam'ı korumada rol oynadığını da unutuyor.
Rifi, Ogero'nun bakanlar kurulunun bildirisiyle henüz çalışmaya başlamamış olan üçüncü Çin cep telefonu şebekesi tesislerini korumakla görevlendirildiğine dikkat çekti. Ogero güvenlik güçlerinden, çevresindeki korumanın artırılmasını istedi. Çünkü Ogero Nahas'ın yok etmek istediği bilgilere sahipti. Bu nedenle bizi şaşırtabilir düşüncesiyle böyle bir davranışa yeltendi.
Barud esti gürledi" İstifa etti
Geçici hükümetteki İçişleri Bakanı Ziyad Barud Emniyet Müdürü Tümgeneral Eşref Rifi'den Adliye'deki enformasyon bakanlığı binasını derhal boşaltmasını istedi. Ancak Rifi buna cevap vermedi ve bir kez daha bakanının salahiyetini aştı. Burada içişleri bakanlığında içinden çıkılmaz ve işleri ters yüz eden, bütün kanunları çiğneyen bir sorun olduğu görünüyor. Bu sorunun özü, müdürün bakandan daha üst bir otoriteye sahip oluşudur.
Rifi'nin cevap vermeyişi Barud'u, bundan sonra yalancı şahit ya da postaların imzalanması ve yönetim işleriyle sınırlı bir bakan olmayacağını ifade ederek hükümetten istifa etmeye sevk etti.
Barud, dün olağanüstü olarak bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında "Üç sene boyunca Cumhurbaşkanının güveninden hareketle bir hizmetkâr olmaya çalıştım. Müracaat ettiğim yerler ise kanun ve anayasadır. Görevim sivil barışı korumaktır. Bugünse kanun bir görüş açısı olduktan sonra mantık bir kenara bırakıldı ve sorun göründüğünden de büyük. Önyargılı siyasi herhangi bir konumdan bağımsız olarak anayasanın çiğnenmesini reddettiğim için kendimi bu işten azlediyorum" dedi.
Bilgi veren kaynaklar Barud'un istifasının, devlet kurumlarının geçici hükümet Başkanı Saad Hariri tarafından bilgi işlem şubesi ve Hariri'nin milisleri olan emniyet güçleri kanalıyla gasp edildiğini kanıtladığına işaret ediyor.
Bu milisler devletin çıkarlarıyla çatıştğı zaman galip taraf her zaman Hariri milisleri olur. Kaynaklar Barud'un istifasında, Mişel Avn'a bir mesaj olduğunu düşünüyor. İçişleri Bakanı Vekili Avn'a ve direniş ile onun attığı adımlara husumetiyle bilinen Savunma Bakanı İlyas el-Mur'dur. Bugün Mur'un Mieşl Süleyman'a muhalif olduğu biliniyor. Bu nedenle Barud herşeyi alt üst etti.
Bazı çevreler Barud'un makamında kalmasının daha iyi olacağını düşünüyor. Çünkü onun istifası sorunları çözmüyor belki dedaha da büyütüyor, zira onun emirlerine muhalafet edenlerin önünde kapı açıyor, saha da tek başlarına top koşturuyorlar.
Kaynaklar, Barud'un emniyet güçlerindeki yetkililerin devlete isyan hali içinde olduğunu açıklaması daha iyi olurdu diyor. Barud anayasa ve kurumların koruyucusu olan cumhurbaşkanından ordunun bu isyan haline son vermesini isteyebilirdi. Ama istifa etmesi topu Bakan İlyas el-Mur'un eline vermek oldu. Peki, el-Mur kanunun sesini dinleyecek mi ve bakanlıktaki isyan halinin sonlanmasını isteyen enformasyon bakanının isteklerine karşılık verecek mi yoksa bu isyanı çıkaranları ört bas mı edecek?
Burada bazı çevreler enformasyon bakanlığında olanların Lübnan'da ne devlet, ne kanun ne de anayasa olduğunu aksine bilgi işlem şubesinin bahçesinin herşeyi kendisine mübah gördüğünü sonra da oturup kanuna ve anayasaya ağladığı ve diğerlerini darbeciler olarak tanımladığını kanıtladığını vurguluyor.
Olanlar bakanlar kuruluna isyan etmiş, 6 sene boyunca ülkeyi kendi malı olarak görmüş ve bütçesini sıfırlamış ve milyarları (11 milyar) heder etmiş bir grup için yeni bir şey değildir.
Sorular" Sorular
Bilgi işlem şubesinin isyanı pek çok soruyu gündeme getiriyor: Nahas'ın parçalamak istediği bu ağ iç telekulak ağı mı? Yoksa Suriye'deki terörist operasyonları yürütecek batılı haberleşme sistemi mi? Yoksa İsrail birimleriyle, NATO ve direnişi vuracak altıncı filoyla bağlantısı mı var?
Bakan Nahas burada, silahlı unsurların varlığının bu ekipmanları kullanma yolundan şüphelenilmesine sebep olduğunu doğruluyor ve emniyet güçleri genel müdürlüğünü kanunlara ve içişleri bakanlığından çıkan emirlere uymamakla suçluyor. Nahas devletin otoritesine karşı yapılan askeri bir isyan var diyor.
Nahas pazartesi günü İçişleri Bakanı Ziyad Barud'a enformasyon bakanlığı binasında bulunan kuvvetlerin boşaltılmasını istediği yazılı bir mektup gönderdiğini ve cumhurbaşkanı ve geçici hükümet başkanına durumu haber verdiğini açıkladı. Mektup binanın enformasyon bakanlığı'na ait olduğunu kabul eden ama bilgi işlem şubesi kuvvetlerinin orada bulunmasında ısrar eden Emniyet Genel Müdürü Eşref Rifi'ye ulaştırıldı.
Nahas Salı akşamı "Hükümet binalarını ve enformasyon bakanlığını korumakla görevli güçlerden istenilen görevi yerine getirmelerini istedim" dedi ve ekledi: "Bugün üst düzey yetkililerle birlikte işleri normal seyrine döndürmek için binaya gittim. Ama sivil ve askeri 400 silahlı unsur bizi karşıladı. Çok zor şartlarda ve tehditler altında binaya girebildim. Ortam çok gergindi. Bu durum içinde emirleri Rifi'den aldığını, bakana izin verebileceği ama görevlilere girip görevlerini yerine getirmeleri için izin veremeyeceğini söyleyen subayla konuştum ve ona bu çok garip bir durum değil mi? dedim.
Nahas bilgi işlem şubesiyle güvenlik güçleri ve özel güvenlik güçleri arasında yaralanmalara sebebiyet verebilecek gerginliğin olmasını engellemek için yapılacak en iyi şeyin geri çekilmek olduğunu düşündüğüne işaret etti. "Biraz önce içişleri bakanlığından izin almadan açıklama yapan Rifi'nin açıklamalarını dinledik. Şakir el-Absi'yle savaşmasından bahsediyor ve bakanın ulusallığını sorguluyordu. Resmi güvenlik güçlerinin, siyasi otorite, içişleri ve enformasyon bakanlığı otoritesine karşı isyan etmesi, bilgi işlem şubesinin resmi devlet binasında yaptığı bir darbeden başka bir şey değildir."
Nahas konuşmasına devam etti: "Bakan Barud binanın boşaltılmasını istedi. Biz de emrin uygulanmasını bekledik. O bu emri verirken anayasanın 66. maddesine dayanıyordu. Ben de devletin otoritesini temsil ediyorum, çalışma kararları uygulanacak ve bu garip durum son bulacak. Bu garip durumun devam etmesini engellemek ve girip emirleri uygulayacak olan güvenlik güçlerinin selametini garanti etmek için ordu komutanlığından bu darbeye karşı koymasını ve silahlı güçleri binadan çıkarmasını, görevlilerin can güvenliğini sağlamasını istedim. Ve biz binadan bazı çantaların çıkarıldığını gördük."
Dedim ki: "Yetkili bakan benim ve bakanlıkta ne olacağına ben karar veririm, beni hesaba çekecek olan da bakanlar kuruludur."
Nahas bu konu hakkında şöyle bir sorgulamada bulundu: Biz emniyet güçlerine bağlı bilgi işlem şubesi tarafından düzenlenen bir darbeyle karşı karşıyayız. Olması gereken, güvenlik güçlerinin anayasa ve kanun otoritelerine boyun eğmesidir. Ortada uzman makamların bilgisi olmadan iletişim ağı kuran bir güvenlik teşkilatı varsa bu darbe halini daha da derinleştirir.
Nahas devam etti: "Asıl ironik olan bilgi işlem şubesinin binaya Cuma günü, ertesi gün çıkan bir kararla girmesidir. İçişleri bakanlığının da konuyla ilgili hiçbir bilgisi yoktur. Genel müdür rütbesindeki bir görevli bakanından izin almadan açıklama yapamaz."
Bakan Nahas Bakan Barud'un binanın boşaltılması için acil emir verdiğini açıkladı. "Abdulmenam Yusuf bana bağlı bir görevlidir, bu şebeke enformasyon bakanlığına bağışlanmıştır ve biz bunun en iyi şekilde nasıl kullanılacağını belirledik. Bu bakanlığa ait bir idari durumdur, hiç kimsenin müdahale hakkı yoktur. Bakanı hesaba çekecek olan bakanlar kuruludur."
Bu durum bilgi işlem şubesinin binadan çıkarılması için Lübnan ordusunun müdahalesiyle çözüldüyse bugün böyle bir şey olması imkânsızdır, çünkü ordu ancak halen geçici olan ve Saad Hariri'nin hükümet başkanı olduğu bakanlar kurulundan çıkacak bir kararla müdahalede bulunabilir. Zira bilgi işlem şubesi başkanı Visam Hasan ve Emniyet Genel Müdürü Rifi'yi bu isyana teşvik eden odur.
Son soru; İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Savunma Nakanı olan İlyas el-Mur'un nasıl bir tutum sergilediği hakkındadır.
el Bina Gazetesi yazarı Hannad Dham'ın "Suriye ve Direnişe Komplo" başlıklı analizi, Gülşen Topçu tarafından israhaber için tercüme edildi.
Nahas Enformasyon Bakanlığı'ndaki görevini teslim aldığı ilk günden bu yana 14 Mart grubu için korku ve endişe kaynağı oldu. Özellikle başlarında gizli görevlileriyle kamu idarelerine ve devlet içerisindeki paralel yapılara müdahil olan Müstakbel Hareketi lideri Fuad Sinyora'nın bulunduğu Hariri grubu için korku oluşturdu.
Gerçekten de Nahas, Lübnan'ın ulusal çıkarlarını tehdit eden herkesin önündeki engeldir. Nahas, Hariri siyasi tabakasına bağlı değil ve ekonomi ve mali alandaki tecrübesiyle Maliye Bakanlığı içindeki yolsuzlukları maliye bakanı olmadan ortaya çıkardı ve enformasyon alanındaki kanunsuz tekelciliği engelledi. Aynı zamanda kendi döneminde iletişim alanında İsrail'in ihlalini ortaya çıkardı. Bu operasyon çok tehlikelidir ve çok karmaşık teknikleri vardır. İsrail de bütün teknik üstünlüğüyle Lübnan'ın telekomünükasyon ağını ihlal etmek istemektedir.
Ogero: Bağımsız bir krallık
Başkan Saad Hariri üçüncü bir telekomünükasyon ağını işletmeyi planlıyordu. Bu ağı enformasyon bakanlığı ve bakanına devredeceği yerde onu Ogero şirketinin müdürü olduğu gerekçesiyle Abdulmenam Yusuf'a devretti. Oysaki onun uzaktan ya da yakından bu işi hak etmediği biliniyor. Abdulmenam Yusuf ise Nahas iktidarına boyun eğen bir görevlidir. Bu telekomünükasyon ağı Çin hükümetinin, enformasyon bakanlığına bir hediyesi olması temelinde kuruldu. Bu, bakanlığa has idari bir iştir ve hiç kimsenin buna müdahale hakkı yoktur.
Nahas bu şebekenin güçlendirilmesi, üçüncü nesil teknolojilerinin telekomünükasyon sektöründe uygulamaya girmesi, Lübnan'ın ileriki aşamada modern teknoloji halkasına katılması için bu ekipmanları kullanmak istiyordu. Saad Hariri'nin bilgi işlem şubesine, bakanın kararının engellenmesi yönünde imada bulunması bütün sistemlere ve anayasaya aykırıdır. Bilgi işlem şubesi bakanın izni olmadan bakanlık binasına girdi. Emniyet güçlerinin bakanlığa girmesi ve bakanın içeriye girmesine engel olması ülkeler tarihinde eşi görülmüş bir olay değildir.
Dün Nahas yapılandırma ve donanım genel müdürü ve yatırım ve bakım genel müdürüyle birlikte devletin kontrolü dışında çalışan iletişim ağını bozmak için Enformasyon Bakanlığı'na gitti ve uzman ve teknik elemanlarla çalıştı.
Bakan ve beraberindekilerin bakanlığa gitmesinin hemen akabinde silahlı 400 sivil ve askeri unsur onların binaya girmesine engel oldu. Oysaki Nahas'ın İçişleri Bakanı Ziyad Barud'u binaya gideceğine dair bilgilendirdiği biliniyordu.
Nahas asansörün içinde kuşatıldı, daha sonra ikinci kata çıkması için subaylardan biri yolu açtı. Onunla yetkili subay arasında medyanın canlı olarak aktardığı bir diyalog geçti. Subay Tümgeneral Rifi tarafından bu kata hiç kimseyi sokmamakla görevlendirildiğini söyledi. Nahas'ta ona ben Enformasyon Bakanı'yım ve burasıda bakanlığa ait bir bina. Buraya girmek istiyorum dedi. Ama subay Nahas'ın girmemesinde ısrar etti ve Rifi'yi aradı. O da onun girebileceğini söyledi.
Rifi'nin bahaneleri
Rifi her zamanki gibi, Nahas'ın 7 Estonyalının kaçırılması ve yaklaşık 1 ay önce Raşid Sabri'nin öldürülmesi davasında bilgi işlem şubesi Data'ya yasak getirdiğini iddia etti. Rifi kendisine ve bilgi işlem şubesine Barid nehrindeki "Fethu'l-İslam" örgütüyle savaşmayı uygun gördü ve Nahas'a şunları söyledi: "Küçük işlerle bizi sıkıntıya sokmaya çalışma, ben Şakir el-Absi ve Fethulislam'a karşı savaşmış ve dengesini kaybetmemiş bir adamım. Bu nedenle sonuna kadar görevlerimi yapmaya hazırım. Nahas gitsin bu oyunu başkasıyla oynasın, benimle değil."
Rifi, Nahas için ülkeyi güvenlik bakımından savunmasız bıraktı diyor ama İsrail'in hem sabit hem de mobil iletişim ağındaki ihlalini ortaya çıkaranın Nahas olduğunu ve bu temelde şüpheli sektör içinden düşmanın istihbaratıyla ilişkiye geçen çok sayıda kişinin ve İsraillilerin telekulak için kullandıkları teşkilattaki pekçok kişinin tutuklandıklarını unutuyor. Rifi aynı zamanda Müstakbel grubu içindeki cemaatinin Trablus, kuzey ve Sayda'daki Fethulislam ve Cündü'ş-Şam'ı korumada rol oynadığını da unutuyor.
Rifi, Ogero'nun bakanlar kurulunun bildirisiyle henüz çalışmaya başlamamış olan üçüncü Çin cep telefonu şebekesi tesislerini korumakla görevlendirildiğine dikkat çekti. Ogero güvenlik güçlerinden, çevresindeki korumanın artırılmasını istedi. Çünkü Ogero Nahas'ın yok etmek istediği bilgilere sahipti. Bu nedenle bizi şaşırtabilir düşüncesiyle böyle bir davranışa yeltendi.
Barud esti gürledi" İstifa etti
Geçici hükümetteki İçişleri Bakanı Ziyad Barud Emniyet Müdürü Tümgeneral Eşref Rifi'den Adliye'deki enformasyon bakanlığı binasını derhal boşaltmasını istedi. Ancak Rifi buna cevap vermedi ve bir kez daha bakanının salahiyetini aştı. Burada içişleri bakanlığında içinden çıkılmaz ve işleri ters yüz eden, bütün kanunları çiğneyen bir sorun olduğu görünüyor. Bu sorunun özü, müdürün bakandan daha üst bir otoriteye sahip oluşudur.
Rifi'nin cevap vermeyişi Barud'u, bundan sonra yalancı şahit ya da postaların imzalanması ve yönetim işleriyle sınırlı bir bakan olmayacağını ifade ederek hükümetten istifa etmeye sevk etti.
Barud, dün olağanüstü olarak bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında "Üç sene boyunca Cumhurbaşkanının güveninden hareketle bir hizmetkâr olmaya çalıştım. Müracaat ettiğim yerler ise kanun ve anayasadır. Görevim sivil barışı korumaktır. Bugünse kanun bir görüş açısı olduktan sonra mantık bir kenara bırakıldı ve sorun göründüğünden de büyük. Önyargılı siyasi herhangi bir konumdan bağımsız olarak anayasanın çiğnenmesini reddettiğim için kendimi bu işten azlediyorum" dedi.
Bilgi veren kaynaklar Barud'un istifasının, devlet kurumlarının geçici hükümet Başkanı Saad Hariri tarafından bilgi işlem şubesi ve Hariri'nin milisleri olan emniyet güçleri kanalıyla gasp edildiğini kanıtladığına işaret ediyor.
Bu milisler devletin çıkarlarıyla çatıştğı zaman galip taraf her zaman Hariri milisleri olur. Kaynaklar Barud'un istifasında, Mişel Avn'a bir mesaj olduğunu düşünüyor. İçişleri Bakanı Vekili Avn'a ve direniş ile onun attığı adımlara husumetiyle bilinen Savunma Bakanı İlyas el-Mur'dur. Bugün Mur'un Mieşl Süleyman'a muhalif olduğu biliniyor. Bu nedenle Barud herşeyi alt üst etti.
Bazı çevreler Barud'un makamında kalmasının daha iyi olacağını düşünüyor. Çünkü onun istifası sorunları çözmüyor belki dedaha da büyütüyor, zira onun emirlerine muhalafet edenlerin önünde kapı açıyor, saha da tek başlarına top koşturuyorlar.
Kaynaklar, Barud'un emniyet güçlerindeki yetkililerin devlete isyan hali içinde olduğunu açıklaması daha iyi olurdu diyor. Barud anayasa ve kurumların koruyucusu olan cumhurbaşkanından ordunun bu isyan haline son vermesini isteyebilirdi. Ama istifa etmesi topu Bakan İlyas el-Mur'un eline vermek oldu. Peki, el-Mur kanunun sesini dinleyecek mi ve bakanlıktaki isyan halinin sonlanmasını isteyen enformasyon bakanının isteklerine karşılık verecek mi yoksa bu isyanı çıkaranları ört bas mı edecek?
Burada bazı çevreler enformasyon bakanlığında olanların Lübnan'da ne devlet, ne kanun ne de anayasa olduğunu aksine bilgi işlem şubesinin bahçesinin herşeyi kendisine mübah gördüğünü sonra da oturup kanuna ve anayasaya ağladığı ve diğerlerini darbeciler olarak tanımladığını kanıtladığını vurguluyor.
Olanlar bakanlar kuruluna isyan etmiş, 6 sene boyunca ülkeyi kendi malı olarak görmüş ve bütçesini sıfırlamış ve milyarları (11 milyar) heder etmiş bir grup için yeni bir şey değildir.
Sorular" Sorular
Bilgi işlem şubesinin isyanı pek çok soruyu gündeme getiriyor: Nahas'ın parçalamak istediği bu ağ iç telekulak ağı mı? Yoksa Suriye'deki terörist operasyonları yürütecek batılı haberleşme sistemi mi? Yoksa İsrail birimleriyle, NATO ve direnişi vuracak altıncı filoyla bağlantısı mı var?
Bakan Nahas burada, silahlı unsurların varlığının bu ekipmanları kullanma yolundan şüphelenilmesine sebep olduğunu doğruluyor ve emniyet güçleri genel müdürlüğünü kanunlara ve içişleri bakanlığından çıkan emirlere uymamakla suçluyor. Nahas devletin otoritesine karşı yapılan askeri bir isyan var diyor.
Nahas pazartesi günü İçişleri Bakanı Ziyad Barud'a enformasyon bakanlığı binasında bulunan kuvvetlerin boşaltılmasını istediği yazılı bir mektup gönderdiğini ve cumhurbaşkanı ve geçici hükümet başkanına durumu haber verdiğini açıkladı. Mektup binanın enformasyon bakanlığı'na ait olduğunu kabul eden ama bilgi işlem şubesi kuvvetlerinin orada bulunmasında ısrar eden Emniyet Genel Müdürü Eşref Rifi'ye ulaştırıldı.
Nahas Salı akşamı "Hükümet binalarını ve enformasyon bakanlığını korumakla görevli güçlerden istenilen görevi yerine getirmelerini istedim" dedi ve ekledi: "Bugün üst düzey yetkililerle birlikte işleri normal seyrine döndürmek için binaya gittim. Ama sivil ve askeri 400 silahlı unsur bizi karşıladı. Çok zor şartlarda ve tehditler altında binaya girebildim. Ortam çok gergindi. Bu durum içinde emirleri Rifi'den aldığını, bakana izin verebileceği ama görevlilere girip görevlerini yerine getirmeleri için izin veremeyeceğini söyleyen subayla konuştum ve ona bu çok garip bir durum değil mi? dedim.
Nahas bilgi işlem şubesiyle güvenlik güçleri ve özel güvenlik güçleri arasında yaralanmalara sebebiyet verebilecek gerginliğin olmasını engellemek için yapılacak en iyi şeyin geri çekilmek olduğunu düşündüğüne işaret etti. "Biraz önce içişleri bakanlığından izin almadan açıklama yapan Rifi'nin açıklamalarını dinledik. Şakir el-Absi'yle savaşmasından bahsediyor ve bakanın ulusallığını sorguluyordu. Resmi güvenlik güçlerinin, siyasi otorite, içişleri ve enformasyon bakanlığı otoritesine karşı isyan etmesi, bilgi işlem şubesinin resmi devlet binasında yaptığı bir darbeden başka bir şey değildir."
Nahas konuşmasına devam etti: "Bakan Barud binanın boşaltılmasını istedi. Biz de emrin uygulanmasını bekledik. O bu emri verirken anayasanın 66. maddesine dayanıyordu. Ben de devletin otoritesini temsil ediyorum, çalışma kararları uygulanacak ve bu garip durum son bulacak. Bu garip durumun devam etmesini engellemek ve girip emirleri uygulayacak olan güvenlik güçlerinin selametini garanti etmek için ordu komutanlığından bu darbeye karşı koymasını ve silahlı güçleri binadan çıkarmasını, görevlilerin can güvenliğini sağlamasını istedim. Ve biz binadan bazı çantaların çıkarıldığını gördük."
Dedim ki: "Yetkili bakan benim ve bakanlıkta ne olacağına ben karar veririm, beni hesaba çekecek olan da bakanlar kuruludur."
Nahas bu konu hakkında şöyle bir sorgulamada bulundu: Biz emniyet güçlerine bağlı bilgi işlem şubesi tarafından düzenlenen bir darbeyle karşı karşıyayız. Olması gereken, güvenlik güçlerinin anayasa ve kanun otoritelerine boyun eğmesidir. Ortada uzman makamların bilgisi olmadan iletişim ağı kuran bir güvenlik teşkilatı varsa bu darbe halini daha da derinleştirir.
Nahas devam etti: "Asıl ironik olan bilgi işlem şubesinin binaya Cuma günü, ertesi gün çıkan bir kararla girmesidir. İçişleri bakanlığının da konuyla ilgili hiçbir bilgisi yoktur. Genel müdür rütbesindeki bir görevli bakanından izin almadan açıklama yapamaz."
Bakan Nahas Bakan Barud'un binanın boşaltılması için acil emir verdiğini açıkladı. "Abdulmenam Yusuf bana bağlı bir görevlidir, bu şebeke enformasyon bakanlığına bağışlanmıştır ve biz bunun en iyi şekilde nasıl kullanılacağını belirledik. Bu bakanlığa ait bir idari durumdur, hiç kimsenin müdahale hakkı yoktur. Bakanı hesaba çekecek olan bakanlar kuruludur."
Bu durum bilgi işlem şubesinin binadan çıkarılması için Lübnan ordusunun müdahalesiyle çözüldüyse bugün böyle bir şey olması imkânsızdır, çünkü ordu ancak halen geçici olan ve Saad Hariri'nin hükümet başkanı olduğu bakanlar kurulundan çıkacak bir kararla müdahalede bulunabilir. Zira bilgi işlem şubesi başkanı Visam Hasan ve Emniyet Genel Müdürü Rifi'yi bu isyana teşvik eden odur.
Son soru; İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Savunma Nakanı olan İlyas el-Mur'un nasıl bir tutum sergilediği hakkındadır.
el Bina Gazetesi yazarı Hannad Dham'ın "Suriye ve Direnişe Komplo" başlıklı analizi, Gülşen Topçu tarafından israhaber için tercüme edildi.