Suriye'de Devrim Olacaksa...
Suriye devriminin önceliği, özgürlük, onur ve adalet talepli mücadelesini Amerikan komplolarından kurtarması olmalıdır.
VELFECR/ÖZEL
Joshua LANDIS
Washington'da sayıları gittikçe artan siyaset uzmanlarından oluşan bir koro Birleşik Devletleri Suriye konusunda ciddiyete davet ediyor. Onlar Washington'un rejim değişikliği konusunda sorumluluk alarak Esed hükümetinin düşüşünü hızlandırmasını istiyorlar. Bu kötü bir öneri" Suriye devrimsel değişim sürecindeyken, ABD'nin hızlandırma tuşuna basmayı denememesi gerekir. Sonu hüsran olur ve Suriye kargaşanın içine düşer. Orta Doğu'nun üç önemli ulusal lideri Atatürk, Abdulaziz ibn Suud ve David Bin Gurion- başarılı birer lider olmuşlardır; çünkü savaş alanındaki mücadelenin üstesinden hiçbir emperyal gücün yardımını almadan, kendileri gelmişlerdir. Ulusal birliğin sağlanması uzun ve acılı bir süreçtir. Gökten birden bire inmez. Suriyeliler kendi devrimlerini yapmalılar.
Suriye muhalefetinin lideri yok. Rejim karşıtı gruplar arasında en iyi bilinen Yerel Koordinasyon Komitesi sözcüsü Rami Nakli, -ABD'nin bağımsız haber radyosu- NPR'den Deborah Amos'a verdiği demeçte: "sahne arkasında bile bir ulusal lider yok." dedi. Bu önemli ve bilinçli bir şeydir diyor ve açıklıyor: "Liderlerimiz olmadan daha iyisini yapıyoruz." Neden? Çünkü "Suriye rejimi protestocuları organize eden birini gördüğü zaman direk onu hedef alır."
İkinci sebep de Suriyelilerin liderleri istememesi. "Herkes liderliğe ya da üzerlerindeki herhangi bir otoriteye karşı öfke duyuyor." diyor Nakli. Suriye muhalefetinin ileri gelenlerinden Wissam Tarif, eninde sonunda yeni bir liderin doğacağını söyleyerek bizi rahatlatıyor. Fakat bu lider caddelerden doğacak. "İçsel bir süreç yaşanıyor, oralarda ne olup bittiğini anlamamız için beklememiz gereken meydanlarda yaşanan bir süreç." diye açıklıyor. Ve ekliyor "Hiç kimse kontrol edemez. Asıl oyun protestocularla beraber meydanlarda dönüyor. Ve onlar karar verecek; başkası değil."
Fakat Suriye muhalefetinin liderlerinin olmayışı ABD politikacılarını ürkütüyor. Onlar, yeni bir sistem ya da lider henüz yerini almadan rejimin düşmesini istemiyorlar. Suriye'nin sessiz kalabalığı da Suriye de gelişen iktidar boşluğundan endişeli. Irak, yalnızca Amerikalı siyasilerin değil; herkesin zihninde taze duruyor. Irak rejiminin ani düşüşü Irak'a milisleri ve iç savaşı getirdi. Ordunun yerini alan savaşçı milisler ve suç çeteleri tarafından düşürülen Saddam Hüseyin, Irak'ın büyük çoğunluğuyla baş edememişti. Daha da kötüsü, Irak'ın üst ve orta sınıfının gidişatıydı.
Bu korku sebebiyle ABD'nin birçok düşünce adamı, en son Brookings'teki Saban Merkezi düşünürlerinden Michael S. Doran ve Selman Şeyh, ABD'nin tehlikelerle dolu yolunu düşünmeye çalışıyorlardı. "Suriye'de Ciddi Olmak" başlıklı makalede Suriye rejiminin düşüşünü hızlandırmak için Amerika'nın liderlik rolü oynaması gerektiğini belirtmişler. Kaos ve boşluktan kaçınmak için de Amerika'ya Suriyeli muhalifleri eğitme, birleştirme ve şekil verme tavsiyesinde bulunuyorlar. Ayrıca yeni bir Irak yaşansın istemedikleri için, Washington'un orduyu da muhafaza etmesi gerektiğini söylüyorlar.
Makale çok akıllıca hazırlanmış. Rejimin zaaf ve günahlarını ortaya koyma hususunda takdir edilesi bir iş ortaya koymuşlar. Düşündüren tavsiyeler içeriyor. Makalenin temel eksiği ise muhalefetin zaaflarının üzerinden üstün körü geçmiş olması. En önemlisi, onların ayrılığının ve lidersizliklerinin ıskalanmış olması. Politik toplumun derin bir birlikteliğe sahip olamaması Suriye'nin sürekli kaybetmesine sebebiyet veriyor. İşte ülkenin yüzde 10'dan bile daha az dini azınlığına mensup Esed ailesinin, nasıl 40 yıldır Suriye halkının başında kalmayı başardığının açıklaması.
Doran ve Şeyh, hükümetin Patrick Seale'in önerilerini karşılıksız bırakan muhalefet ile bir diyaloga öncülük edeceğinden eminler. Fakat onların da merakı Seale'in temel endişesi olan Suriye muhalefetinin bölünmesi üzerine. Birliktelik olmadığı takdirde ne olursa olsun, Suriye ancak Irak olur; Mısır değil. Seale uyarıyor: "Irak ya da Lübnan örneklerinde olduğu gibi mezhebi bir iç savaş her Suriyelinin kâbusudur. Bu krizin mutlaka başka bir çözümü olmalıdır." Biran önce diyalog yapılması gerektiğini söylüyor çünkü Suriye'nin olgunlaşan muhalefeti birliktelikten yana umudunu yitirmiş durumda. Seale, iki önemli çalışmasında Suriye'nin 20.yüzyılda ayrılık yaratan ve bölünmelere sebebiyet veren tarihini yazıya dökmüş. Muhtemelen bu yüzden Doran ve Şeyh'in Suriye'nin muhalefeti konusundaki düzenlemelerine katılıyor. Seale tembih ediyor:
Rejim kendiliğinden zayıflasa bile, muhalefet yine de daha güçsüz kalır. Muhalefet rejimin değişmesini istiyor, fakat belli ki sürecin nasıl olacağını bilmiyor. Muhalefet, sekülerler, insan hakları aktivistleri, demokratlar ve İslamcılar diye bir düzine yola ayrılmış. Sokaklarda öfkeli işsiz gençler de var, muhalefetin yıllarca hapishanede yatan yaşlı çehreleri ve yurt dışına sürgün yemişleri de" Batı müdahalesi isteyeni de var; herhangi bir dış müdahaleye karşı çıkanı da.
Doran ve Şeyh, Seale'in uyarısını önemsiz buluyor ve Suriye'nin lider-siz-liğine göz yumuyorlar. Bu da onların rejimin çabucak değişmesi yönünde yorumlar yapabilmelerine izin veriyor. Ve bu durumu hayatları kurtarmak ve "Birleşik Devletlere yakın yeni bir düzenin hızlıca yükselmesi"ne teminat oluşturmak için diyerek açıklıyorlar. ABD, uygun gruplardan, rejim düştüğünde çevreyi şekillendirmede yardımcı olacak ve iktidar boşluğu yaşanmamasını sağlayacak bir 'temas grubu' organize etmeli diyor ve ekliyorlar: "temas grubu, rejimin petrol ihracat gelirlerini de kesecek şekilde bir liderlik rolü üstlenmeli ve maddi alanda da diğer alanlarda da rejimi güçsüz düşürecek bütün uygun adımları atmalı." Ekonomik yaptırımlarda Andrew Tabler ve Usame Monajed'in çizdiği yol haritası izlenmeli.
Doran ve Şeyh, resmi temas grubu düşüncesine ve ABD'nin Suriye'nin ayrılıkçı muhaliflerinin arasından bir geçiş hükümeti kurması fikrine ilave yapıyorlar: "Suriye muhalefeti ile anlaşmak, ABD'nin çabalarını hem daha etkin hale getirecek hem de profesyonelleştirecek." Suriye ordusuna gelince; şöyle yazmışlar:
Amerika, Suriye güvenlik servislerinden ayrılıkları hem Esed'in istifasını hem de Suriye Silahlı Kuvvetlerinin gelecekte de ulusal bir kurum olarak devam etmesini gözetecek şekilde desteklemeli. Bunu da şu şekilde yapmalı; Washington tugaylıkların altındaki yetkilileri uyarmalı, yetkililer izlenmeli ve emri altındakilerin işlediği zalimliklerden sorumlu tutulmalı. (Bu bir blöf olmamalı.)
Washington bunu yapabilir mi? Üçüncü büyüyü yapmak için Afganistan ve Irak'taki ulus kurma çabalarından yeterli tecrübeyi edindi mi? Ya da ABD daha alçak gönüllü olup, "içsel süreçteki" muhalif liderliğe şekil verme sürecini "hiç kimse kontrol edemez" diye ısrar eden Wissam Tarif'in uyarılarına kulak mı vermeli?
Randa Slim, Suriye'nin zenginlerini Esed'i çöpe atmaya ve devrimi kucaklamaya ikna etmeyi hedefleyen bir yaptırım senaryosu sunuyor. Middle East Channel (Orta Doğu Kanalı)'da yayınlanan "Suriye'nin İşadamları Nerede?" başlıklı makalesinde Türkiye'nin buna öncülük etmesi gerektiğine vurgu yapıyor. ABD'nin temas grubu üzerinde hâkimiyet kurmasının çok yanlış olacağını söylüyor. Suriyelilerin gözleri önünde, Washington ile yakın temasta olması, Suriye muhalefetinin meşruiyetini ortadan kaldırır diyor. ABD ve Batı'nın genel olarak 'tutuşturucu etken' olduğu konusunda uyarıyor. Bu, mantıklı bir öneri"
Slim bir konuda çok açık: Suriye muhalefetindeki ayrılıklar rejim değişikliği arzularına son verir. Muhalefetin bir liderinin olmamasını, seçkin işadamlarının Esed'i çukura sallamasının önündeki en büyük engel olarak görüyor. Devrimin başarıya ulaşmasının anahtarı Dera ve Cisr eş-Şuğr'da olduğu gibi, Halep ve Şam'ın da ayaklanmalarını sağlamaktır.
Suriyeli işadamları muhafazakâr ve biraz da benciller. Solculara, düşünürlere, dinsel fanatiklere ya da bağnazlardan hiçbirine itibar etmedikleri gibi çiftçileri, aşiret üyelerini de hor görüyorlar. Doğrusu, Suriye'nin tüccarları ve sermaye sahipleri kendilerine çok, diğerlerine az önem veriyorlar. Onların gözünde, Suriye milletinin gerçek koruyucusu kendileri. 1940'larda onların bilgili ve dengeli tavırları sayesinde mezhep savaşlarından ve yabancıların tehditlerinden sıyrılarak Suriye bağımsızlığına kavuştu. Baasçıların ekonomiyi idare edememesinden sıkıldılar ve Müslüman Kardeşlerin 1980'lerdeki Cihatçı söylemlerine karşı çıktılar. Sünni elitlere göre, Esed'in yaptığı tek akıllılık, Nusayrilerin devletleşmesine karşı çıkması, yenilikçilerin komünizminin önünü kesmesi ve en önemlisi Suriye'nin sermaye sahiplerini ciddiye almasıydı.
Esed'in devrilmesine yardım etmeden önce daha güvenli bir alternatife ihtiyaçları var. Baas ayrıcalığı, yandaşlığı ve yolsuzluğu kokan her şeyi silmek isteyen lidersiz bir gençlik yığınına bırakın maddi yardımı- destek bile olmayacaklar. Sonuçta dost Suriye kapitalizminin CEO'ları Şam ve Halep zenginleri olmayacaksa kim olacak?
Yalnızca beş hafta önce, Halep Ticaret Odası başkanı, Faris el-Şihabi, muhalefetin sosyalist ve komünist söylemlerine karşı çıkıştı: "Toplumsal ve ekonomik söylemlere sahip solcular tarafından şekillenmiş bir muhalefet istemiyoruz. Özellikle ulusal sermayenin de içinde bulunduğu sivil toplum sektörleri uzlaşı için gereken adımları atmalıdır." dedi.
Suriye'nin sermaye sahipleri intihar etmeyi düşünmüyor. Kendi mülklerinin 50 yıl içinde iki kat fazla kamulaştırılmasından korkuyorlar. Üstelik birçok yorumcuya göre, 40 yılı aşkın bir süredir rejimle ayrılmaz bağları var.
Washington, Suriye'ye iktidar boşluğunu doldurması için izin verirken akıllı davranmalı. Suriye'den ortak bir lider çıktı mı; halkın güvenini kazanır ve rejim kendiliğinden devrilir. Bu acılı sürecin kısa devre yapma tehlikeleri de var. Doran ve Şeyh, Amerika'nın eski rejimin yıkılmasını ve yeni rejimin yapılması sürecinin hızlandırması gerektiğini, yani yeni Suriye'nin oluşumunda bir ulus inşa edilmesine rehberlik edebileceğini söylüyor. Bunun Suriyelilerin hayatını kurtaracağını düşünüyorlar, çünkü savaşı ortadan kaldıracak.
Fakat Suriye devrimine 'hızlı geçiş'e yardım ederken; Amerika bir Frankenştayn yaratabilir. Eğer muhalefetin kendi içinden organik bir şekilde lider çıkarmaya vakti olmazsa, Suriye hiç bir zaman birlik olmaz. ABD daha fazla yıkıma ve ölüme sebebiyet verir; daha aza değil. Gerçek manada başarılı olmak için; muhalefet, zekâsıyla ve aklıyla daha da önemlisi başarısıyla halkın güvenini kazanmış bir liderin altında bir araya gelmeli.
Suriye insan hakları liderlerinin saygı duyulan büyük adamı Heysem el-Melih'in Suriyelileri dış müdahaleye karşı uyarırken söylediği gibi; "Eğer devrimden sonra Suriye'nin bizim olmasını istiyorsak, mücadeleyi de kendimiz kazanmalıyız."
Joshua Landis, Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Müdürü ve Oklahoma Üniversitesi Doçenti. 'Syria Comment' bloğu yazarı
velfecr
Joshua LANDIS
Washington'da sayıları gittikçe artan siyaset uzmanlarından oluşan bir koro Birleşik Devletleri Suriye konusunda ciddiyete davet ediyor. Onlar Washington'un rejim değişikliği konusunda sorumluluk alarak Esed hükümetinin düşüşünü hızlandırmasını istiyorlar. Bu kötü bir öneri" Suriye devrimsel değişim sürecindeyken, ABD'nin hızlandırma tuşuna basmayı denememesi gerekir. Sonu hüsran olur ve Suriye kargaşanın içine düşer. Orta Doğu'nun üç önemli ulusal lideri Atatürk, Abdulaziz ibn Suud ve David Bin Gurion- başarılı birer lider olmuşlardır; çünkü savaş alanındaki mücadelenin üstesinden hiçbir emperyal gücün yardımını almadan, kendileri gelmişlerdir. Ulusal birliğin sağlanması uzun ve acılı bir süreçtir. Gökten birden bire inmez. Suriyeliler kendi devrimlerini yapmalılar.
Suriye muhalefetinin lideri yok. Rejim karşıtı gruplar arasında en iyi bilinen Yerel Koordinasyon Komitesi sözcüsü Rami Nakli, -ABD'nin bağımsız haber radyosu- NPR'den Deborah Amos'a verdiği demeçte: "sahne arkasında bile bir ulusal lider yok." dedi. Bu önemli ve bilinçli bir şeydir diyor ve açıklıyor: "Liderlerimiz olmadan daha iyisini yapıyoruz." Neden? Çünkü "Suriye rejimi protestocuları organize eden birini gördüğü zaman direk onu hedef alır."
İkinci sebep de Suriyelilerin liderleri istememesi. "Herkes liderliğe ya da üzerlerindeki herhangi bir otoriteye karşı öfke duyuyor." diyor Nakli. Suriye muhalefetinin ileri gelenlerinden Wissam Tarif, eninde sonunda yeni bir liderin doğacağını söyleyerek bizi rahatlatıyor. Fakat bu lider caddelerden doğacak. "İçsel bir süreç yaşanıyor, oralarda ne olup bittiğini anlamamız için beklememiz gereken meydanlarda yaşanan bir süreç." diye açıklıyor. Ve ekliyor "Hiç kimse kontrol edemez. Asıl oyun protestocularla beraber meydanlarda dönüyor. Ve onlar karar verecek; başkası değil."
Fakat Suriye muhalefetinin liderlerinin olmayışı ABD politikacılarını ürkütüyor. Onlar, yeni bir sistem ya da lider henüz yerini almadan rejimin düşmesini istemiyorlar. Suriye'nin sessiz kalabalığı da Suriye de gelişen iktidar boşluğundan endişeli. Irak, yalnızca Amerikalı siyasilerin değil; herkesin zihninde taze duruyor. Irak rejiminin ani düşüşü Irak'a milisleri ve iç savaşı getirdi. Ordunun yerini alan savaşçı milisler ve suç çeteleri tarafından düşürülen Saddam Hüseyin, Irak'ın büyük çoğunluğuyla baş edememişti. Daha da kötüsü, Irak'ın üst ve orta sınıfının gidişatıydı.
Bu korku sebebiyle ABD'nin birçok düşünce adamı, en son Brookings'teki Saban Merkezi düşünürlerinden Michael S. Doran ve Selman Şeyh, ABD'nin tehlikelerle dolu yolunu düşünmeye çalışıyorlardı. "Suriye'de Ciddi Olmak" başlıklı makalede Suriye rejiminin düşüşünü hızlandırmak için Amerika'nın liderlik rolü oynaması gerektiğini belirtmişler. Kaos ve boşluktan kaçınmak için de Amerika'ya Suriyeli muhalifleri eğitme, birleştirme ve şekil verme tavsiyesinde bulunuyorlar. Ayrıca yeni bir Irak yaşansın istemedikleri için, Washington'un orduyu da muhafaza etmesi gerektiğini söylüyorlar.
Makale çok akıllıca hazırlanmış. Rejimin zaaf ve günahlarını ortaya koyma hususunda takdir edilesi bir iş ortaya koymuşlar. Düşündüren tavsiyeler içeriyor. Makalenin temel eksiği ise muhalefetin zaaflarının üzerinden üstün körü geçmiş olması. En önemlisi, onların ayrılığının ve lidersizliklerinin ıskalanmış olması. Politik toplumun derin bir birlikteliğe sahip olamaması Suriye'nin sürekli kaybetmesine sebebiyet veriyor. İşte ülkenin yüzde 10'dan bile daha az dini azınlığına mensup Esed ailesinin, nasıl 40 yıldır Suriye halkının başında kalmayı başardığının açıklaması.
Doran ve Şeyh, hükümetin Patrick Seale'in önerilerini karşılıksız bırakan muhalefet ile bir diyaloga öncülük edeceğinden eminler. Fakat onların da merakı Seale'in temel endişesi olan Suriye muhalefetinin bölünmesi üzerine. Birliktelik olmadığı takdirde ne olursa olsun, Suriye ancak Irak olur; Mısır değil. Seale uyarıyor: "Irak ya da Lübnan örneklerinde olduğu gibi mezhebi bir iç savaş her Suriyelinin kâbusudur. Bu krizin mutlaka başka bir çözümü olmalıdır." Biran önce diyalog yapılması gerektiğini söylüyor çünkü Suriye'nin olgunlaşan muhalefeti birliktelikten yana umudunu yitirmiş durumda. Seale, iki önemli çalışmasında Suriye'nin 20.yüzyılda ayrılık yaratan ve bölünmelere sebebiyet veren tarihini yazıya dökmüş. Muhtemelen bu yüzden Doran ve Şeyh'in Suriye'nin muhalefeti konusundaki düzenlemelerine katılıyor. Seale tembih ediyor:
Rejim kendiliğinden zayıflasa bile, muhalefet yine de daha güçsüz kalır. Muhalefet rejimin değişmesini istiyor, fakat belli ki sürecin nasıl olacağını bilmiyor. Muhalefet, sekülerler, insan hakları aktivistleri, demokratlar ve İslamcılar diye bir düzine yola ayrılmış. Sokaklarda öfkeli işsiz gençler de var, muhalefetin yıllarca hapishanede yatan yaşlı çehreleri ve yurt dışına sürgün yemişleri de" Batı müdahalesi isteyeni de var; herhangi bir dış müdahaleye karşı çıkanı da.
Doran ve Şeyh, Seale'in uyarısını önemsiz buluyor ve Suriye'nin lider-siz-liğine göz yumuyorlar. Bu da onların rejimin çabucak değişmesi yönünde yorumlar yapabilmelerine izin veriyor. Ve bu durumu hayatları kurtarmak ve "Birleşik Devletlere yakın yeni bir düzenin hızlıca yükselmesi"ne teminat oluşturmak için diyerek açıklıyorlar. ABD, uygun gruplardan, rejim düştüğünde çevreyi şekillendirmede yardımcı olacak ve iktidar boşluğu yaşanmamasını sağlayacak bir 'temas grubu' organize etmeli diyor ve ekliyorlar: "temas grubu, rejimin petrol ihracat gelirlerini de kesecek şekilde bir liderlik rolü üstlenmeli ve maddi alanda da diğer alanlarda da rejimi güçsüz düşürecek bütün uygun adımları atmalı." Ekonomik yaptırımlarda Andrew Tabler ve Usame Monajed'in çizdiği yol haritası izlenmeli.
Doran ve Şeyh, resmi temas grubu düşüncesine ve ABD'nin Suriye'nin ayrılıkçı muhaliflerinin arasından bir geçiş hükümeti kurması fikrine ilave yapıyorlar: "Suriye muhalefeti ile anlaşmak, ABD'nin çabalarını hem daha etkin hale getirecek hem de profesyonelleştirecek." Suriye ordusuna gelince; şöyle yazmışlar:
Amerika, Suriye güvenlik servislerinden ayrılıkları hem Esed'in istifasını hem de Suriye Silahlı Kuvvetlerinin gelecekte de ulusal bir kurum olarak devam etmesini gözetecek şekilde desteklemeli. Bunu da şu şekilde yapmalı; Washington tugaylıkların altındaki yetkilileri uyarmalı, yetkililer izlenmeli ve emri altındakilerin işlediği zalimliklerden sorumlu tutulmalı. (Bu bir blöf olmamalı.)
Washington bunu yapabilir mi? Üçüncü büyüyü yapmak için Afganistan ve Irak'taki ulus kurma çabalarından yeterli tecrübeyi edindi mi? Ya da ABD daha alçak gönüllü olup, "içsel süreçteki" muhalif liderliğe şekil verme sürecini "hiç kimse kontrol edemez" diye ısrar eden Wissam Tarif'in uyarılarına kulak mı vermeli?
Randa Slim, Suriye'nin zenginlerini Esed'i çöpe atmaya ve devrimi kucaklamaya ikna etmeyi hedefleyen bir yaptırım senaryosu sunuyor. Middle East Channel (Orta Doğu Kanalı)'da yayınlanan "Suriye'nin İşadamları Nerede?" başlıklı makalesinde Türkiye'nin buna öncülük etmesi gerektiğine vurgu yapıyor. ABD'nin temas grubu üzerinde hâkimiyet kurmasının çok yanlış olacağını söylüyor. Suriyelilerin gözleri önünde, Washington ile yakın temasta olması, Suriye muhalefetinin meşruiyetini ortadan kaldırır diyor. ABD ve Batı'nın genel olarak 'tutuşturucu etken' olduğu konusunda uyarıyor. Bu, mantıklı bir öneri"
Slim bir konuda çok açık: Suriye muhalefetindeki ayrılıklar rejim değişikliği arzularına son verir. Muhalefetin bir liderinin olmamasını, seçkin işadamlarının Esed'i çukura sallamasının önündeki en büyük engel olarak görüyor. Devrimin başarıya ulaşmasının anahtarı Dera ve Cisr eş-Şuğr'da olduğu gibi, Halep ve Şam'ın da ayaklanmalarını sağlamaktır.
Suriyeli işadamları muhafazakâr ve biraz da benciller. Solculara, düşünürlere, dinsel fanatiklere ya da bağnazlardan hiçbirine itibar etmedikleri gibi çiftçileri, aşiret üyelerini de hor görüyorlar. Doğrusu, Suriye'nin tüccarları ve sermaye sahipleri kendilerine çok, diğerlerine az önem veriyorlar. Onların gözünde, Suriye milletinin gerçek koruyucusu kendileri. 1940'larda onların bilgili ve dengeli tavırları sayesinde mezhep savaşlarından ve yabancıların tehditlerinden sıyrılarak Suriye bağımsızlığına kavuştu. Baasçıların ekonomiyi idare edememesinden sıkıldılar ve Müslüman Kardeşlerin 1980'lerdeki Cihatçı söylemlerine karşı çıktılar. Sünni elitlere göre, Esed'in yaptığı tek akıllılık, Nusayrilerin devletleşmesine karşı çıkması, yenilikçilerin komünizminin önünü kesmesi ve en önemlisi Suriye'nin sermaye sahiplerini ciddiye almasıydı.
Esed'in devrilmesine yardım etmeden önce daha güvenli bir alternatife ihtiyaçları var. Baas ayrıcalığı, yandaşlığı ve yolsuzluğu kokan her şeyi silmek isteyen lidersiz bir gençlik yığınına bırakın maddi yardımı- destek bile olmayacaklar. Sonuçta dost Suriye kapitalizminin CEO'ları Şam ve Halep zenginleri olmayacaksa kim olacak?
Yalnızca beş hafta önce, Halep Ticaret Odası başkanı, Faris el-Şihabi, muhalefetin sosyalist ve komünist söylemlerine karşı çıkıştı: "Toplumsal ve ekonomik söylemlere sahip solcular tarafından şekillenmiş bir muhalefet istemiyoruz. Özellikle ulusal sermayenin de içinde bulunduğu sivil toplum sektörleri uzlaşı için gereken adımları atmalıdır." dedi.
Suriye'nin sermaye sahipleri intihar etmeyi düşünmüyor. Kendi mülklerinin 50 yıl içinde iki kat fazla kamulaştırılmasından korkuyorlar. Üstelik birçok yorumcuya göre, 40 yılı aşkın bir süredir rejimle ayrılmaz bağları var.
Washington, Suriye'ye iktidar boşluğunu doldurması için izin verirken akıllı davranmalı. Suriye'den ortak bir lider çıktı mı; halkın güvenini kazanır ve rejim kendiliğinden devrilir. Bu acılı sürecin kısa devre yapma tehlikeleri de var. Doran ve Şeyh, Amerika'nın eski rejimin yıkılmasını ve yeni rejimin yapılması sürecinin hızlandırması gerektiğini, yani yeni Suriye'nin oluşumunda bir ulus inşa edilmesine rehberlik edebileceğini söylüyor. Bunun Suriyelilerin hayatını kurtaracağını düşünüyorlar, çünkü savaşı ortadan kaldıracak.
Fakat Suriye devrimine 'hızlı geçiş'e yardım ederken; Amerika bir Frankenştayn yaratabilir. Eğer muhalefetin kendi içinden organik bir şekilde lider çıkarmaya vakti olmazsa, Suriye hiç bir zaman birlik olmaz. ABD daha fazla yıkıma ve ölüme sebebiyet verir; daha aza değil. Gerçek manada başarılı olmak için; muhalefet, zekâsıyla ve aklıyla daha da önemlisi başarısıyla halkın güvenini kazanmış bir liderin altında bir araya gelmeli.
Suriye insan hakları liderlerinin saygı duyulan büyük adamı Heysem el-Melih'in Suriyelileri dış müdahaleye karşı uyarırken söylediği gibi; "Eğer devrimden sonra Suriye'nin bizim olmasını istiyorsak, mücadeleyi de kendimiz kazanmalıyız."
Joshua Landis, Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Müdürü ve Oklahoma Üniversitesi Doçenti. 'Syria Comment' bloğu yazarı
velfecr