Mehmet GÖKTAŞ
Tabut Gibi Hep Omuzlarda Gezmek
Kendinizi bir de bu açıdan değerlendirmeye çalışın. Her zaman başkalarına yük olan birisi misiniz, hep başkalarının omuzlarında dolaşan tabut gibi misiniz?
Belki böyle birisi olduğunuzu kolay kolay kabullenmeyebilirsiniz. O zaman başkalarını böyle bir gözden geçirelim ve sonra kendimizin böyle birisi olup olmadığımızı daha iyi anlarız. Çizmeye çalışacağım profile iyi dikkat ediniz:
Ne zaman karşılaşıp bir hal hatır sorsam hastalıklarından başlar anlatmaya, öyle ki son zamanlardaki bütün günleri doktorlarla, hastanelerle, ilaçlarla geçmiştir.
Bir kısmı da eşinin, çocuklarının veya anne – babasının hastalıklarından başka bir konuya geçme fırsatı bulamaz.
Ticari hayatının ne kadar olumsuz yönü varsa olduğu gibi aktaranları mı dersiniz, iş dünyasında birlikte çalıştıkları insanlardan gördüğü kötülükleri anlatmakla bitiremeyenleri mi dersiniz.
Bir kerecik olsun “Peki sen nasılsın, sen ne yapıyorsun?” diye sormaya fırsat bulamaz. Zaten sorsa bile dinlemez, ister ki hep kendisinin durumu konuşulsun. O anda bir yardım talep edip etmemesi de önemli değil, önemli olan her daim bir cenaze gibi, bir tabut gibi insanların omuzunda olmasıdır.
Gelelim bir başka insan profiline. Zannedersiniz ki dünyada kendisine ait yapılması gereken ne varsa yapıp bitirmiş ve artık kendisini başkalarına adamış.
Bu guruba giren ve yakinen tanıdığım öyle insanlar var ki, zannedersiniz sizin bütün yükünüzü üzerinizden almak üzere özel görevlendirilmiş. “Acaba sadece bana karşı mı böyle?” diye düşündüğüm oldu. Fakat öğrendim ki bütün çevresine karşı böyle. Biraz da elinden iş geliyor, otomobil arızalarından tutun, elektrik, su ve daha birçok konuda becerisi olduğu için yardımına koşmadığı bir insan yoktur. Nerede diye sorduğunuzda mutlaka bir Müslümanın işini görmekte olduğu haberini alırsınız.
Şimdi bu iki gurup insanı yan yana getirmeye çalışalım.
Kendisine fazla bir yararı dokunmayacağını bile bile durmadan başkalarını dertleriyle, problemleriyle meşgul etmek nasıl bir hastalıktır bilemem.
Mesele sadece fakirlik ve mağdurluk değil, çünkü benzer hastalıkları varlıklı kişilerde de görüyoruz.
Kendisini hep başkalarının dertleriyle dertlenmeye, yardımına koşmaya adayan kişiler de aynı şekilde zengin olduklarından yapmıyorlar bu işi. Veya kendi meselelerini tamamen hallettiği için de başkalarının imdadına koşmuyorlar.
Yaptıkları en önemli şey; kendi problemlerini asla dışarıya yansıtmıyorlar, insanların omuzlarında canlı cenaze olmuyorlar vesselam.
Bu da büyük bir erdem olsa gerek.