Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Tebbet yedâ

Allah’ın lâneti, gazabı onların ve onlara alkış dağıtan, onlarla birlik olanların üzerine olsun. 

Onlar kim derseniz, lânetlenmiş Şeytanlarla, onun ins ve cinden dostları üzerine.

Bunlar her yerde, her ülkede, her millet içinde; her gelir, eğitim, makam seviyesinde ve her cinsiyet içinde varlar.

 

Allah şerlerinden emin eylesin. Ama biz cahillik eder, zulme sapar, Allah’ın ipini bırakır ve haksızlıklar karşısında susanlardan olursak; içimizdeki bu beyinsizlerin işledikleri yüzünden biz de helak olacağız.

Onlar kendilerini “ıslah ediciler” olarak gösteriyorlar. İyi bilin ki, “onlar bozguncuların tâ kendileridir”. Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmezler. Onların bazılarının da kalpleri mühürlenmiştir. Onlara anlatsan da anlatmasan da bir şey değişmez.

Servet, makam ve güç sahibi Bel’am kılıklı birtakım zamane “Ebu Cehilleri”, “Ebu Lehebleri” “Medeniyet denilen maskara mahluk”un peşine takılmış gidiyorlar. Kendileri ile birlikte başkalarını da sürüklemek istiyorlar. Şeytanın dostları keler deliğinden girse peşinden gidecek olan tıynetteki; Allah’ı, resulünü ve kitabı bırakıp, Şeytanın varislerinin peşine takılanlar için söyleyecek tek söz var; o da ila cehennemüzzümera!

Şu siyaset erbabına bakıyorum, her yıl katıldıkları Davos’u ballandıra ballandıra anlatırlarken, neden ne iktidar ya da muhalefetten bir tek siyasetçi çıkıp, ya da bir stratejist, ya da bilim ve teknolojiden anlayan biri çıkıp, nedir şu “Great reset” diye sormuyor. Bari şu Dünya Ekonomi Forumunun sitesine bakın bir! “Yeni Normal”i sorgulamıyor, “Neuralink”den söz etmiyor. Nesnelerarası internetin, Siborg, Humanoidler dünyasının ne anlama geldiğini, bunun hayatımızdaki karşılığının ne olacağını sorgulamıyorlar. 5G ve Starlinki överek anlatıyorlar. Binmişler bir alamete, gidiyorlar kıyamete!

Bu kafaya “İstanbul Sözleşmesi”ni de anlatamamıştık, Lanzarotte’yi de anlatamadık, şimdi bakalım “Hayvan Hakları Yasası”nı anlatabilecek miyiz!? Sanmam!

Bakın DSÖ/WHO ya da FAO, FDA, IMF’den daha tehlikelidir. IMF para üzerinden sizinle ilgili olanın maliyetini etkiler, ötekiler, bedeniniz içinde olanla ilgileniyorlar.

 

Sahi siz Şeytanı nerede arıyorsunuz? Dünyamızı fesada veren Şeytan bazan içimize hulul eder, nefsimize taht kurar oturur! Siz Şeytanın solunuzdan geleninden daha çok sağınızdan gelenden korkun. Bizi Allah’la aldatmaya çalışan Şeytan’ın hilelerine karşı daha dikkatli olalım. Size sürekli dünya hayatının metaı, makamından söz edenlerden sakının.

Bilmiyorum bu insanlara CoVID yalanını, PCR yalanını nasıl anlatacağız?. Bu konudaki tehlike McKinsey tehlikesinden çok çok daha büyüktür.

Üzgünüm ama, maalesef, dürüst, bilgili ve cesur insan sayısı çok az. En çok da şu cemaat, vakıf, STK ve kanaat önderlerimizin haline bakıp üzülüyorum. Dillerini yutmuşlar sanki. Ne yapacaklarını bilmez haldeler. Hani haksızlıklar karşısında susanlardan olmayacaktık.

ABD’ye karşı İngiltere’yi yanımıza alacağız, İngiltere Çin’deki yatırımlarını Türkiye’ye, Türkiye üzerinden Afrika’ya kaydıracak, Çin’den Türkiye’ye kaynak aktaracağız derken yarın bu çatışmada arada kalabiliriz. Bugünü kurtaralım derken geleceği kaybedebiliriz. Ne İngiltere, ne de Çin ya da Rusya ya da ABD, çıkarları öyle gerektiğinde bizi feda etme konusunda bir an bile tereddüt etmezler. Ya da Avrupa ülkeleri.

Burada dengeler üzerinde ayakta kalma mücadelesi verirken zaman kaybediyoruz ve her geçen gün şartlar daha da ağırlaşıyor. Bunların kendi aralarındaki hesaplaşmaları, kendi liderlikleri, yöntem ve nihai düzenle ilgili. Hiçbiri doğrudan bizim ya da insanlığın lehine değil. Sorun kendi aralarındaki liderlik, iş yapma biçimleri ve sonunda kuracakları düzenle ilgili.

Bakara 44’de Allah mealen şöyle buyurdu: “(Ey bilginler!) Sizler Kitab’ı (Tevrat’ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” Başkalarına öğütlediğimiz şeyler konusunda bugün neden ve nasıl böyle eli böğründe kalaverdik!

Yüzümüzü Hakk’a dönmekten başka kurtuluş yok! Bunlardan yana olursak, bu suça yardım ve yataklık etmiş oluruz. Hiç ilişki kurmayacağız demek değil, ama sınır, çerçeve, şartlar çok önemli. Onları son ana kadar Hakk’a çağırmaya devam edelim, ama onları veli edinmeyelim. Onların yalanlarına inanmayalım. Onların peşinden gitmeyelim. “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı!” Bu kötü gidişata karşı “Hayır” diyecek, tek dünya “İslam dünyası”dır. İslam dünyasının, Müslüman halkların hali de ortada! 

 

Bunu derken de yeryüzünün bütün mazlumları, akıl ve vicdan sahibi insanları, başkalarının temel haklarına tehdit oluşturmayan herkesi yanımıza almamız lazım. Yanımıza almamız gerekenler,  Bill Gates, Elon Musk, Rothschild, Rockefeller, Biden ya da Trumpgiller değil. Kraliçe değil, kapitalist sermaye sahipleri ya da siyasi oligarklar değil. Bunlara yakınlaşırsak Allah’ın yardımı bize ulaşmaz. Onlara yakınlaşmamız, sadece güzel söz ve hikmetle Hakkı tebliğ etmek içindir. Yoksa asıl güç ve kuvvet sahibi kadir-i mutlak olan Allah’tır, Allah! Unutmayalım ki, lagalibe illallah!

Zalimlere yardım edecek olursak, korkarım ateş bize de dokunur. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden de yakın olan bir azaba uğrarız. Siyasileri, bürokrasiyi, ilim erbabını, sermaye sahiplerini, kanaat önderlerini, STK’ları ve Mediayı bir kez daha uyarayım dedim. Zira yarın çok geç olabilir. 

Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 650 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar