Tek Kişilik Hücresinde Allah'ı Zikrediyordu
Bangladeş'te yaşamını yitiren Cemaat-i İslami lideri Azam'ın oğlu Meymun Azam, "Tek kişilik hücresinde son aylarını Kur'an-ı Kerim okuyarak ve Allah'ı zikrederek geçirdi" dedi.
angladeş'te hayatını kaybeden Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam'ın oğlu Abdullah Meymun Azam, yargılandığı savaş suçlarından 90 yıla mahkum edilen babasının hapishanede geçirdiği 2,5 yıldan sonra vefat etmesi öncesindeki son aylarını AA muhabirine anlattı. Azam, dünyanın çeşitli bölgelerinde milyonlarca taraftarı olan babası Gulam Azam'ın bilinmeyen özelliklerini ilk defa basınla paylaştı.
Son aylarında babasının, hastalığından dolayı hapishanenin hastalara ayrılan bölümünde kaldığını ifade eden Azam, "Kardeşime ulaşan bilgiye göre sürekli rüzgar alan ufak bir pencerenin olduğu küçücük hücrede tecrit edilmiş vaziyetteydi ama hiçbir zaman şikayet etmedi" dedi.
Azam, "Aile ziyareti kapsamında annem, abim ve kızım babamı ziyarete gittiğinde 11 gardiyanın gözetiminde görüşmeye izin verdiler" diyerek babasına uygulanan baskıların ailesini de olumsuz etkilediğini ifade etti.
Babasının kötüleşen durumu hakkında Azam, şunları söyledi:
"Sağlık durumunun kötüye gitmesinden dolayı tuvalette birkaç defa bayıldığı bilgisi bize ulaştı. Hatta bir defasında bayıldığı yerden kalkarken lavabonun kırıldığını öğrendik. Allah’a çok şükür bir yeri kesilmemişti, sadece dizlerinden yaralanmıştı. Son zamanlarda çok hassa olmuştu ve özel bakıma ihtiyaç duyar hale gelmişti.
Son haftalarda o kadar güçsüzleşti ki iki haftada bir gerçekleşen aile görüşmelerinde konuşamıyor ancak fısıldayabiliyordu. Kendisine Kur'an-ı Kerim'den başka kitap vermiyorlardı. Son aylarını Kur'an-ı Kerim okuyarak ve Allah'ı zikrederek geçirdi ancak son haftalarında Kur'an bile okuyamaz hale gelmişti. Son haftalarda konuşamaz, okuyamaz ve dinleyemez durumdaydı."
Babasının ağırlaşan durumu nedeniyle defalarca bakıcı görevlendirilmesi için hapishane yönetimine talepte bulunduklarını belirten Azam, ancak ihtiyaçlarını gideremeyecek duruma geldiğinde babasına gardiyan tahsis edildiğini anlattı.
"Benim ve diğer dört kardeşim için güvenli olmayan ülkemize giremediğimiz için babamızı ziyaret edemedik" diyen Azam, babalarının ihtiyaçlarını karşılayan kardeşlerinin ise Bangladeş'i terk etmesinin yasak olduğunu söyledi.
Azam, "O kardeşim babamın ihtiyaçlarını karşılıyor ve annemi babamla görüşmeye götürüyordu. Bizim siyasetle ilgimiz yok ve hepimiz yükseköğrenim gören profesyonel meslek sahibi kimselerken ülkemizde bize neler olabileceğine dair hiçbir fikrimiz yok. Avukatımız ve arkadaşlarımız da bunu sıkça bize hatırlatıyor ve ülkemize dönmememizi istiyorlar" diye konuştu.
Babasının önemli bir siyasi mahkum olmasına rağmen hapishanede kötü koşullarda kaldığını kaydeden Azam, sağlık nedenleriyle babasına bakıcı sağlanmasını kabul etmeyen hastane yönetiminin, diğer cemaat liderlerinin bu gibi taleplerini karşıladığını, babasının özellikle tüm haklardan mahrum bırakıldığını ifade etti.
Babasının, işlediği iddia edilen suçlardan Yüksek Mahkeme tarafından masum bulunduğuna işaret eden Azam, bu suçların işlendiği tarihte Cemaat-i İslami partisinin henüz yeni kurulduğunu ve söz konusu suçlara karışan güvenlik güçleri ile askerler üzerinde babasının hiçbir otoritesinin olmadığını söyledi. Azam, babasının suçsuz yere 90 yıla mahkum edildiğini savundu.
"Babamı tanıyan hiçbir kimse bu suçlamaların en basitine bile inanmaz" diyen Azam, babasının cenazesine yüz binlerce Bangladeşlinin katıldığını, Gulam Azam’ın ilk siyasi konuşmasını yaptığı Chittagong kentinde sokağa çıkılamayacak ölçüde kalabalıkların cenazeye katıldığına dikkati çekti.
Azam, “Bu suçların en ufağını bile işlemiş olsaydı Allah milyonlarca insanın kalbinde ona yer vermezdi” diyerek dünya çapında çok sayıda Müslüman'ın babasına sevgi beslediğini ve onunla tanışan herkesin samimiyetine inandığını anlattı.
Babası hakkında çok ağır eleştirilerde bulunan kişilerin bile onu tanıdıktan sonra tutumlarını değiştirdiğini belirten Azam, onun ilminde, kişiliğinde ve davranışlarında hiçbir farklılığın bulunmadığını söyledi.
Gulam Azam'ın son derece titiz ve tertipli bir Müslüman olduğunun altını çizen Azam, "Kişisel bakımına çok özen gösteren babam aynı zamanda vakit yönetiminde de çok dakikti. Babamı altı yıl önce umre yapması için Mekke'ye davet etmiştim. Her gün ikindi, akşam ve yatsı namazlarına benim yardımım ve bastonundan aldığı destekle gidebilen babam ihtiyaçlarını 20 dakikada gidermesine rağmen her defasında tam zamanında namaza yetişiyordu ve o zaman 86 yaşında olan babam benimle kaldığı iki ay süresinde 180 vakit namazın hiçbirine geç kalmadı. O, Müslümanlar arasında istisnaydı" dedi.
Babasıyla her şeyi tartışabildiğini söyleyen Azam, babasının kendisinin sözünü kesmeden sabırla dinlediğine ve çok anlayışlı olduğuna işaret etti.
Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam’ı milyonların takip ettiğini vurgulayan Azam, babasını hiç tanımayanların ona karşı nefret duyduklarını ve asılsız suçlamalar yönelttiklerini belirtti. Onun milyonların kalbine hitap edebildiğini kaydeden Azam, bunu yapamayan siyasetçi ve yönetimlerin siyasi hırslar uğruna bu tür suçlamalar yönelttiklerini belirterek “Bu davranış kıskançlık, husumet ve şeytani bir tutumdan başka bir şey değildir” diye konuştu.
Babasının ölümünden bir hafta önce yoğun bakıma alındığını anımsatan Azam, babasının akciğer enfeksiyonu, prostat, düşük tansiyon ile yaşından kaynaklanan çok sayıda sağlık sorunuyla mücadele ettiğini, son anlarında yoğun bakım ünitesine alındığını ancak bunun onu hayatta tutmaya yetmediğini ifade etti.
Azam, babasının ölümünden sonra otopsi yapılmasını istemediklerini, oradaki kardeşlerinin izni olmaksızın otopsi yapıldığını söyledi. 2,5 yıl kaldığı hapishanede öldükten sonra bile babasının siyaset malzemesi yapıldığını dile getiren Azam, babasının ölümünün, parti tabanında infial uyandırmaması için saklandığını, basın kuruluşları tarafından örtbas edildiğini belirtti.
AA