"Tekke-Zâviyeler Kanunu Kaldırılmalı "

"Tekke-Zâviyeler Kanunu Kaldırılmalı "

Tarikat ve cemaatlerin hedef alındığını belirten sosyolog-yazar Müfid Yüksel, Tekke ve Zâviyeler Kanunu Kaldırılmalı dedi.

Araştırmacı-Yazar Müfid Yüksel sosyal medya hesabı aracılığıyla çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tarikat ve cemaatlerin hedef alındığını iafde eden Yüksel, Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nun kaldırılması gerektiğini de dile getirdi.

Dini-sembol şahsiyetlerin ve yollarının itibarsızlaştırılıp tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Yüksel, "bir kısım istismarcılar ve çok kötü örnekler gerekçe gösterilerek bu ülkenin/coğrafyanın asırlara varan dini geleneği, ilim/ irfan geleneği karalanamaz" dedi.

"DERİN DEVLET TASFİYEYE KARARLI GÖRÜNÜYOR"

“Türkiye’de derin devlet tüm tarikat grupları ve dini cemaatleri tasfiye etmeye, kökünü kazımaya kararlı görünüyor” ifadelerini kullanan Yüksel, bu durumun kabul edilemeyeceğini söyledi.

 

 

 

“TEKKE-ZÂVİYELER KANUNU KALDIRILMALI”

İmam-ı Gazzali, Abdülkâdir Geylânî, Şah-ı Nakşibend, Mevlâna Abdurrahman Câmi, İmam-ı Rabbani, Mevlâna Hâlid, Seyyid Taha, Sibgatullah El-Arvasi, Ziyaeddin Gümüşhanevi, Bediüzzaman, Abdülhakim El-Arvâsî gibi Sembol-Dini şahsiyetlerin devlet eliyle tasfiyesine asla göz yumulamayacağını kaydeden Yüksel, 677 Sayılı Tekke-Zâviyeler Kanunu’nun da kaldırılması gerektiğini belirtti.

Müfid Yüksel, Tekke ve Dergahların yeniden açılması gerektiğini aktarırken Tekkeleri-Dergahları ve Tarikatları denetlemeye matuf, Osmanlı'daki Meclis-i Meşâyihe benzer, denetim mekanizmasının da kurulması gerektiğini ifade etti.

“DİNİ-SEMBOL ŞAHSİYETLERİN TASFİYESİ KABUL EDİLEMEZ”

Müfid Yüksel sosyal medya hesabı aracılığıyla yapmış olduğu paylaşımda “Dini-Sembol şahsiyetlerin ve yollarının itibarsızlaştırılıp tasfiye edilmesi kabul edilemez. Söylediğim bu. Yapılan da bu.” ifadelerini de kullandı.

“BİR KISIM İSTİSMARCILAR GÖSTERİLEREK…”

Yüksel, çok kötü örnekler gerekçe gösterilerek bu ülkenin/coğrafyanın asırlara varan dini geleneği, ilim/ irfan geleneğinin karalanamayacağını belirterek şunları ifade etti:

“Tarihte ve günümüzdeki bir kısım istismarlar, suiistimaller ve çok kötü örnekler bu coğrafya insanının mayasını oluşturan Tasavvuf/İrfan geleneğinin toptancı bir yaklaşımla karalanmasını, tasfiyesini meşrulaştırmaz.” ifadelerini de kullandı.

YAZAR MÜFİD YÜKSEL’İN SÖZ KONUSU PAYLAŞIMLARI ŞU ŞEKİLDE:

Türkiye’de derin devlet tüm tarikat grupları ve dini cemaatleri tasfiye etmeye, kökünü kazımaya kararlı görünüyor. Özellikle, Mevlâna Hâlid ve Bediüzzaman, Nakiibendilik- Hâlidîlik ve Risâle-i Nur câmiasını tümüyle tasfiye edecekler. Bu asla kabul edilemez. Buna boyun eğilemez.
İmam-ı Gazzali, Abdülkâdir Geylânî, Şah-ı Nakşibend, Mevlâna Abdurrahman Câmi, İmam-ı Rabbani, Mevlâna Hâlid, Seyyid Taha, Sibgatullah El-Arvasi, Ziyaeddin Gümüşhanevi, Bediüzzaman, Abdülhakim El-Arvâsî gibi Sembol-Dini şahsiyetlerin Devlet eliyle tasfiyesine asla göz yumulmaz.
677 Sayılı Tekke-Zâviyeler Kanunu Kaldırılmalı. Tekke-Dergâhlar açılmalı. Tekkeleri-Dergahları ve Tarikatları denetlemeye matuf, Osmanlı'daki Meclis-i Meşâyihe benzer, denetim mekanizması/kurumu kurulmalı. Mevlevihâneler ve Bektaşi dergahları da dahil, sahiplerine iade edilmeli.
Tarikatlar ve Cemaatler denetlenmeli ve şeffaflaşmalı. Bu konuda ihtilaf yok. Ancak onların, dahası dindar halkın dayandığı değer ifade eden tarihimizdeki Dini-Sembol şahsiyetlerin ve yollarının itibarsızlaştırılıp tasfiye edilmesi kabul edilemez. Söylediğim bu. Yapılan da bu.
Bir kısım istismarcılar ve çok kötü örnekler gerekçe gösterilerek bu ülkenin/coğrafyanın asırlara varan Dini geleneği, ilim/ irfan geleneği karalanamaz
Tarihte ve günümüzdeki bir kısım istismarlar, suiistimaller ve çok kötü örnekler bu coğrafya insanının mayasını oluşturan Tasavvuf/İrfan geleneğinin toptancı bir yaklaşımla karalanmasını, tasfiyesini meşrulaştırmaz.
Tarikatlar ve Cemaatler kesinlikle denetlenmeli ve şeffaflaşmalı.Bu konuda ihtilaf yok. Kötü örneklerin çoğalmasının, istismar ve suiistimallerin artışının ana nedenlerinden biri amansız yasaklar sonucu yer altına itilerek denetimsiz hale gelmeleridir zaten.
Ancak halkın dayandığı, ülkenin mayasını oluşturan, değer ifade eden tarihimizdeki Dini-Sembol şahsiyetlerin, yollarının, Tasavvuf yolunun itibarsızlaştırılıp tasfiye edilmesi kabul edilemez. Söylediğim bu.