Teziç'le Kayıp 4 Yıl
Genç Bakış Programı sunucusu Abbas Güçlü'nün yazısı...
'YÖK'te Teziç'le kaybedilen 4 yıl'
Başlıkta yer alan bu sözleri dün bir YÖK üyesi söyledi. Hem de hükümet ya da Çankaya kontenjanından değil, Üniversitelerarası Kurul kontenjandan YÖK üyeliğine atanan bir isim. Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş.
Peki sadece o mu bu görüşte? Hayır. Bu görüşe katılanların sayısı o kadar çok ki, sıralamaya kalksak, değil bu köşe, gazetenin tümü yetmez. Aksini düşünenler yok mu? Elbette var. Ama kaç kişi?
Kocaeli Üniversitesi'nde önceki gece Genç Bakış'ta, YÖK'ü ve üniversiteleri konuştuk. Konuklarımız, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Mustafa Akaydın, YÖK Üyesi Engin Ataç ve YÖK mağduru İÜ eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu'ydu. Bir ara YÖK Başkan Vekili İsa Eşme de telefonla yayına bağlandı.
Öncesiyle, sonrasıyla enteresan bir programdı.
Eriş, telefonların kilitlenmesi nedeniyle, yayına bağlanamayınca, YÖK Başkan Vekili'nin sözlerine ancak dün sabah cevap verebildi.
Eşme, Alemdaroğlu'na yanıt vermek için bağlandı. Ama söylediği her söz, anında yalanlandı. Alemdaroğlu, canlı yayında, Eşme'nin söylediklerinin doğru olmadığını söyledi.
Eriş ve eski YÖK Başkanı Gürüz de dün yalanladı. Eşme, Yürütme Kurulu'nda tam gün çalışacak üye sıkıntısı olduğu için genel kurulun yürütme kurulu gibi çalıştığını ve daha verimli olduğunu söylemişti. Eriş'in söylemleri ise tam tersi. Kendisinin ve bazı üyelerin yürütme kurulunda tam gün çalışmaya aday olduklarını ama Teziç'in bunu hiç gündeme bile getirmediğini, genel kurul çalışmalarının da söylenenin tam aksine verimlilikten çok uzak olduğunu belirtti. "Teziç 4 yılı boşa harcadı. 3.5 kişiyle çalıştı" dedi.
Gürüz'ün itirazı ise Eşme'nin "Teknik eğitim fakülteleri İngiltere'deki politeknikler haline getirilecek" sözlerine oldu. "Eşme'nin dünyadan haberi yok. Politeknikler kaldırılalı çok oldu. Olmayan kurumları kendilerine örnek alıyorlar" şeklinde konuştu.
En enteresan tespit ise ÜAK Başkanı Akaydın'dan geldi. Teziç'in, Necmi Yüzbaşıoğlu'nu ÜAK kontenjanından yeniden YÖK üyesi seçtirmek için yoğun kulis ve baskı içerisinde olduğuna dikkat çeken Akaydın, "Üniversitelerarası Kurul'un üzerinde artık kimsenin gölgesi olmayacak. Kararlar, üyelerin kendi iradeleri ve nitelikli oy çokluğuyla alınacak" değerlendirmesini yaptı. Bu arada Teziç'in dün yaptığı basına veda toplantısı da farklı şekillerde değerlendirildi. Görünen o ki Teziç koltuğuna veda etse de daha uzun süre eleştiri oklarının hedefi haline gelmeye devam edecek.
YÖK siyasallaşmasın
Genç Bakış'ta konuk ve öğrencilerin ortak temennisi YÖK'ün ve üniversitelerin, siyasallaştırılmaması oldu. Teziç'in yerine atanacak yeni başkanın, iktidara yakın olmasının ötesinde, akademik birikim ve yönetim donanımına da sahip olması gerektiğine dikkat çekilen programda öne çıkan satırbaşları şöyleydi:
Kemal Alemdaroğlu: YÖK'ün varlığına inanan biriyim. Hiçbir soruşturma görmeden görevden alındım. Dilerim YÖK'ün başına öç alma, kin ve nefret duygularından uzak demokratik, Atatürkçü ve adaletli biri gelir. YÖK siyasallaşırsa birçok sorun içinden çıkılmaz hale gelir.
Mustafa Akaydın: YÖK gibi bir yapıya ihtiyaç var. YÖK'ün evrensel düşünmesi, adaletli ve doğru bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Öğrenciler tarikat yurtlarına mecbur bırakılmamalı. En önemli sorun yükseköğretime ayrılan kaynaktır.
Ulusal sorumluluk almak üniversitelerin önemli görevlerindendir. Eğitimde fırsat eşitsizliği var. Siyasetin görevi, üniversiteleri yönetmek değil, yasa yapmaktır.
Engin Ataç: Geçmişten ders alıp eleştirilere bakıp ona göre hareket etmeliyiz. Kanunlar da önemli ama daha önemli olan uygulayıcılardır. Katsayı eşitsizliği çözüme ulaşacaktır. Ama önce ortaöğretime çekidüzen vermek gerekir. Türban konusunda YÖK hiçbir şekilde karar verici değildir, YÖK yasaları ve mahkeme kararlarını uygular.
Özetin özeti: YÖK'ün son 4 yılı ve Teziç, derin bir hayal kırıklığı mı, yoksa yükseköğretimde bir reform dönemi mi? Bunu her yönüyle tartışmaya devam edeceğiz. Belki geleceği inşa edenler bundan bir ders çıkarır...
Abbas Güçlü - Milliyet
Başlıkta yer alan bu sözleri dün bir YÖK üyesi söyledi. Hem de hükümet ya da Çankaya kontenjanından değil, Üniversitelerarası Kurul kontenjandan YÖK üyeliğine atanan bir isim. Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş.
Peki sadece o mu bu görüşte? Hayır. Bu görüşe katılanların sayısı o kadar çok ki, sıralamaya kalksak, değil bu köşe, gazetenin tümü yetmez. Aksini düşünenler yok mu? Elbette var. Ama kaç kişi?
Kocaeli Üniversitesi'nde önceki gece Genç Bakış'ta, YÖK'ü ve üniversiteleri konuştuk. Konuklarımız, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Mustafa Akaydın, YÖK Üyesi Engin Ataç ve YÖK mağduru İÜ eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu'ydu. Bir ara YÖK Başkan Vekili İsa Eşme de telefonla yayına bağlandı.
Öncesiyle, sonrasıyla enteresan bir programdı.
Eriş, telefonların kilitlenmesi nedeniyle, yayına bağlanamayınca, YÖK Başkan Vekili'nin sözlerine ancak dün sabah cevap verebildi.
Eşme, Alemdaroğlu'na yanıt vermek için bağlandı. Ama söylediği her söz, anında yalanlandı. Alemdaroğlu, canlı yayında, Eşme'nin söylediklerinin doğru olmadığını söyledi.
Eriş ve eski YÖK Başkanı Gürüz de dün yalanladı. Eşme, Yürütme Kurulu'nda tam gün çalışacak üye sıkıntısı olduğu için genel kurulun yürütme kurulu gibi çalıştığını ve daha verimli olduğunu söylemişti. Eriş'in söylemleri ise tam tersi. Kendisinin ve bazı üyelerin yürütme kurulunda tam gün çalışmaya aday olduklarını ama Teziç'in bunu hiç gündeme bile getirmediğini, genel kurul çalışmalarının da söylenenin tam aksine verimlilikten çok uzak olduğunu belirtti. "Teziç 4 yılı boşa harcadı. 3.5 kişiyle çalıştı" dedi.
Gürüz'ün itirazı ise Eşme'nin "Teknik eğitim fakülteleri İngiltere'deki politeknikler haline getirilecek" sözlerine oldu. "Eşme'nin dünyadan haberi yok. Politeknikler kaldırılalı çok oldu. Olmayan kurumları kendilerine örnek alıyorlar" şeklinde konuştu.
En enteresan tespit ise ÜAK Başkanı Akaydın'dan geldi. Teziç'in, Necmi Yüzbaşıoğlu'nu ÜAK kontenjanından yeniden YÖK üyesi seçtirmek için yoğun kulis ve baskı içerisinde olduğuna dikkat çeken Akaydın, "Üniversitelerarası Kurul'un üzerinde artık kimsenin gölgesi olmayacak. Kararlar, üyelerin kendi iradeleri ve nitelikli oy çokluğuyla alınacak" değerlendirmesini yaptı. Bu arada Teziç'in dün yaptığı basına veda toplantısı da farklı şekillerde değerlendirildi. Görünen o ki Teziç koltuğuna veda etse de daha uzun süre eleştiri oklarının hedefi haline gelmeye devam edecek.
YÖK siyasallaşmasın
Genç Bakış'ta konuk ve öğrencilerin ortak temennisi YÖK'ün ve üniversitelerin, siyasallaştırılmaması oldu. Teziç'in yerine atanacak yeni başkanın, iktidara yakın olmasının ötesinde, akademik birikim ve yönetim donanımına da sahip olması gerektiğine dikkat çekilen programda öne çıkan satırbaşları şöyleydi:
Kemal Alemdaroğlu: YÖK'ün varlığına inanan biriyim. Hiçbir soruşturma görmeden görevden alındım. Dilerim YÖK'ün başına öç alma, kin ve nefret duygularından uzak demokratik, Atatürkçü ve adaletli biri gelir. YÖK siyasallaşırsa birçok sorun içinden çıkılmaz hale gelir.
Mustafa Akaydın: YÖK gibi bir yapıya ihtiyaç var. YÖK'ün evrensel düşünmesi, adaletli ve doğru bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Öğrenciler tarikat yurtlarına mecbur bırakılmamalı. En önemli sorun yükseköğretime ayrılan kaynaktır.
Ulusal sorumluluk almak üniversitelerin önemli görevlerindendir. Eğitimde fırsat eşitsizliği var. Siyasetin görevi, üniversiteleri yönetmek değil, yasa yapmaktır.
Engin Ataç: Geçmişten ders alıp eleştirilere bakıp ona göre hareket etmeliyiz. Kanunlar da önemli ama daha önemli olan uygulayıcılardır. Katsayı eşitsizliği çözüme ulaşacaktır. Ama önce ortaöğretime çekidüzen vermek gerekir. Türban konusunda YÖK hiçbir şekilde karar verici değildir, YÖK yasaları ve mahkeme kararlarını uygular.
Özetin özeti: YÖK'ün son 4 yılı ve Teziç, derin bir hayal kırıklığı mı, yoksa yükseköğretimde bir reform dönemi mi? Bunu her yönüyle tartışmaya devam edeceğiz. Belki geleceği inşa edenler bundan bir ders çıkarır...
Abbas Güçlü - Milliyet