Tıbbi malzeme verselerdi 9 kişi ölmezdi
Güney Kore asıllı film yapımcısı ve ABD ile Brezilya vatandaşı insan hakları savunucusu Iara Lee, Mavi Marmara'da yaşananları, BM Gazeteciler Derneği toplantısında çektiği filmle dünyaya gösterdi.
Güney Kore asıllı film yapımcısı ve ABD ile Brezilya vatandaşı insan hakları savunucusu Iara Lee, Mavi Marmara'da yaşananları, BM Gazeteciler Derneği toplantısında çektiği filmle dünyaya gösterdi. Gözyaşları içinde konuşmaya çalışan Lee, "Eğer İsrail askerleri, saldırı sonrası bize tıbbi malzeme ve yardım verseydi, ölen 9 kişi bugün hayattaydı" dedi
Güney Kore asıllı film yapımcısı ve insan hakları savunucusu Iara Lee, Mavi Marmara'da 9 kişinin, İsrail askerleri tarafından saatlerce tıbbi malzeme ve yardım verilmemesi yüzünden kan kaybından yaşamlarını yitirdiklerini söyledi.
Mavi Marmara'da bulunan Iara Lee, BM Gazeteciler Derneği'nin (UNCA) düzenlediği bir toplantıda, İsrail saldırısından önce ve sonra yaşananları gösteren yaklaşık bir saatlik kendi çektiği filmi ilk kez kamuoyuna izlettirdi. Toplantıya, Yahudi asıllı Amerikalı siyaset bilimcisi Norman Finkelstein da izleyici olarak katıldı. Kore asıllı, Brezilya ve ABD çifte vatandaşı Iara Lee, Gazze'ye birkaç ay önce gidip gördüğü yıkımdan etkilenerek gemiye yolcu olarak katılmaya karar verdiğini anlattı.
BİR DE BİZDEN İZLEYİN
"Bizi yolumuzdan alıkoymak için uğraşacaklarını biliyorduk; ama saldırıya uğramayı hiç beklemedik" diyen Lee, kendisiyle birlikte ekibinin gemiye biner binmez kameralarını açtıklarını söyledi. İsraillilerin gemiye girince tüm elektronik cihaza el koyduğunu belirten Lee, şöyle konuştu: "Olayları filme çektik. Tüm ekipmanımıza İsrail güçleri tarafından el de konsa, bu filmi iç çamaşırımda saklamayı başardım. Eldeki tek yüksek çözünülürlüklü film. Bu montajlanmamış filmi izlediğinizde gemide neler olduğunu anlayacaksınız."
BUGÜN HAYATTAYDILAR
İsrail hükümetinin, geçen hafta boyunca sürekli gemideki yolcuların İsrail'e tuzak kurduğu, İsrail askerlerini linç etmeye çalıştığını iddia ettiğini ifade eden Lee, "İsrail sürekli bizim terör örgütlerine bağlı, Yahudi düşmanı, Müslüman fanatikler olduğumuzu söyledi. Halbuk yolcular pek çok ülkeden, dini ve etnik kökenlerdendi" dedi. Yaralı İsrail askerlerine yardım elini uzattıklarını, gemideki doktorların onlara müdahele ettiğini belirten Iara Lee, "Oysa İsrailliler bizim yaralılarımız için gerekli tıbbi malzemeyi vermedi, verseler ve bize yardım etselerdi, bugün ölen 9 kişi sağ kalabilirdi" diye konuştu. Lee, İsrail'in kendi kendisini soruşturması için ise "gülünç" ifadesini kullandı.
Videodaki filmde saklı gerçek
Lee'ye göre, İsrail saldırısı toplam 1.5 saat sürdü. Gösterimi yaklaşık bir saat süren video filmini BM'de gazeteciler büyük dikkatle izledi. Türkçe konuşmaların yanı sıra Arapça, İngilizce ve başka dillerde konuşmaların da duyulduğu filmde, gazetecilerin yaptıkları mülakatlar ve adım adım yaklaşan İsrail saldırısından dehşet kareler yer aldı. Filmde, saldırı, sabah ezanının ardından yolcuların bir kısmı namaz kılarken başlıyor. Hücumbotlarla Mavi Marmara'nın yanına gelen askerler ses ve gaz bombaları atıyor. Ardından geminin üzerine gelen helikopterden komandoları inerken, hemen arkasından silah sesleri yükseliyor.
Türkiye'nin gücünü kesmek istedi
Norman Finkelstein sorular üzerine şunları söyledi: "Eğer saldırı, Amerikan gemisine olsaydı ya da İranlılar, Amerikan gemisine bu şekilde saldırsaydı ne olurdu? Tabii dünya süper devlet olmayan diğer devletlerin bu tür tepkilerine alışık değil. İsrail Türklerin İran meselesiyle ilgilenmesinden rahatsız oldu. Türkiye'nin gücünü kesmek istedi, saldırının amacı da buydu. Uluslararası sularda ; çünkü dünyaya ulusal çıkarları sözkonusu olduğunda uluslararası hukuğun onlar için sıfır anlam taşıdığını göstermek istediler."
Yaşaması gerekenlerin listesiydi
Video filmde yer alan ilginç noktalardan biri de İsrailli askerlerin ellerinden düştüğü söylenen, resim ve altlarında isimlerin yer aldığı bir listenin, Amerikalı yolculardan biri tarafından gösterilmesi oldu. Sorular üzerine Iara Lee, kendisinin de gördüğü listede yer alan isimlerin, Avrupalı parlamenterler ve başpiskopos gibi yüksek düzeyli kişilere ait olduğunu, kendi fikrine göre bu listenin "öldürülmemesi gereken kişilerin listesi" olduğunu söyledi.