TOPLUMSAL CİNNET"E DUR DİYELİM

TOPLUMSAL CİNNET"E DUR DİYELİM

“3. SAYFA HABERLERİ CİNAYETLERE, KATLİAMLARA MODEL TEŞKİL EDİYOR, MUTLAKA SINIRLANDIRILMALIDIR”

"ÇOCUKLARIMIZA, GENÇLERİMİZE SAĞLIKLI BİR EĞİTİM MODELİ İLE BERABER DİNİ İNANÇLARINI DOĞRU ÖĞRENEBİLECEKLERİ İMKANLAR DA SAĞLANMALIDIR"

Bem-Bir-Sen, Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Basın Konseyi, RTÜK, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Radyo ve Televizyon Muhabirleri Derneği ve İnternet Yayıncıları Derneği'ne başvurarak, intihar, cinayet, katliam, tecavüz vs haberlerin basın yayın organlarında tüm detayları ile verilmesine "özendirici etkisi" nedeniyle sınır getirilmesini istedi. 

Yapılan yazılı başvurularda ayrıca, eğitim, kültür ve sosyal içerikli projelerle çocukların ve gençlerin bilinçli bireyler haline dönüştürülmesi, özellikle sağlam bir dini eğitim verilmesi konusunda hassas davranılması istendi.

Bir süreden beri katliamlar, seri cinayetler, aile içi sapık ilişkiler, tecavüzler, sapık tarikatlara bağlı cinayetler vb olaylarla sarsılan ülkede toplumsal bir cinnet yaşandığına dikkat çeken Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (Bem-Bir-Sen) diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini de almak üzere bir kampanya başlattı.

Bu tür haberlerin radyo-televizyon, yazılı basın ve internet medyasında sıkça verilmesi ve bütün detaylarının anlatılmasının "özendirici etkisi ve yöntem tarif etmesi" açısından doğru olmadığına işaret eden Sendika, bu amaçla başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı Metin Özkan, RTÜK Başkanı Zahid Akman, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay ve İnternet Yayıncıları Derneği Başkanı Tayfun Sırman'a bir mektup gönderdi.

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay imzası ile gönderilen mektupta, son günlerde toplumsal olaylarda ciddi oranda artışlar meydana geldiğine işaret edilerek, bu tür olayların gerek meydana gelişi sırasında, gerek sonrasında, gerekse olayların yargıya intikali sürecinde yazılı-görsel-işitsel ve internet basınında olayların tüm detaylarının açık açık anlatıldığı veya gösterildiğine dikkat çekildi.

Mektupta, "Hangi basın organı olursa olsun bu tür katliam, cinayet, tecavüz vb. olaylarla ilgili olarak verilen ve adına 3. sayfa haberi dediğimiz haberler, topluma örnek olmakta, bundan küçük yaş grupları ve psikolojik rahatsızlıkları bulunan kişiler etkilenmektedir.Her bir katliamın, her bir canice işlenmiş cinayete isim takmalar (keşikbaş cinayeti, SBS katliamı vb) ve olayları bu isimlerle tanımlandırmalar, hem olayların taraflarını menfi yönde etkilemekte, hem de zihinlerde derin izler bırakmaktadır. Basın-yayın organlarında yer alan bu tür olaylara ilişkin haberlerde neredeyse yol haritaları çıkarmakta, yöntem tarif edilmekte, hangi aletle suç işlenirse ne kadar ceza alınacağı, ya da yaşı küçük olanların işlediği cinayetlerden ceza almayacakları (Adana'daki olayda olduğu gibi) gibi özendirici unsurlarla bu haberler süslenmektedir.
Türk toplumunun adet, örf, geleneklerine aykırı yaşam biçimleri, aykırı inanç biçimleri, Yüce Dinimiz İslam'a aykırı yöntem ve metodların detaylandırıldığı, özendirildiği, tarif edildiği bu tür haberlerden, yorumlardan ve yargıya intikal etmiş haberlerin bütün yasaklar hiçe sayılarak verilmesinden kaynaklanan bu toplumsal cinnet halinden, duyarlı bir sivil toplum örgütü olarak duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek istiyoruz.

Geleceğimizi, ülkemizi, devletimizi emanet edeceğimiz gençlerimize çocuklarımıza böyle bir miras bırakmak, bu kültürsüzlüğün önüne geçememek, yozlaşmanın yaygınlaşmasına ses çıkarmamak, aile mefhumunun ortadan kalmasına seyirci kalmak, inançsızlığı aşılamak, din dışı sapık akımlara toplumumuzu muhatap kılmak ya da bundan dolayı tedbir almamak, ağır sorumluluk gerektirmektedir..

Toplumu derinden sarsan, aileleri korkuya sevkeden, kızın babaya, annenin evlada itimadını ortadan kaldıran, toplumun tamamını sapık, cani, katil gösteren, ülkemizde ve dünyada salgın şekilde bulunan bazı sağlık olaylarını (kene, domuz gribi, kuş gribi vb) yetkili ağızların haricinde topluma korku salma aracı olarak kullanan medya organlarının sınırlandırılması gerekmektedir. Bunlara ilişkin olarak alınacak kalıcı ve katı tedbirler, akabinde sıkı eğitim, kültür ve inanç politikaları ile desteklenmelidir.

Çeşitli şekillerde topluma kazandırılan inançsız bireyler, değişik akımların etkisinde kalarak bu tür olayların kahramanı haline gelmektedir. Bu olayların faillerinin pek çoğunun yakalandıktan sonra söylemiş oldukları "herkes benden bahsedecek demiştim" şeklindeki sözler ise yine bir başka toplumsal yaraya parmak basmakta, çocuklarımızla, gençlerimizle olan diyaloglarda gerek aileler adına, gerek eğitimciler ve gerekse din adamları adına eksik iletişime işaret etmektedir.

Buradan hareketle sendika olarak öncelikli talebimiz, bu tür toplumsal vakaların, cinnet, cinayet, intihar, tecavüz, katliam türü haberlerin verilişinde medyaya sınırlama getirilmesi, özendirici, detaylandırıcı haberlerin yayınlanmasının önüne geçilmesidir. Bu durum yukarıda da ifade ettiğimiz gibi eğitim, kültür, örf, adet,gelenek ve kutsal değerlerle bütünleştirilmeli, çocuklarımız, gençlerimiz bu esaretten kurtarılmalıdır.Arzu ettiğimiz asla bir sansür sistemi değildir. Biz sendika olarak bu kampanyayı başlatıyoruz ve diğer sivil toplum kuruluşlarımızın da bu kampanyaya destek vereceklerini arzu ediyoruz" denildi.


Etiketler: Bem-Bir-Sen cinnet toplum örf adet gelenek