"Troller, Tetikçiler, Provokatörler"
Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit
Hani, “El Emin” olacaktık! Hani Taif’e giden Peygamber gibi olacaktık! Onlar ayağımıza taş atacaklar, yolumuza diken dökecekler, arkamızdan küfredecekler. Biz ise, “Ya Rab onlar cahildirler bilmiyorlar” diye tebliğe devam edecektik! Hani bir kavme ya da topluluğa olan öfkemiz hatta düşmanlığımız, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek.. Hani haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı olacaktık. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa. İşi ehline verecektik sözü dinleyip doğrusuna tabi olacak, yanlışına karşı çıkacaktık. Ne oldu bize! Nasıl bir anda onlara benzeyiverdik! Fe eyne tezhebu!
Dedikodu, gıybet, iftira yapmaktan Allah’a sığınacaktık. Adil şahidler olacaktık. Bilmediğimiz şeyin peşine düşmeyecektik. Başkaları bizim elimizden, dilimizden, belimizden emin olacaktı. Başkalarının mallarına, canlarına, namuslarına, akıl ve inançlarına, nesillerine tehdit oluşturmayacaktık.
Bizim trollere bakın! Artık bizim de tetikçilerimiz var, provokatörlerimiz var! Onların nesi varsa bizim de var.. Böyle giderse, bir süre sonra farkımız kalmayacak ve sonuçta kimse farkı fark edemeyecek. Trol dedik de bu işi en iyi (!) “The Cemaat” yapıyordu. Bizimkiler de onları taklit ediyor, onlarla baş etmeye çalışıyor. “Düşmanın silahı ile silahlanıyorlar” akıllarınca. PKK da “iyi” bu konuda. CHP’liler, “Gezici” takımı da! Sanal yıkıma gönüllü olmak için bir cep telefonu yetiyor zaten. TDK sözlüğüne baktığınızda “Trol” deyince şu açıklama geliyor: “huni biçiminde ve geniş ağızlı, suyun dibine atılan ve teknelerle sürüklenerek çekilen bir balık ağı.”
İngilizce orijinali “troll”.. Türkçe karşılığı “muzip cüce” ya da “balık tuzağı/yemi”dir. Sosyal mediada “trollemek,” “trolleşmek,” “trollük yapmak” gibi kullanılıyor.. Argo olarak halk dilinde “İnternette gerçek kimliğini gizleyerek kötülük yapan, bozgunculuk yapan, karşısındakini tehdit eden, aşağılayan, küçümseyici bir söylemle sahip saldırgan kişi!” gibi bir anlama geliyor.
Wikipedia’daki tanım şöyle: “İnternet’te insanların keyfini kaçırmayı ya da münakaşa çıkarmayı amaçlayan kişi. Forumlar, bloglar, sohbet odaları gibi çevrimiçi yerlerde insanları provoke ederek, duygusal cevaplar vermeye zorlayan ya da konuşulan konuyu dağıtarak varlık göstermeye çalışan kişi.”
Trol kelimesinin mitolojik bir varlık olan bir yaratıktan esinlenilerek türetildiğini söyleyenler de var. Mitolojide Trol mümkün zaman her yerde, bir amaç gütmeden öfkeli ve yıkıcı tavırlar sergileyen bozguncu bir karakter.
Trol denilen tipler aslında psikolojik sorunları olarak ve çevresinde huzursuzluğa sebeb olarak tatmin olmaya çalışan tipler olmasının yanında “siber zorba” karakterine de sahipler. İşin içine siyasi, dini, ideolojik grublar da girince konu siber savaş halini de almaktadır. Artık istihbarat örgütleri de bu konuyu bir psikolojik savaş alanı olarak görmektedir. Terör örgütleri, Mafia, sert rekabet ortamlarında karşı firmalara zarar vermek için ticari maksatla, ya da bireysel intikam için Facebook, Twitter, Whatsapp, Instagram, gibi sosyal ağlarda yorum yapma, cevap verme, bir iddia ortaya atarak trollük yapma yaygındır. Bu alanda, din, mezhep, ideoloji, siyaset, her şey tartışılıyor. Anonim sosyal ağlar bu anlamda troller için önemli adreslerdir.. “Trol” konusu önce muziplik şeklinde başladı. Hemen politize oldu. Önce savunma refleksi ile ortaya çıkan grublar kısa süre sonra saldırı merkezi hale geldiler.
Artık Deepfake diye bir yöntem var. İnsanların ses ve görüntüleri taklit edilerek her türlü ses ve görüntü, video üretilebiliyor. Mekan, dekor, kostüm, tanımadığınız kişilerle yapmadığınız konuşmalar, laubalilikler, artık her şey mümkün. Bu teknik yarın trollerin elinde çok büyük bir fitneye sebeb olabilir.
Troller eliyle soğuk savaş takdikleri artık mahalle gençlerinin meselesi haline geldi. Bunun sosyolojisinin, psikolojisinin, sosyo psikolojisinin, ideolojisinin, iktisadi ve siyasi boyutunun iyi bir şekilde incelenmesi gerek. Bu işin bir de dini, ahlaki boyutu var, bir de hukuki boyutu olmalı.
Bu yapıyı, ülkeler soğuk savaş takdikleri olarak, algı operasyonları için, içe ve dışa dönük olarak, iktisadi, siyasi, ideolojik maksatla kullanabiliyorlar. Her kesimde varlar. Kimi profesyonel, marka ve imaj maker şirketleri negatif ve pozitif bir maksatla potansiyel olarak bu imkana sahipler. Bunun bir teknolojisi, bir sanatı, bir bilimi var. Bu işe yatırım yapan kişiler, kurumlar var. Sanal alemde mafyoz bir yapılanma. Bu işadamları patronların altında, ücretli çalışanlar var. Onların elinin altında yapay zeka ile yönetilen sanal kişilikler; avatarlar var. Bir de bir sürü “sazanlar”, gönüllüler, psikopatlar var. Bunlar arasında dindar, milliyetçi, liberal, maceraperest, olmayan yok ki! Hasta kişilikler var. Politikacısı var, çifte kişilikli adamlar var.
Bu iş biraz da “korkak insanların cesur hissetme yöntemi!” olarak dikkat çekiyor. Bu troller esasen kişilik olarak sorunlu tiplerdir. Sosyal çevresinde ilgi görmemek, depresif kişilik, kendini beğenme, aşırı kin ve öfke, kıskançlık, kişilik bozukluğu sonucu kalabalıklar içindeki yalnız tipler, sosyal anlamda farklı bir kimlikle kendini yeniden üretebiliyorlar. Sahte bir kimlik arkasına saklanarak risk almadan başkalarına can yakıcı darbeler indirebiliyorlar. Trollerle mücadele etmek istiyorsanız, ciddiye almayın, görmezden gelin, devam ederse yargıya başvurun ve siber suç kapsamında cezalandırılmasını talep edin. Bunlar ahlaki zaaf içinde hasta tiplerdir.
Selâm ve dua ile.