İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Tunus'un gençleri diktatörleri gömer!

Bir ülkenin kaderi bu yazıya başlarken başkaydı, yazı bittiğinde bambaşka... Dün, Tunus'taki isyanı anlatan yazıya şu cümlelerle başlamıştım:

Tunus'tan Lübnan'a, Mısır'dan Sudan'a bütün bölge derin bir sarsıntı geçiriyor. Bir yanda ortaklıklar inşa edilirken diğer yanda iç çatışmalar, krizler hatta ülke bölünmeleri hızlandı. Ülkelerin fay hatları harekete geçirildi, zaafları kullanıldı ve yeni bir kriz dalgası biçimlendi.

Uzun zamandır, hayali bile kurulamayan ortaklıklar, yakınlaşmalar izlerken bir anda dikkat çekici, aynı ölçüde endişe verici gelişmelerin ortaya çıkması nasıl açıklanabilir?

Tunus'ta günlerdir devam eden isyan ne anlama geliyor? Başkente sıçrayan çatışmalar diğer ülkelere yayılır mı? Tunus'taki olay üstesinden gelinebilecek bir hoşnutsuzluk gösterisi mi yoksa rejimi temellerinden sarsacak bir devrimin öncüsü mü? Ortadoğu'da otoriter rejimlere yönelik bir "kalkışma"ya dönüşebilir mi? Mısır, Cezayir durumu nasıl izliyor? Yeni kriz dalgasını dikkatle izlemeyi öneriyorum.


Tunus'ta askeri darbe mi oldu?

Üniversite mezunu bir seyyar satıcının, aracına el konulmasını protesto etmek için kendini yakmasıyla 18 Aralık'ta patlak veren gösteriler ve çatışmalar dün itibariyle başkente sıçradı.

Gayri resmi verilere göre şu ana kadar 90'dan fazla gösterici güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Okulla tatil edildi, üniversitelerde eğitime ara verildi, birçok şehirde genel grevler yapılıyor.

Tunus yönetimi, yüz binlerce işsizin haklı taleplerini görme yerine güvenlik tedbirlerine bel bağlamış durumda. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gitmeye hazırlanan avukatlar, güvenlik güçlerinin ateşkes ilan ederek kışlalarına çekilmesini istiyor, daha fazla özgürlük çağrıları yapıyor.

Devlet Başkanı Zeynel Abidin bin Ali, televizyondan halka sükunet çağrısı yaptı ve taleplerini "anladığını" açıkladı. Ayrıca, kabinede revizyon ve üç yüz bin kişiye iş vaadinde bulundu. Ancak bu açıklama çatışmaları durdurmaya yetmedi.

Öyle görünüyor ki, isyan ve çatışma ülke geneline yayılacak. Belki de ülkenin siyasal yapısında radikal değişikliklere yol açacak. 2009 yılında beşinci dönem için Devlet Başkanı seçilen hem de yüzde 90 oy (!) alan Bin Ali görünüşte 2014'e kadar kendini güvenceye almıştı. Ama işler pek öyle gitmeyecek gibi.

Ortadoğu tipi otoriter rejimler için çok ciddi uyarılar var Tunus'ta. Bu yüzden de bütün bölge ülkeleri gelişmeleri dikkatle izliyor. Libya, Tunus'tan gelenlere kapıları açacağını açıklarken, işsizlik ve hayat pahalılığına yönelik protestolar Cezayir'de de görülüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, olaylara "taraf almadıklarını" açıklayarak sonuca bakacaklarını duyurdu. Bölge ülkelerinin ne tür tavır alacakları şu an için belirginleşmiş değil.

Cezayir'de İslami Selamet Cephesi'nin seçimleri kazanmasının ardından, ABD ve Fransa'nın desteğiyle harekete geçen "zinde güçler", seçimi yok saymış, demokrasiyi askıya almış, ülkeyi çok kanlı, acımasız bir iç savaşa sürüklemişti.

Ancak bu sefer seçim sonuçları değil, baskıcı bir rejime karşı kitlesel öfke kendini gösteriyor. Tunus'ta da benzer bir tehlike söz konusu olur mu? Eğer olursa, kimlerin hangi tarafta yer alacağını kestirmek hiç de zor değil.

Ortada dolaşan ancak hiçbir resmi veriye dayanmayan bir iddia var. Zeynel Abidin bin Ali'ye karşı askeri darbe yapıldığı iddiası bu. Bölge ve dünya medyası, olayın siyasi boyutuna hiç değinmiyor, gelişmeleri rejimle bağlantılı ele almıyor. Darbe yapıldığı ve General Raşid Ammar'ın geçici Devlet Başkanı olduğuna dair iddia resmi çevrelerde ve medyada yer almadı. Ama biz aktaralım.

Tunus'taki gelişmeler, Ortadoğu tipi rejimler için tehlike canlarının çalmasına yol açar mı? Bunu şimdilik bilmiyoruz. Bütün bölge ülkelerinin alarmda olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Ama hepsinden daha dikkatli izleyen ülkenin Mısır olduğunu not edelim.


Yazı bitmeden asker sokağa indi

Tunus'la ilgili bu yazıyı bitirmiş başlığını da "Tunus'ta askeri darbe mi oldu" şeklinde koymuştum. Sonra başlığı "Tunus'un gençleri diktatörleri gömer" şeklinde değiştirdim. Ardından da olayların Mısır'a nasıl yansıyabileceği üzerinde durdum "Ortadoğu tipi rejimlerin sonunu getirebilecek bir dalga mı gelişiyor" şeklinde tahminler yürüttüm, örnekler verdim.

Yazının sonunu şöyle bağlamıştım:

Mısır için en önemli soru, Hüsnü Mübarek sonrasının ne olacağı? Mübarek ve Bin Ali döneminin sonuna gelinmiş olabilir mi? Ve bu son, Ortadoğu'da varolan rejimleri sarsabilir mi? Habip Burgiba rejiminin sonu mu geldi? "Tunus modeli" acımasızlığını Türkiye'ye model seçenlerin kalkıp konuşması lazım..

Yazıyı gönderirken Metin Mutanoğlu geldi. "Tunus'taki olayları izliyor musun" dedi? Meğerse ben yazıyı yazarken bir saat içinde olaylar kontrolden çıkmış. Asker sokağa inmiş. Polisle karşı karşıya gelmiş. Halk askerleri alkışlıyormuş. İnternet bağlantıları kesilmiş. Bin Ali'nin oğlu ve kızı Kanada'ya kaçmış...

Devamı yarına. Hep birlikte izleyelim...


yenişafak

Bu yazı toplam 1923 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar