Abdurrahman Dilipak
Türk olmak
“Türk olmak” deyince herkesin kafasında ayrı bir şablon. Kimine göre, “Kürtler dağ Türkleridir”. Kimine göre Gur-Manço “Bozkurt” demekmiş!
Haydi, şimdi Kürtler de “Türkler ova Kürdüdür” derse ne olacak.
Sanki doğduğumuz ana-babayı biz seçtik, doğduğumuz toprağı, zamanı biz mi seçtik. Derimizin rengini ve cinsiyetimizi de biz seçmedik ama cinsiyetimizden başladılar değiştirmek için. “Toplumsal cinsiyet” böyle bir rezillik!
Din, ahlak, aile, gelenek, tarih ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız, yeryüzünü fesada verecek bir nesil geliyor! Allah onlara fırsat vermesin ve şerlerinden korusun.
Allah bizi, evet kavimler olarak farklı yarattı ki tearüf edelim, tanışıp bilişelim, yardımlaşalım, kardeş olalım diye. Yoksa her insan parmak uçları gibi özel, farklı ve biriciktir. Her topluluk içinde zaman içinde farklılıklar ve değişiklikler gösteren iyiler ve kötüler vardır. Erdemliler ve hainler vardır. Sonunda hepimiz Hz. Adem’in çocuklarıyız ve Hz. Adem de topraktandır. Öbür dünyaya giderken de bu dünyaya ait bütün unvan ve sıfatlardan bağımsız, mücerret olarak çıkacağız Allah’ın huzuruna. O gün cennetlikler ve cehennemlikler diye iki gruba ayrılacağız. Ve sonra her grup kendi içinde 7 dereceye ayrılacak. Yani 14 topluluk oluşturacağız. Yaratılış gayemize uygun yaşamışsak ödüllendirecek değilse cezalandırılacağız. Bu dünya ise sadece ve sadece ahiret yurdunun imtihan yeridir. Allah indinde bizi üstün kılan mal ve makamımız değil sadece ve sadece takvamızdır. Allah’ın kullarına ikram ettiği para, mal, makam, soy, o her ne ise Allah yolunda ve O’na yakınlık vesilesi olarak kurban edenler, Allah’a o derece yakın olacaklar. Bizim kurban diye bildiğimiz kurban sadece yılda bir hatırlatmadır. Yoksa kendi hayatımız dahil her şey Allah’a kurban olsun. Allah’ın bizim canımıza ihtiyacı yok. Onu veren de O. Biz ona kurban edersek O onu bizim için bereketlendirecek. Onun için şehidlik, İslam inancında ölümsüzlüğe açılan bir kapıdır. Zaten ölüm dediğimiz ölümlü hayattan ölümsüz dünyaya uyanış değil mi!
Roma’yı kuran Etrüskler de Türk’tür.. Mesela Finler de, Bulgarlar da Türk’tür. Hungary dedikleri Macarlar da Türk’tür tabiatı ile Hunlar Türk olunca.
Ama Suriye’deki Türkleri, Afganistan, Hindistan’daki Türkleri Türk kabul etmeyiz!?. 2 Hun devletini Türk devleti kabul ederiz de, sahi neden Moğolistan Türk Birliğine dahil değil. Türkiye’den sonra bölgedeki sınırımıza bitişik en büyük Türk devleti İran, ama onlar da Türk birliğine dahil değil.
Hepimiz Hz. Adem’in çocuklarıyız da, Nuh tufanından sonra insanlığın Hz. Nuh’un 3 oğlunun soyundan dünyaya yayıldığı söylenir. Ham, Sam ve Yafes. Hamiler, yani Arap yarımadasından Afrika’ya doğru yayılan halk, Samiler Filistin, Mısır, Kızıldeniz ve Nil vadisi, Babil çevresinde yaşayan bir halk. Ve 3.’sü Yafes oğulları. Hind-Avrupa’ya, hatta Bering’den geçip Amerika’ya giden Yakutlar da Türk. En büyük halk topluluğu bu.
Hatta Yecüc Mecüc’ün Yafes oğullarından birinin cinlerle evlenip Kafdağı / Kafkasya’ya yerleşip buradan Hazar havzasına yayılan bir halk olduğu da ileri sürülür. Finlandiyalıların Türklüklerine kanıt olarak Karavela destanı gösterilir.
Roma’nın kuruluşu ile ilgili anlatılan bir boz kurd’un emzirdiği Romus ve Romülüs isimli iki çocuk var ya, aynı efsane bizde de var.
Bu arada Yunan mitolojisi dedikleri, Kafdağı hikayelerinden başka bir şey değil. Daha sonra o mitolojik hikâyelerin patentini Avrupalılar Yunan’a çıkartmışlar. Yunan diye bir halk yok ki! Yunan dediğiniz “İonia halkları” onlar da Balkanlar, Anadolu, kuzey halkları, Kafkas halkları, Mezapotamya üzerinden Hind-i Çin halkları, Mısır, Roma, Kartaca halklarının karması bir topluluk. Girit o dönem dünyanın ilk ve en büyük aktarma istasyonu. Akdeniz ana uygarlık havzası, oradaki bir lojistik üs olarak, insan, mal, para ve bilginin aktarıldığı bir istasyondan söz ediyoruz. Grek dedikleri de o bölgede hizmet eden Lidyalı denizcilerin sıfatları.. Rum desen, “Romalı” demek. Anadolu coğrafyasında yaşayan herkese “Rum” deniyor. Arab da öyle. Arab bir ırk değil, Arab yarımadasında yaşayan herkesin ortak adıdır.
İran Şia diye onu Türk kabul etmiyoruz, Bulgar’lar, Macar’lar, Fin’ler de Türk, onlar da Müslüman olmadığı için Türk kabul etmiyor. Ama mesela Karaimler/Karay’lar Yahudi, Türkçe konuşan, Türk asıllı Yahudi bir topluluk, Gök Oğuzlar nam-ı diğer Gagavuzlar da Türk asıllı Hristiyan bir topluluk. Ortodoks’turlar. Artık dinsiz, Agnostik, Deist, Komünist, Sünni, Alevi, Şii, Selefi her çeşit Türk var. Birileri yeni yeni Şamanizm’i ısıtmaya başladılar. Kendilerine “Tengri’ci” diyorlar. Dindarlar Türklere ayrı bir mezhep de buldular. Türkler Maturidi, Araplar Eş’ari! Mevlana, Belh’den geldi, o Türk’tür. Bektaşiler kendi soylarını Hz. Ali’ye dayandırır ama onlar da Türk’tür. Bir görüşe göre, Türk demek Müslüman demektir. Boşnak, Çerkez, Arnavut hepsi bu anlamda Türk kabul edilir.
1600’lerin ikinci yarısında Westefelya sürecinde, “kavim”, “kabile” yerine “Ulus/Nation” kavramı girdi hayatımıza. Ulus için belli bir toprakta yaşayan dominant ve benzeşik özelliklere sahip belli bir halkın egemenliğini ifade eden yeni devletler ve bu devletlerarası ilişkilerin biçimlenmesini sağlayan sözleşmeler çerçevesinde bir uluslararası düzen oluşturuldu.
Ulusun esasını oluşturan halk konusunda bir uzlaşma olmadı.
Kimi dil dedi, kimi din, kimi toprak dedi, kimi kan.
Kimi erkek kanı dedi, kimi kadın kanı.
Amerikalılar ve İngilizler, ulusun esası olarak “toprağı” kabul ettiler. Almanlar erkek kanını, Yahudiler kadın kanını esas aldı.
Din diyenlerin milli kilisesi var ve bayraklarında da haç oluyor genellikle. Zaten Yahudiler gibi Ortodokslar da soya dayalı bir mezhep anlayışına sahip. Türkleri tanımlamak kolay olmadı. Dil desen Tacikler Farsça konuşuyor, din desen olmuyor, kan desen olmuyor, toprak desen olmuyor. “Kültür milliyetçiliği”ni esas alalım dediler. İttihat Terakki Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak diye “3 tarzı siyaset”i tartıştı, tek parti döneminde Kemalistler, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Türk Ocakları ile bu sorunu çözmeye çalıştılar ama olmadı. Farklı Türk telakkileri yüzünden bu işi “bilimsel” olarak çözmek istediler!?
TDK’nın başında onun için Agop Dilaçar vardı. Türk Ocaklarının kuruluşunda asıl sermayeyi veren Lazaro Franko idi, Kemalist Türk Ulusçuluğunun fikir babası Tekin Alp takma adını kullanan Moiz Kohen’di. “Türk’ün Dini Kemalizm’dir” diyen, dinde deform isteyen de oydu. “Türk’ün yeni Amentüsü”nü de o yazdı!
Türkçülüğün fikir babalarından Ziya Gökalp aslında “beyaz Kürd” olmasın sakın. “Kürt milliyetçiliğinin esasları” kitabını kim yazdı dersiniz?. O kişi Ziya Gökalp’ti. Rıza Nur’un “emri” ile kitabın adı ve muhtevası yeniden düzenlendi ve “Türk Milliyetçiliğinin esasları” oldu. Sahi, Sabataylar Türk mü, Müslüman mı, Yahudi mi? Biliyorsunuz, Şemsi Efendi Mektebini kuran, hani şu Abdulhamidin evine sürgün edildiği Yahudi tüccar, Kabbalist Alatini Efendi var ya, o idi. O okulun başında kişinin takma adı Şemsi Efendi idi. Gerçek adı ise Şimon Zwi!
Neyse mayınlı tarlanın eşiğine geldik.. Bu günlük de bu kadar diyeceğim ama size küçük bir not: Hz. Adem ömrünün çok büyük bir bölümünü bugünkü Urfa çevresinde geçirdi. Hz. Nuh da bu topraklarda yaşadı. Hz. İbrahim de öyle. Hz. Eyyüb, Hz. Şuayb da öyle. Bu topraklar âdemoğullarının ana yurdudur. Tarihin sonu da bu topraklarda gerçekleşecek. Biz bu topraklara dışarıdan gelmedik, hep buradaydık. Kimimiz gitti gelmedi, kimimiz gitti-geldi, kimimiz hiç gitmedi. Biz bu toprakların işgalcisi değiliz. Biz bu toprakların hadimiyiz. Bu toprakların bir bölümü Mescid-i Aksa’nın mikad alanıdır. Arz-ı Mev’ud’dur.
Kutsal ırk yok! O iddia Yahudilere ait. İnsanlık âleminin en muhteşem kadını Hacer, Firavunun hizmetkârı idi. Firavunun karısı Asiye 3 peygambere annelik eden muhteşem bir kadın. Hz. İbrahim’in babası, Hz. Nuh’un karısı iman etmedi. İsrail oğulları mucizevi bir şekilde Firavunun zulmünden kurtuldu, ama başları da 3 peygamber (Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Yuşa) olduğu halde, 10 günlük yolu, ancak 40 yılda ancak tamamlayabildiler. Hz. Musa ve Hz. Harun Kudüs’ü görmeden yolda öldü. Çocukları 1000 yıl peygamber olan, Hz. İbrahim’in torunu, Hz. İshak’ın oğlu ve Hz. İsmail’in yeğeni Hz. Yakub’un çocukları kardeşleri Yusuf’u kuyuya attı da, Hz. Yakub onu bulamadı. Peygamberlerin sahip olmadığı bir gücü liderinizde, şeyhinizde vehmetmeyin, yoksa hüsrana uğrayanlardan olursunuz. Din ve devlet büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin, onlardan medet ummayın, Allah kıskançtır, umduklarınızdan mahrum kalırsınız sonra!
Selam ve dua ile.