Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Türkiye’nin başarısı

49 rehinemiz IŞİD militanlarının elinden kurtarıldı. Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Sağ salim ailelerine kavuştu. Yorgun ve fakat huzurlu gözüküyordu ekrana yansıyan yüzler. Şimdi düşünüyorum, ne kadar kanıksamış şekilde “geldiler” diyoruz. Ama bir düşünelim, ne kadar zor bir imtihandı bu Türkiye için. Çok şükür, başarıyla verilen bir imtihan. Karşılarındakiler canice katliam yapan bir grup, düşününüz, ya kıysalardı onlardan birinin veya birkaçının canına, ne olurdu… Rabbimiz muhafaza etti, onlar da eğer böyle bir şey yaparlarsa bunun ne anlama geleceğini belli ki biliyorlardı, dünya onlara dar edilirdi, Türkiye bunu asla sineye çekmez, bedelini ödetirdi. Onlar da akıllı davrandılar o anlamda.

Evet, çok şükür rehinelerimiz döndü. Şimdi aileleri ile beraberler. Çocuklarının cıvıltıları, anne ve babalarının sıcaklığı, akraba ve dostlarının yakınlığı ile kutluyorlar selamete çıkmışlıklarını. Ancak bilemeyiz… Onların yaşadıklarını yaşamadık, hissetmedik, ne olursa olsun anlamamız mümkün değil. Hiç de kolay şeyler, normal şeyler yaşamadılar. Yüz iki gün kısa bir zaman da değil. İnsanoğlu bir şey yaşar da onun, o insan üzerinde tesiri olmaması, tesirinin kalmaması, izlerini bırakmaması mümkün mü, hayır değil. Mutlaka bu insanlarımız yardım almalılar. Mutlaka bu yardımı alırken aileleri de yardım almalılar. İnsan moralinde, insan vücudunda, insanın iç ve duygusal dünyasında neler yaşadığının nasıl bir iz bıraktığını bilmiyoruz. Belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz, ama profesyonel yardım alarak belki bir miktar yaraları sarmaları sağlanabilir. Biz erkek adamız, bir güçlü kuvvetli kadınlarız, biz cesur bir milletiz, bu tür şeylere ihtiyacımız yok babından düşünceleri bir kenara bırakarak hareket etmek lazım bu durumda. Esaret zor bir şey. Hapis de öyle. Bu hem esaret hem hapis. Katlanarak artan tesirleri olmuş olabilir bu durumun. Daha da artmaya açık, tesirler oluşturacak da olabilir, nasıl diyelim, bir insanın bir yerinin ufak bir kesikle kanaması misali. Bakıp dezenfekte etmezsen, ilaç sürüp üzerini kapatmazsan, daha da büyük bir yaraya dönüşebilir, o misal….

Bir de şu geliyor aklıma, diyorum ki yazmalı rehinelerimiz bunları. Yazıya dökmeli hikayelerini. Bütün samimiyetleri, bütün çıplaklığıyla anlatmalı olanları. An be an aktarmalı kağıda. Belki önce aileleri için….

Anlıyorum kim bilir belki bazıları paylaşmak istemez yaşananları. Belki de çok özel ve kendine kalsın ister…ama yazmalı, yazmalılar… Kendileri için yazmalılar, bence, sağlıkları için yazmalılar. İnsanlık için yazmalılar. Ders almak için yazmalılar. Ülkenin dış işleri için yazmalılar, milli istihbarat için yazmalılar. Alınacak dersler, çıkartılacak sonuçlar vardır mutlaka.

Bir de bu acı olduğu kadar, korku dolu olduğu kadar da eşsiz tecrübeyi paylaşmak, öğretmek, eğitmek adına yazmalılar.

Ama mutlaka ve mutlaka kendi iyileşmeleri, yaralarının sarılması, hasretin azalması, acının dinmesi için yazmalılar. Bizimle, dış dünya ile paylaşmasalar da bir kez olsun, içlerini beyaz kağıda dökmeliler. Velev ki sonra yırtıp atsınlar, kimse görmesin….

Hoş gelmişler! Geçmiş olsun!

yeniakit

Bu yazı toplam 786 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar