Türkiye'nin Musul Planı Ortaya Çıktı
Musul Harekâtı'na ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koalisyon güçleri içinde olmakta kararlıyız. Koalisyon güçleri Türkiye'yi istemiyorsa B planımız, C planımız devreye girer” deyince tüm gözler o senaryolara çevrildi
Türkiye'yi askeri operasyondan ve DAEŞ temizliği sonrası masadan uzak tutmaya çalışan ABD'nin hamlelerini dikkatle takip eden güvenlik birimleri, gerçekleşmesi muhtemel birçok ihtimale karşı alternatif planlarını hazırladı. Türkiye'nin sürece dahil olmadığı bir operasyonun bölgeyi etnik-mezhepsel anlamda ateş topuna çevireceği göz önüne alınarak hazırlanan planlar şimdilik üç 3 başlıktan oluşuyor.
Plan 1: Aktif destek
Ankara, Musul Harekâtı'na koalisyon güçleri ile birlikte katılmayı önerecek. Bu kapsamda operasyonlara havadan savaş uçakları ve insansız hava araçları ile destek vermeyi planlıyor.
2005'den DAEŞ'in Musul'u ele geçirdiği Haziran 2014'e kadar bölgede diplomatik temsilciliği bulunan tek ülke olan Türkiye, oradaki Sünni Arap aşiretleri, Zebari, Herki, Surçi gibi Kürt aşiretleri ile Türkmenlerle etkin diyalog kanalları açmıştı. Kurulan bu istihbarat ağı, Ankara'yı Musul için Bağdat'tan bile daha önemli hale getiriyor. Ankara, Türkiye'nin A planına davet edilmesi durumunda bölgedeki iletişim kanallarını operasyonun başarısı için açık tutacak ve anlık istihbari bilgileri koalisyonla paylaşacak.
Ankara, A Planı için Musul'a en yakın mesafedeki Başika Üssü'nü de aktif kullanmayı önerecek ve gerekirse sahada Sünni Araplar, Kürtler ve Türkmenlerin koordinasyonunu sağlamak üzere 600 askeri danışmanla destek sağlayacak.
Savaş sürecinde sivil kaybının en aza indirgenmesi, Musul halkıyla DAEŞ'li teröristlerin ayırt edilebilmesi için yerel kaynaklar çok önemli. Irak eski devlet başkanı Saddam Hüseyin'in çocuklarının Musul'da öldürülmesinden buyana ABD istihbaratının en zayıf olduğu kent Musul oldu. Pentagon'un istihbarat açığını kapatmayı öneren Ankara, A planını muhataplarına iletecek.
Plan 2: Dışlanırsak biz gireriz
Ankara, ABD'nin ve Irak'ın dışlayıcı tutumunda ısrar etmesi, PKK'yı da doğrudan operasyonda kara unsuru olarak kullanması durumunda B planını devreye sokacak.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Musul Valisi Esil Nuceyfi başkanlığındaki Musul İl Meclisi üyelerinin doğrudan daveti ile operasyona dahil olacak.
TSK, 2014'den beri Başika, Dohuk, Süleymaniye ve Erbil'de eğitime tabi tuttuğu Peşmergeler, Türkmen güçler ve Sünnilerden oluşan Haşdi Vatani gruplarını organize ederek sahaya çıkacak.
Kürt ve Sünni Araplardan oluşan yaklaşık 40 bin silahlı gücün koordinesi sağlanacak. Bu durumda operasyonun uzayacağı düşünülüyor. Ancak harekât uzun sürse dahi Musul yavaş yavaş, kontrollü bir şekilde alınacak.
TSK destekli güçlere Şii gruplar müdahale etmek isterse, Maliki'nin 'Dicle Ordusu'na 2012'de set çeken Peşmerge, çoğunluğu Şiilerden oluşan Irak ordusunun da önünü kesecek.
B planı işletilirken sahadaki her gelişme konusunda Rusya ile temas halinde olunacak.
Plan 3: İstikamet Tel Afer
Ankara, ABD'nin Sünni Araplar ve Kürt yönetimi üzerinden baskı kurma ihtimalini de düşünüyor. Eğer Washington ve Bağdat, Araplarla Kürtleri Ankara'ya karşı kışkırtırsa C planı devreye sokulacak.
Türkiye'nin ulusal çıkarlarını hiçbir şekilde dikkate almayan ABD ve Irak'a karşı Cerablus operasyonunda (Fırat Kalkanı) olduğu gibi hareket edilecek. Bölgedeki en önemli Türkmen kenti Tel Afer'deki soydaşlarını koruma altına almak için bu kente intikal başlayacak.
Doğrudan Tel Afer'e yapılacak operasyonla Türkiye, kentteki 410 bin Şii-Sünni Türkmen için kalkan olacak.
Musul'da Türkiye'siz bir operasyonun başarısız olacağını öngören güvenlik birimleri, Tel Afer'e yerleşerek Musul'un durumunu takip edip gelişmelere göre sürece dahil olacak.