Abdurrahman Dilipak
ÜZÜM YEMEK Mİ, BAĞCI DÖVMEK Mİ?
MHP ve DTP zihniyeti, Türkiye"yi germeye devam ediyor. Aslında taraflar aynı düşünce akımından besleniyor.. Bir yanda Türk, öte yanda Kürt Milliyetçiliği yapılıyor. CHP sanki meydanda cazgırlık yapıyor gibi. Her şey Balyoz planındaki gibi işliyor. Yani darbe planı hâlâ yürürlükte..
Kürt kimliğini savunanlar da, Kürt dilini inkar edenler de, bu gerekçelerin arkasına saklanarak, ortamı gererek sonuçta aynı yangına odun taşımış oluyorlar.. Bu kavganın taraflarının istedikleri olursa Türkiye iki faşist bloka bölünür ve bölgede kan gövdeyi götürür, her iki taraf da emperyalizmin avucunda oyuncak olur.. Kurtlar sofrasına yem olur.
Bu konuda düğmeye basanlar, önümüzdeki günlerde daha tehlikeli birtakım adımlar atabilirler..
Bu kavganın arkasında kimlerin olduğuna bakmak gerek.
Birileri, tavşana kaç, tazıya tut diyor. Bana kalırsa bu karanlık planın arkasında ABD derin devletinin karanlık yüzleri mutlaka vardır. Aynı şekilde İsrail"in parmağının yokluğunu düşünmek saflık olur.. Süreçteki muhtemel değişiklikler konusunda işin içinde olmak için mutlaka İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya"nın da var olması gerekir..
Gözümüze DTP"yi, PKK"yı yaklaştırarak, arkadaki büyük fotografı gözden kaçırıyoruz sanki.
JİTEM"in şefi olduğunu söyleyen Arif Doğan, JİTEM"in dondurulduğunu ve hâlâ varlığını sürdürdüğünü iddia ediyor. 10.000 kişilik bir silahlı gruptan söz ediyor. Bunlar il, ilçe, mahalle ve köylere kadar örgütlenmişler.. Bunların bir bölümüne silah ve mühimmat dağıtılmış. Aygan, olay, isim, yer ve tarih vererek faili meçhullerden söz ediyor. Ama biz hâlâ Haberal"ı mahkemeye çıkartamıyoruz. Ama neyse ki, artık onun da ifadesi alınacak.. Sonra da onun üstündekilere sıra gelecek herhalde..
Asıl bu sorunun cevabının bulunması gerek.. Bu silahlar hangi kaynaktan kim tarafından nasıl alındı ve nasıl dağıtıldı? Bunu nasıl yaptılar, kim emir verdi? Bunlar nasıl görülmedi? İstihbarat örgütleri bunları nasıl fark etmedi?..
Biz, hâlâ, JİTEM"in olup olmadığını tartışıyoruz.. Bu silahlı kişiler kimler ve hangi parti, dernek, vakıf ya da işletme, gazete, dergi, radyo, tv, internet sitesinin şemsiyesi altında çalışıyorlar? Ya da hangi kamu görevinde bulunuyorlar? Rütbeliler kimler ve bu işten nasıl amirlerinin haberi olmuyor? Nasıl oluyor da, 10.000"i bulan kişiye, kayıt dışı silahlar dağıtılıyor ve gizli bir örgütlenme yapılıyor da, kimse bunun farkına varmıyor?
Birileri seçim öncesi harekete geçmiş durumda. Çünkü seçimlere dönük çözüm üretemediler. AK Parti yine tek başına iktidar olacak. CHP umut vaat etmiyor. Hatta MHP"nin barajı aşıp aşamayacağı kesin değil.
AK Parti seçimden hemen sonra Anayasa değişikliği için çalışmalara başlayacak.. Onun için şimdiden birileri bu süreci engellemek adına terör silahına sarılıyor..
Ekonomik kriz beklentisi boşa çıktı.. Uluslararası ilişkilerde de sorun yok..
Ellerinde üç silah kalıyor, Rejim tartışması, bölünme korkusu ve etnik kimlik tartışması.. CHP, rejim üçgeninde yer alıyor.. MHP, Türk, BDP, Kürt milliyetçiliği kampında, bölünme ve etnik kimlik tartışması ile oyuna katılıyor.. Oyunu kuranlar, bu üçgenin içine çekecekleri AK Parti"yi boğmaya çalışıyor. AK Parti"ye bir meydan dayağı atmak istiyorlar.. Bunu yaparken yedekleri de yardıma çağırıyorlar. Dini, etnik, ideolojik, politik, vicdani ve felsefi kanaat farklılıklarını çatışmayı körüklemek için kullanmak istiyorlar.
Birileri bu korkuyu tetikleyecek, ötekisi sokağa çıkacak.. Türkiye, bu şeytan üçgenine hapsedilmeye çalışıyor..
CHP"nin, 19. yy sonunda savaş yıllarında şekillenen kavram ve kurumlarla 21. yy."ı açıklama çabalarına son vermesi gerek.. İsmet Paşa"nın ve 60 darbesinin biçimlendirdiği Kemalizm ve Ulus devlet anlayışı ile Türkiye"nin hiçbir sorunu çözülemez.
MHP"nin "Milliyetçilik" anlayışı ile, Bir İmparatorluğunun bakiyesi olan bir topluluğu yönetmek mümkün değil.. Etnik, dini, mezhebi farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamak inkara dayalı bir siyasetle mümkün değildir.. DTP"nin Kürt kimliğine ilişkin kültürel haklar tartışmasını, Türkiye"de yaşayan diğer etnik toplulukların temel hakları çerçevesinden çıkartıp, etnik ve coğrafi bir ayrılıkçılık politikasına dönüştürmesi de üzüm yemekten çok bağcıyı dövmek anlamına geliyor sanki. Hatta bu plan, Kürt halkından çok bölge üzerinden hesapları olan birtakım uluslararası güç merkezlerinin bir oyunu gibi geliyor..
Sorunun çözümü Adaletle, Barışla , Hürriyetle mümkün.. Şimdi olması gereken iktidarın Türk ve Kürt Ergenekonu ile, bunlara destek veren derin güçlerin deşifresi ve darbe planına destek veren Ankara"daki merkez kuvvetlerin üzerine gidilmesi, bunlara finans desteği sağlayan sermaye, media grublarının deşifre edilmesi gerek. Kayıt dışı ekonominin ilk sırasında yer alan Petrol kaçakçılığının üzerine gidilmesi gerek. Siyaset ve Bürokrasi içindeki uzantıların tasfiye edilmesi gerek.
Selam ve dua ile.
yeni akit