Vakit Tavrını Açıkladı
Tüm Gazeteler K. Irak Operasyonu'nu manşetlere çekerken Vakit Gazetesi "minicik" görmüştü. Vakit, bunun gerekçesini açıkladı.
Abdurrahim Karakoç-Vakit
Ben, sorduğunuz sorularda haklılığınızı kabul ediyorum..
Vereceğim cevaptan sonra acaba düşüncelerinizde bir değişiklik olacak mı?
Çarşamba günü çıkan gazetelerin tamamına yakını "Kuzey Irak" ve "Türk komandoları" manşetleriyle doluydu..
Vakit gazetesi ise, hac'dan, Arafat'tan bahsediyordu..
Gazetenin yöneticilerinden değilim, amma niyesini bildiğim kadarı ile anlatayım..
Genelkurmay'ın haberleri ve açıklamaları bize "çocuklara masallar" gibi gelmektedir..
Zaten Vakit, 'akredite' bir gazete değildir.. Dolayısıyla askeriye hudutlarına yaklaştırılmaz..
Çünkü, güvenilmez kabul edilmiştir..
Böyle olunca da cephe hareketlerinden, haberlerinden çok çok uzak kalmaktayız.. "Sıcak takip-soğuk takip" haberleri bize göre değil.. Biz ancak anlatılan hikâyeleri dinliyoruz çok sonraları, onların da hangisi doğru, hangisi yalan veya yanlış bilemeyiz..
Çarşamba günü, yani dün, gazete manşetleri ne hikmetse birbirine tıpatıp benziyordu.. Güya Kuzey Irak'a bordo bereliler, rivayetlere göre 3 kilometreden 15 veya 40 kilometreye kadar içeri girerek operasyon düzenlemişler..
Gazetemi bilmem, amma ben hiç inanmadım..
Zaten Genelkurmay da acilen verilen haberlerin asılsız olduğunu açıkladı..
Vakit gazetesinin ve bazı dinî hassasiyeti ağır basan gazetelerin Genelkurmay muhabirleri olmadığı gibi, savaş muhabirleri de yoktur..
Olur olmasına da, kabul edilmezler..
Her gün yalan yazdıkları yüzlerine vurulan gazeteler "akredite" kabul edilmişler, güvenilirlikleri karıştırdıkları her halta, salladıkları sayısız yalanlara rağmen devam eder..
Yani ne yapsın Vakit gazetesi?..
Kulaktan dolma haberlere mi yer versin?
Yalan çıkmaktan korkan ve yalancılığı hiçbir halükârda tasvip etmeyen Vakit, tahmini ve yalakalık kokan haberlerden uzak duruyor..
Kurban Bayramı senede bir defa geliyor ziyaretimize..
Hac ve hac'cın en önemli rüknü olan Arafat vakfesi'ni, Müzdelife'yi, Mina'yı, Kâbe tavafını, Say ibadetini görerek, bilerek yazıyoruz..
Orada akredite veya "embeddet" yoktur..
Orası şu an bir mahşer provasına sahne oluyor..
Burada ise Allah kabul etsin kurbanlar kesiliyor, bayram namazı kılınıyor ve akraba ziyaretleri, yaşlıları ziyaret, komşu ziyaretleri gerçekleşiyor..
Bayramlar bayram ola..
Yüce Rabbim kaybettiğimiz aklımızı, imanımızı, edebimizi buldurmaya yardım eder inşallah..
Hacca gidenlerimiz ise, yürekten temenni ederim "Hacivat" değil, gerçek ve kabul edilmiş bir hac ibadetinden dönerler..
İHH, Kimse Yok Mu Derneği, Deniz Feneri Derneği, Cansuyu Derneği ve benzeri hayırda yarışan fedakâr mü'minlere yardım eylesin Allah..
Evet, küskünlükler unutulacaktır bugünde..
Sevgi ve feragattır aslolan..
Yalnız şu da var ki, ben küskünlüğü değil, bazı kesimlere ve kişilere karşı meydana gelmiş buğzumu bırakamıyorum.. Bırakmaya da niyetim yoktur..
Yıllarca dinime, kutsallarıma küfredenleri bağışlamam mümkün mü?
Herkesi sevemiyorum.. Çünkü elimde değil..
"El hubbu lillah-El buğzu lillah" düsturuna göre hareket etmeye, yani Allah için sevmeye, Allah için buğzetmeye kendimi programladım..
Yüce Mevla hepinizi 6-Y'den korusun..
Yalancı, yalaka, yağdanlık, yardakçı, yalama, yavşak..
Yeter değil mi?
O halde BAYRAMLAR BAYRAM OLSUN efendim..
Hayret be ..kime sorsam/Bu vatan bizim/ diyor
Başından darbe yiyen/Ağrıyan dizim/ diyor
Tepelerin dağlara üstünlük iddiası
Dere /ırmağım/ diyor, göller /denizim/ diyor