Van'da 90. Başörtüsü Eylemi
Van Hak ve Özgürlükler Platformu 90. Başörtüsüne özgürlük eylemini düzenledi.
Basın açıklamasının tam metni:
Özgürlük Başkalarına Devredilemez Bir Nimettir
90. kez hak, adalet, özgürlük, erdem ve onurlu bir duruş için meydanlardayız. Bir kez daha insan hak ve özgürlüklerinin üzerine çekilen kara bulutları dağıtmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Zira başörtüsüne ve özgürlüklere yönelen baskılar her geçen hafta, daha iyiye gideceğine, bir önceki haftadan daha da kötü olmaktadır. Seçkinci, statükocu ve yasakçı azınlığın küçük iktidar oyunları uğruna ülkenin geleceği karartılmaktadır.
Adaleti gerçekleştirmek ve insan haklarını korumak ve geliştirmek için halktan yetki almış olan yöneticiler, bu görevi yerine getirmediklerinde suç işlemiş olurlar ve halk tarafından cezalandırılırlar. Siyasi yetki almanın ve siyasi yetkiyi kaybetmenin yegâne yolu, halka gitmektir. Oysa ülkemizde anti demokratik yollarla siyasi yetkileri gasp etmek isteyenler; ülkenin ve toplumun geleceğini karartmaktadırlar.
Demokrasilerde, yetki veren tek merci vardır: O da halktır. Halk seçme özgürlüğünü kimseye devredemez. Özgürlük, Allah'ın insanlara bahşettiği devredilemez bir haktır. Yöneticilerin temel görevi bu ve benzer hakları sonuna kadar kollamak ve korumaktır. Unvanları, ödevleri, iktidarları ne olursa olsun devlet adamları, halkın efendisi değil, memurlarıdır. Yöneticiler bu bilinçle hareket etmediklerinde toplumsal barış zedelenmektedir. İnsan haklarını garanti altına almanın yolu: Özgürlüğü, ideolojik dar kalıpların ötesinde, herkes için istemekten geçer.
Başörtüsü yasağı kesinlikle bir hak ihlalidir ve özgürlük alanlarının daraltılmasıdır. Başörtüsü yasağını savunanlar, gayri meşru düzenlerinin bataklığın dibine doğru sürüklendiğini gördükleri için her geçen gün biraz daha hırçınlaşmaktadırlar. Farklılıklara ve eşitliğe tahammül gösteremeyen bu azınlığın hırçınlığı, kimi zaman CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın yaptığı gibi inançlı Müslümanların inançlarıyla alay etme boyutuna dahi varmaktadır. Önder Sav ve Danimarkalı karikatürist ne yaparsa yapsın; hak, adalet ve eşitlik kervanı yoluna devam edecektir. Kazanılmış hakların geri alınmaması için çaba sarf etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bilindiği gibi başörtüsü gelişmiş ülkelerin üniversitelerinde bir sorun değildir. Nüfusunun %99'u Müslüman olmayan ülkelerin meclislerinde bile başörtülü milletvekilleri görev yapmaktadır. Çünkü başörtüsü hukukun ve adaletin gereği olarak kabul edilmektedir. Hak ve adaleti de sadece yöneten ve yönetilenlerin gelişmişliği ve sahip çıkması sağlayacaktır. Adaletin tesis edilmediği yerde, insan onurlu bir insan olarak yaşayamaz. Oysa insanı insan yapan şerefli bir varlık olmasıdır. Adalet, her türlü anlayışın, dünya görüşünün üstünde evrensel bir değer olarak kabul edilmelidir. Adaleti tesis etmek ise, hepimize düşen bir görevdir.
Sadece Türkiye'de değil, başta İslam coğrafyası olmak üzere dünyanın birçok tarafında insan hak ve özgürlükleri çiğnenmektedir. Bu bağlamda Filistinli kardeşlerimize reva görülen işkence, tehdit ve tecrit politikası, bütün dünya için yüz karasıdır. İsrail'in 60. kuruluş yıldönümünü kutlayanlar, aslında bunun 60 yıllık bir zulmü alkışlamak olduğunu bilmelidirler. 60 yıldır emperyalist ve şovenist anlayışların bir gereği olarak İslam dünyasının kalbine bir hançer gibi şiddet devletini saplayanlar, insanlığa en büyük haksızlığı da yapmışlardır. Çünkü insanlık, İsrail'in Filistinlilere reva gördüğü zulümden utanç duymaktadır. İsrail'in en büyük destekçisi olan ABD vatandaşı katiller de, daha önceki hak ihlallerine bir yenisini ekleyerek, birkaç gün önce Irak'ta, Kuran-ı Kerimi nişan tahtası yaparak atış taliminde bulunmuşlardır.
Van Hak ve Özgürlükler Platformu olarak 90 haftadır hukuk, demokrasi ve insan haklarına ilişkin taleplerimizi ifade etmek için bir duruş sergiliyoruz. Hukukun siyasallaştığı bir ortamda en büyük yükümlülük ve sorumluluk, TBMM ile Hükümete düşmektedir. Yarın geç kalmamak için, TBMM, halktan aldığı güce dayanarak, durmadan, korkmadan, koşar adımlarla insan hak ve özgürlükleri alanında ileri adımlar atmalı ve parti kapatmayı da zorlaştıran sivil bir anayasayı ivedilikle hazırlayıp, çıkarmalıdır.
İnsan, özgürlüğünün bilincine varıncaya kadar ve evrene barış egemen oluncaya kadar; herkes kendini özgür hissedinceye kadar onurlu hukuk mücadelemiz devam edecektir.
Özgürlük Başkalarına Devredilemez Bir Nimettir
90. kez hak, adalet, özgürlük, erdem ve onurlu bir duruş için meydanlardayız. Bir kez daha insan hak ve özgürlüklerinin üzerine çekilen kara bulutları dağıtmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Zira başörtüsüne ve özgürlüklere yönelen baskılar her geçen hafta, daha iyiye gideceğine, bir önceki haftadan daha da kötü olmaktadır. Seçkinci, statükocu ve yasakçı azınlığın küçük iktidar oyunları uğruna ülkenin geleceği karartılmaktadır.
Adaleti gerçekleştirmek ve insan haklarını korumak ve geliştirmek için halktan yetki almış olan yöneticiler, bu görevi yerine getirmediklerinde suç işlemiş olurlar ve halk tarafından cezalandırılırlar. Siyasi yetki almanın ve siyasi yetkiyi kaybetmenin yegâne yolu, halka gitmektir. Oysa ülkemizde anti demokratik yollarla siyasi yetkileri gasp etmek isteyenler; ülkenin ve toplumun geleceğini karartmaktadırlar.
Demokrasilerde, yetki veren tek merci vardır: O da halktır. Halk seçme özgürlüğünü kimseye devredemez. Özgürlük, Allah'ın insanlara bahşettiği devredilemez bir haktır. Yöneticilerin temel görevi bu ve benzer hakları sonuna kadar kollamak ve korumaktır. Unvanları, ödevleri, iktidarları ne olursa olsun devlet adamları, halkın efendisi değil, memurlarıdır. Yöneticiler bu bilinçle hareket etmediklerinde toplumsal barış zedelenmektedir. İnsan haklarını garanti altına almanın yolu: Özgürlüğü, ideolojik dar kalıpların ötesinde, herkes için istemekten geçer.
Başörtüsü yasağı kesinlikle bir hak ihlalidir ve özgürlük alanlarının daraltılmasıdır. Başörtüsü yasağını savunanlar, gayri meşru düzenlerinin bataklığın dibine doğru sürüklendiğini gördükleri için her geçen gün biraz daha hırçınlaşmaktadırlar. Farklılıklara ve eşitliğe tahammül gösteremeyen bu azınlığın hırçınlığı, kimi zaman CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın yaptığı gibi inançlı Müslümanların inançlarıyla alay etme boyutuna dahi varmaktadır. Önder Sav ve Danimarkalı karikatürist ne yaparsa yapsın; hak, adalet ve eşitlik kervanı yoluna devam edecektir. Kazanılmış hakların geri alınmaması için çaba sarf etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bilindiği gibi başörtüsü gelişmiş ülkelerin üniversitelerinde bir sorun değildir. Nüfusunun %99'u Müslüman olmayan ülkelerin meclislerinde bile başörtülü milletvekilleri görev yapmaktadır. Çünkü başörtüsü hukukun ve adaletin gereği olarak kabul edilmektedir. Hak ve adaleti de sadece yöneten ve yönetilenlerin gelişmişliği ve sahip çıkması sağlayacaktır. Adaletin tesis edilmediği yerde, insan onurlu bir insan olarak yaşayamaz. Oysa insanı insan yapan şerefli bir varlık olmasıdır. Adalet, her türlü anlayışın, dünya görüşünün üstünde evrensel bir değer olarak kabul edilmelidir. Adaleti tesis etmek ise, hepimize düşen bir görevdir.
Sadece Türkiye'de değil, başta İslam coğrafyası olmak üzere dünyanın birçok tarafında insan hak ve özgürlükleri çiğnenmektedir. Bu bağlamda Filistinli kardeşlerimize reva görülen işkence, tehdit ve tecrit politikası, bütün dünya için yüz karasıdır. İsrail'in 60. kuruluş yıldönümünü kutlayanlar, aslında bunun 60 yıllık bir zulmü alkışlamak olduğunu bilmelidirler. 60 yıldır emperyalist ve şovenist anlayışların bir gereği olarak İslam dünyasının kalbine bir hançer gibi şiddet devletini saplayanlar, insanlığa en büyük haksızlığı da yapmışlardır. Çünkü insanlık, İsrail'in Filistinlilere reva gördüğü zulümden utanç duymaktadır. İsrail'in en büyük destekçisi olan ABD vatandaşı katiller de, daha önceki hak ihlallerine bir yenisini ekleyerek, birkaç gün önce Irak'ta, Kuran-ı Kerimi nişan tahtası yaparak atış taliminde bulunmuşlardır.
Van Hak ve Özgürlükler Platformu olarak 90 haftadır hukuk, demokrasi ve insan haklarına ilişkin taleplerimizi ifade etmek için bir duruş sergiliyoruz. Hukukun siyasallaştığı bir ortamda en büyük yükümlülük ve sorumluluk, TBMM ile Hükümete düşmektedir. Yarın geç kalmamak için, TBMM, halktan aldığı güce dayanarak, durmadan, korkmadan, koşar adımlarla insan hak ve özgürlükleri alanında ileri adımlar atmalı ve parti kapatmayı da zorlaştıran sivil bir anayasayı ivedilikle hazırlayıp, çıkarmalıdır.
İnsan, özgürlüğünün bilincine varıncaya kadar ve evrene barış egemen oluncaya kadar; herkes kendini özgür hissedinceye kadar onurlu hukuk mücadelemiz devam edecektir.