Abdurrahman Dilipak
Ve haziranın sonuna geldik
Nefes nefese bir 2022. İlk yarı yılı da birkaç gün sonra arkamızda bırakacağız.
Ve temmuz sonunda Hicri yılbaşını kutlayacağız. 9-12 Hac ve Kurban Bayramı.
Bayramdan 3 gün sonra da 15 Temmuz var. Temmuz hareketli ve hızlı geçecek ama 15 Temmuz sonrası süreç daha da hızlanacak.
Temmuz - ağustos - eylül genelde yaz tatili. Ama sıcak bir yaz bizi bekliyor. Sıcaklık sadece iklimle ilgili değil, her anlamda sıcak bir yaz.
Temmuz’un 2. yarısı hayvansal ürünlerin fiyatlarında bir artış olabilir. Bayram dolayısı ile hem satışlarda, hem fiyatlarda bir artış olacak.. 15 Temmuz sonrası siyasi gündem her anlamda sıcak tartışmalara sebeb olacak gibi görünüyor.. Tabii geleceği yalnız Allah bilir, benim anlattıklarım görünen köyün hikayesi, ya da gidişata ilişkin birer tahmin, ön görü. Belki geleceği düşünerek hazırlık yapmak, sorumluluklarımızı kuşanmak babında.
Toplumda tedirgin bir bekleyiş var. Ekonomi, işsizlik, para en çok konuşulan konuların başında. Siyaset diğer bir gündem konusu, bir diğer gündem konusu çevremizde giderek artan askeri gerilimin bir çatışmaya dönüşmesi ihtimali. Ve tabii bir başka gündem maddesi muhtemel İstanbul depremi.
Adalet, ahlaksızlık, yolsuzluk, uyuşturucu, mafya, yeni bir salgın endişesi, kıtlık en çok tartışılan konular arasında ve tabii seçimler, ittifak arayışları..
Ağustos sonunda itibaren tarım ürünleri fiyatlarında bir artış, ürünlerde kıtlık endişesi var.
Et kıtlığı ya da fiyatlardaki artışların ardından sentetik et konusu yeniden gündeme gelebilir..
İklim konusu ile ilgili tehlikeli dayatmalar gündeme gelebilir. Bu anlamda yeni salgınlar, kapanmalar, testler, maske, mesafe, ilaç, aşı gündeme gelebilir. Daha şimdiden malum lobi birtakım açıklamalarla işaret veriyorlar sanki.
Dikkat: Bu yılki Hac ve Kurban uzun sürecek pandemi süreci öncesi son Hac ve Kurban olabilir. Daha önceki “Pandemi”den daha katı birtakım yasaklar gündeme gelebilir. Tabii bu yasaklara karşı direniş de daha güçlü olacaktır. DSÖ bu kez kararların yapay zeka tarafından tek merkezden yönetilmesini istiyor. DSÖ daha şimdiden zaten büyükbaşların itlaf edilmesini istiyor. Bu süreçte İstanbul sözleşmesi ve Lanzarote konusu ile LGBT konusu, aile ve gençlik daha fazla gündem oluşturacak.
Eğitim zaten büyük sorundu yine sorun olmaya devam edecek. 5G uygulamaları tartışma konusu olmaya devam edecek. Mülteciler konusu da öyle.
Yeni hastalıklarla tanışacağız. Kalpten ölümler, kanserden ölümler artacak. İntihar da artacak. Boşanmalar artacak, evlilik azalacak, çocuk doğumları azalacak, sakat doğumlar artacak. Bunlar görünen köyün hikayeleri..
Alerji hastalıkları artacak, kan hastalıkları, psikolojik hastalıklar artacak. Sahi hangi parti bu konularla ilgileniyor ya da tedbir alınıyor mu?
Bütün bunların üstüne üstlük, Türkiye’yi içine çekecek bir sıcak çatışma, ya da Yunanistan ile yaşanacak bir kriz bütün dengeleri ve evdeki hesapları altüst edebilir.
KKTC’de neler olup bittiğinin farkında mısınız. Kıbrıs’taki orman yangınları neyin nesi idi.
Ve İsrail’in orada ne işi vardı. KKTC’deki orman yangınını, Türkiye’ye karşı tatbikat yapan, 2 İsrail, 2 Rum kesiminden gelen yangın söndürme uçağı ile söndürmeye çalışıyorlar!
Yangın ise ilk önce Tatlısu sonra Kantara’ya oradan da Karpaz’a doğru ilerlemekte. Tam da aynı zamanlarda İsrail’den Türkiye’ye üst düzey bir ziyaret gerçekleşiyordu ve MİT, İsrailli turistlere suikast planı içindeki İran ajanlarına operasyon yapıyordu.
Hay Allah, İran operasyon timinin kod adı da “El Kudüs” imiş.!
Neyse şimdilik İsrail cephesinde bugünden yarına bir şey olmayacaktır. (Tabii temel politikalar kendi yolunda ilerler) İsrail’deki mevcut 8’li yamalı bohça koalisyonu dağıldı, bakalım şimdi, ne zaman ve nasıl bir koalisyon kurulacak ya da yeni bir seçimden nasıl bir sonuç çıkacak. Bakın bu olaylar oldu bitti, yenileri sırada. Zaten yenisi başlayınca eskisi unutuluyor. İşler bu kadar hızlı gerçekleşince insanlar da adeta balık hafızalı oldu.
Çevremizde bunlar olurken, bir gözümüz de Tayvan’da olsun..
Tayvan’da başlayacak çatışmalar kontrolden çıkarsa, ne zaman, nerede duracak belli olmaz ve bunun dünyadaki stratejik noktalar ve hassas bölgelerdeki hassas dengeleri nasıl etkiler o ön görülemez.
Böyle bir kriz ister istemez Türkiye’yi de yakından etkileyecektir. Bundan Ukrayna da etkilenecektir. İran da etkilenecektir, İsrail de etkilenecektir.
Yunanistan, böyle bir ihtimale karşı, arkasına ABD’yi alarak Türkiye’ye karşı bir emrivakiye kalkışabilir.
Kıbrıs sıcak bir gündem, Yunanistan tekrar karasularını 12 mile çıkarmak isteyebilir. Bütün bunlar çatışma sebebi. 12 mil ve Kıbrıs konusunu birlikte düşünürseniz, Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’de balık avlamak için bile çıkacak sahili kalmayacak bu durumda nerede ise. Yunanistan Ege ve Akdeniz’de çok geniş bir bölgeyi münhasır alan ilan edecektir. Doğu Akdeniz’de de biz Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır ve Kıbrıs’tan arta kalan bir bölgeye sıkıştırılmış olacağız.
Bu bayramı çoğu kimse sanırım evinde geçirecek, orta ve alt gelir grubunun bu petrol fiyatları ile köyüne gitmek ya da tatile gitme lüksü olmayacaktır.
Bayram tatil günü değil ama sıla-i rahim yapmak da artık Kurban kadar mali bir külfet getiriyor. 4 kişilik bir aile İstanbul’dan Erzurum’a gidecek olursa sadece otobüs bileti 5000 lirayı buluyor.
Hele şu bayramı bir geçirelim, bakalım neler olacak. Gerçekten tevbe edelim ve sonra da dua.
Çünkü gelecek günler, bu gidişle, geçen günleri aratabilir.
Bu bayramda insanlar daha çok piyasayı, ülkemiz, bölgemiz ve dünyanın nereye gittiğini; pahalılığı, aile ve ahlaksızlığı, adaleti ve siyaseti konuşacaklar.
Siyasiler için bu buluşmadan kendilerine hayırlı bir temenni pek çıkmayacak sanırım, hele bu son günlerde yaşananlardan sonra..
Selâm ve dua ile.