Vizdani Red Kitabı Çıktı
Çarklardaki Kum; vicdani reddin felsefi-politik temellerini, uluslararası deneyimlerini ve hukuki boyutlarını ortaya koyuyor.
Çarklardaki Kum: Vicdani Red isimli kitap, konuyu daha geniş kesimlerle paylaşmayı amaçlıyor.
Kamuoyunda daha çok Osman Murat Ülke, Mehmet Bal, Halil Savda, Mehmet Tarhan dolayısıyla bilinen, "Savaşa ve askerlik hizmetine karşı duruşun en dolaysız biçimlerinden" olan vicdani redle ilgili İletişim Yayınları tarafından hazırlanan Çarklardaki Kum: Vicdani Red isimli kitap çalışması Türkiye'de bugüne kadar vicdani redle ilgili yayınlanmış en geniş kapsamlı çalışma sayılabilir. Çeşitli dergilerde makale olarak ele alınan ve akademi çevrelerinde de tartışma konusu olan vicdani red ile ilgili bu çalışmada, konuyla ilgili çok sayıda aydınlatıcı makale bulunuyor.
İKİ YILLIK ÇALIŞMA Kitabı yayına hazırlayanlardan Coşkun Üsterci, kitabın iki yıllık bir çalışma ürünü olduğunu söyledi. İzmir'de 2006'da Melek Göregenli, Kürşat Bumin, Taha Parla ve Yıldırım Türker'in konuşmacı olduğu panelin ardından bir konferans fikrinin oluştuğunu, 2007'de Bilgi Üniversitesi'nde bu panelin gerçekleştirildiğini ve kitabın da bu panelde yer alan sunumlardan ve akademisyenlerden gelen yazılardan oluştuğunu belirtti.
İLK KİTAP Bir ilk kitap olma özelliğini taşıyan çalışmada, "Ulusal orduların yurttaş yaratma sürecindeki rolü (Suavi Aydın), Militarizmin inşasının aracı olarak eşitsizliğin meşrulaştırılması ve yurtseverlik (Melek Göregenli), Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde asker kaçaklığı (Erik Jan Zürcher), 21. yüzyılın başında vicdani red (Ulrich Bröckling), Sivil itaatsizlik ve anti-militarizm (Nilgün Toker Kılınç), Vicdani reddin felsefi gerekçeleri (Taha Parla), Kadınlar askerî vicdani reddin neresinde? (Cynthia Enl), Kadın vicdani redciler neyi reddediyor? (Ayşe Gül Altınay), Vicdani red ve erkek şiddeti (Serpil Sancar), "Çürük raporu" ve hegemonik erkekliğin inşası (Alp Biricik), Dünyada vicdani red hareketi (Andreas Speck-Rudi Friedrich), Türkiye (Coşkun Üsterci-Uğur Yorulmaz), Avrupa ülkelerinden vicdani red hakkına genel bir bakış (Özgür Heval Çınar), Vicdani red ve alternatif hizmette uluslararası standartlar (Rachel Brett),
Vicdani redde Avrupa standartları ve alternatif hizmet (Friedhelm Schneider), Uluslararası hukukta vicdani red ve Osman Murat Ülke davası (Kevin Boyle), Vicdani red ve anayasa (Osman Can), Türkiye'de vicdani red suçu (Hülya Üçpınar)" gibi çok
sayıda makaleyle konu her boyutuyla tartışılıyor.
Çarklardaki Kum isimli çalışmada vicdani redcilerin sorunlarına da değiniliyor. Son olarak, Coşkun Üsterci, zorunlu askerliğin anayasadaki durumuna ve yurtdışındaki uygulamalara dair şunları söylüyor: "Anayasanın 72. maddesi bu konuda vatan hizmetini düzenliyor ve bu düzenleme de vatan hizmeti eşittir askerlik gibi bir ibare, ifade yok.
ZORUNLULUK YOK Dolayısıyla vatan hizmetinin zorunlu askerlik dışında, başka biçimlerde bir sağlık merkezinde, hastanede, kimsesizler yurdunda, yaşlılar yurdunda herhangi bir kamusal hizmet yaparak gerçekleştirilmesi mümkün. Anayasa şu anki haliyle bile yani tüm antidemokratik, militarist ve ırkçı milliyetçi içeriği ve darbe anayasası olmasına rağmen yasal bir düzenleme yapmaya cevap veriyor ama gerek ordu yetkilileri gerekse siyasi iktidar bu konuda bir adım atmıyor. Değerli hukukçumuz Osman Can'ın bu konuyu irdeleyen ufuk açıcı makalesi de kitapta yer alıyor. Almanya'nın 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşturulmuş anayasasının 4. maddesinde vicdan özgürlüğü kapsamında kimsenin zorunlu askerliğe yollanamayacağına dair çok net bir ifade var. Vicdani red anayasalarında yer alıyor.
47 ÜLKEDE VAR Keza Paraguay, vicdani reddi anayasasına sokmuş. Avrupa ülkelerinde yine Özgür Heval Çınar'ın kitapta yazdığı bir bölüm var, 47 ülkede vicdani redle ilgili düzenlemeler var. Kimisinde yasalaşmış kimisinde yasalaşmamış. Yasalaşmayan çok az ülke var. Diğer bütün ülkelerde vicdani red bir hak olarak tanındıktan sonra zorunlu askerlik hizmetine alternatif sivil hizmet imkânları da tanıyorlar. Ancak gerek BM standartları gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında yapılan çalışmalarda bu durum, 'Sivil hizmet hiçbir şekilde askerlik hizmeti süresinin üzerine çıkmamalı. Cezalandırıcı bir niteliği olmamalı. Bir angarya pozisyonuna düşmemeli ve gerçekten vicdani değerlerleri zorlamamalı' şeklinde belirtilmiş."
Çarklardaki Kum: Vicdani Red isimli kitap, savaşa karşı olmanın üçüncü dilini öğrenmek isteyenler için, özellikle günümüz gelişmeleri göz önüne alındığında çok mühim bir çalışma olarak kütüphanelerde mutlaka bulunmalı.
VİCDANİ RED ASIRLIK GEÇMİŞ
Vikipedi'de Vicdani red, "Bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda askerlik hizmetini reddetmesidir" sözleriyle tanımlanmıştır. Vicdani Red düşüncesi geniş anlamda ilk olarak 19. yüzyılda ortaya atılmış, 20. yüzyılın başlarında I. ve II. Dünya Savaşları sırasında taraftar bulmuştur. Savaş karşıtlarının uzun mücadeleleri sonucunda, vicdani red hakkı günümüzde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak kabul edilmiştir. Vicdani reddin geçmişinin ilk devletlerin kuruluşuna kadar eskiye uzandığı iddia edilsede, resmi kayıtlara göre yirminci yüzyılın başına uzanmaktadır. İlk kez 1916'da İngiltere vicdani reddi Anayasasına dâhil etmiş, İngiltere'yi 1917'de Danimarka, 1920'de de İsveç izlemiştir. Türkiye'de ise 1989 yılında ilk olarak Tayfun Gönül'le başlayan Vicdani Red hareketi, son olarak İsmail Saygı'nın vicdani reddini açıklamasıyla gündeme geldi. Saygı, "birliğine" teslim edilmek üzere, tutuklandı.
Taraf Gazetesi