"Yabancı Sermayeye Selam, Düşmanlığa Devam"

"Yabancı Sermayeye Selam, Düşmanlığa Devam"

Akif Beki’nin Karar’daki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı bugünkü (09 Ağustos 2018) yazısını iktibas ediyoruz:

Aynı anda hem Türkiye’ye girecek yabancı sermaye miktarı müjdeleniyor medyada, hem de yabancı sermaye düşmanlığı veryansın körükleniyor.

Ya ne yaptığını bilmiyor bu arkadaşlar ya da bile bile ikili oynuyorlar.

Her iki ihtimalde de, yabancı sermaye girişine darbe vuruluyor. Hem de ilaç gibi muhtaç olduğumuzu kendilerinin de itiraf ettiği bir dönemde...

Dün gururla duyuruyorlardı. Uluslararası Finans Enstitüsü, Türkiye’ye bu yıl 51 milyar dolar sermaye girişi bekliyormuş. Faiz oranlarımız, yatırımcıyı çekmek için yeterli seviyelerdeymiş. Mevcut şartlarda ekonomimiz her şeye rağmen cazibesini korumuş. Ama bu başarılı performans, dış borçlanma ihtiyacımızı karşılayacak güçte değilmiş...

Yani ekonomimizi döndürmek için el parasının daha fazlası lazım. O zaman, ‘tefeci komplosu’ yaveleriyle üstüne gide gide kaçırtmak da niye!

Sarıldıkları Finans Enstitüsü, Türkiye’ye sermaye girişiyle ilgili beklentisini koruyor, öngörülerini revize etmeye gerek görmüyor. Ama risklerle ilgili uyarıyor da.

Bu yıl gelecek sermaye, geçen yılkiyle aynı kalite ve sağlamlıkta değilmiş.

Yani katkısı zayıflıyor, kalibresi düşüyor. Daha spekülatif, kırılgan, vurkaç peşindeki para...

Çünkü kaliteli sermaye, öngörülebilirlik ve güven ortamı arıyor, biz de onu sağlayamıyormuşuz.

Bu durumda sormazlar mı, propaganda makinemizin sabah akşam pompaladığı ekonomik savaş çığırtkanlığı neye hizmet ediyor diye.

Paramız saldırı altındaysa, yabancı sermaye düşmanlığını ha bire harlamak, düşmana mı yarıyor bize mi?

Dolardaki patlama bir algı operasyonuysa, amacı kriz yanılsaması yaratarak kuşatmaya alındığımız duygusu vermekse...Sahte algıyı kırmanın, komployu boşa çıkarmanın yolu sabah akşam dolara söverek irrasyonel tepkiler vermek midir?

Çektiğimiz gavur sermayesinin büyüklüğüyle hala övünüyor, bakın bu yıl da şu kadar gelecek diye piyasalara güven aşılamaya çalışıyorsak...Tutunacağımız dal, pek öyle demiyor.

***

Sırf milleti ekonomik kötüleşmelere karşı şerbetlendirmek için yürütülen kampanyalar, iç rahatlatmaya yarayabilir...

Ama ekonomik kuşatmayı yarmaya yaramaz, aksine çemberi daraltmaya hizmet eder. Asabiliğimizin mazereti bu olamaz yani.

İran’a dolarla ticareti yasaklayan ABD yaptırımlarının gözü, ‘dolardan çıkarız’ protestolarıyla korkutulabilir mi?

E, ‘kahrolsun dolar’ demekle de kahrolmuyor işte. Dolar manipülasyonlarına karşı direnç ve bağışıklık sağlamıyor.

Türbülanstan kurtulmak için, ne yapıp ne edip yabancı sermaye bulmak gerekiyor.

Kurma kolu bir medyayla, halkı yabancı sermayeye karşı ha babam kurar, doldururken nasıl olacak? Ürkek yabancıyı daha çok ürkütmüş mü olursunuz, güvene mi boğarsınız?

Faiz lobisidir, küresel tefecidir, finanssal tetikçidir diye sevimsiz gösterildiği yere korkmadan gelir mi yabancı yatırımcı?

Ayrıca; şeytanlaştırma sloganlarıyla zehirlenen kamuoyu, yabancı yatırımcıyı sevimli gösterme çabalarını bir günde basar mı bağrına?

Halbuki AK Parti, yabancı sermaye paranoyasının tavan yaptığı bir Türkiye devralmış ve ilk iş, yabancı sermaye düşmanlığına savaş açmıştı.

Sermayenin Yahudisi Müslümanı, ecnebisi gavuru, dini ırkı olmaz anlayışı, nasıl oldu da yerini daha ateşli bir yabancı sermaye düşmanlığına bıraktı? Asıl tuzak, burada olmasın.