Yargı Reformdan Niçin Rahatsız?
Türkiye'yi AİHM'de mahkum eden kararların önüne de geçmeyi hedefleyen yeni düzenleme yüksek yargının direnciyle karşılaşıyor.. Peki ama neden?
Yargı reformdan neden rahatsız?
Anayasa Değişikliği Paketi'nin en çok tartışılan maddeleri yargı ile ilgili olanlar.
Yargıtay ve Danıştay başkanları ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili basın toplantısı düzenleyerek tepkilerini açıktan dile getirdi.
Yeni düzenlemenin "yargı bağımsızlığını geriye götürdüğü" ileri sürülüyor.
Eleştirilerin kaynağında HSYK'nın yeni yapısı var.
7 olan üye sayısı 21'e yükseltiliyor.
Adalet Bakanı, Müsteşarı, Yargıtay'ın 3, Danıştay'ın 2 üye atadığı HSYK yapısı, yeni düzenleme ile temsili olarak zenginleştiriliyor.
İlk derece hâkim ve savcılardan 10 kişinin Kurul'da yer alması sağlanıyor.
Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'nden atanacaklarla birlikte 15 hukuk adamı direkt olarak Kurul'a seçiliyor.
Temsil keyfiyeti ve çeşitliliği artıyor.
Bütün hâkim ve savcıların denetimi, disiplin soruşturması, terfi ve tayinlerini yapan Kurul'a, tabandan isimler katılıyor.
Bu durum mevcut sistemdeki kısır döngüyü de kırıyor.
***
1982 darbe Anayasası ile kurulan HSYK'ya, Yargıtay ve Danıştay 5 üye seçiyor.
Üstelik her bir ismin tespiti için ayrı ayrı oylama yapılıyor.
Kararları çoğunlukla alan HSYK da Yargıtay ve Danıştay'ın bütün üyelerini atıyor.
Dolayısıyla seçenler ve seçilenler arasında bir nevi "kast sistemi" işliyor.
Yeni yapı bunun kırılmasını sağlıyor.
"Yargı bağımsızlığı" eleştirilerinin arkasındaki esas sebep de işte bu, Kurul'un tabana açılması.
***
Reform paketi içerisinde Yargıtay ve Danıştay'ı yakından ilgilendiren bir diğer husus da Anayasa Mahkemesi'nin konumundaki güçlenme.
"Yüksek Mahkeme" konumunun bireysel başvuru ile güçlendirilmesi.
Yargıtay ve Danıştay mevcut uygulamada iç hukuk açısından nihai kararları veriyor.
Yeni düzenleme, Yargıtay veya Danıştay kararları ile mağdur edildiğine, adil yargılanma hakkının engellendiğine inanan bireylerin Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasına imkân sağlıyor.
Mesela, HSYK tarafından meslekten ihraç edilen bir kişi artık Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilecek.
Eskiden direkt olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuru yapılıyordu.
Anayasa Mahkemesi bir yönüyle "iç hukukun AİHM'i" gibi olacak.
Yargıtay ve Danıştay'ın, birçok Avrupa ülkesinde mevcut olan bu uygulamadan da rahatsız olduğu görülüyor.
HSYK kararlarına itiraz hakkının gelmesi de tıpkı ilk derece hâkim ve savcılara temsil hakkı verilmesi gibi Kurul'u rahatsız etmiş görünüyor.
***
Yargı mensuplarının rahatsızlık kaynağı, daha çok yapısal değişiklikten kaynaklanıyor.
Yeni düzenlemenin yargı bağımsızlığını iddiaların aksine daha da artırdığı ve Avrupa standartlarına taşıdığı ortada...
Kaldı ki Türk yargı sisteminin mevcut yapısı Türkiye'yi birçok uluslararası kurumda zora sokuyor.
AİHM'deki 120 bin davanın 13 bini Türkiye'ye yönelik.
En çok ihlal cezası alan ülkeyiz.
Aynı şekilde Avrupa'da parti kapatma rekoru da Türkiye'ye ait.
Avrupa Birliği İlerleme Raporları, Venedik Komisyonu Raporları bu aksaklıkları net şekilde ortaya koyuyor.
Reform paketi, Avrupa standartlarında bir yapılanma getiriyor.
Türkiye'yi bu ayıptan kurtarmayı hedefliyor.
İddia edildiği gibi yargı bağımsızlığı geriye gitmiyor, aksine Avrupa Birliği standartlarına yükseliyor.