Yarım Çözüm, Çözümsüzlüktür
Yıllardır gayri hukuki şekilde uygulanan başörtüsü sorunu, muhalefetinde destek vermesi ile çözülmeye çalışılır bir noktaya gelmiştir.
YARIM ÇÖZÜM, ÇÖZÜMSÜZLÜKTÜR
Yıllardır gayri hukuki şekilde uygulanan başörtüsü sorunu, muhalefetinde destek vermesi ile çözülmeye çalışılır bir noktaya gelmiştir.
Başörtülü bayanlar, kıyafetinden ötürü gerek eğitim gerekse çalışma hayatında ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Vergi verme ve zorunlu bazı kamu hizmetlerinin ifası gibi konularda hiçbir farklı konumlandırma söz konusu değilken, eğitim ve çalışma hayatında hizmetin verilmesi ve alınması konularında başörtülülere ayrımcılık yapıldığı ortadadır.
Hukuk devleti, bireyin inancını ifade etmesinde ve uygulamasında, herhangi bir engelle karşılaşmamasını teminat altına almak zorundadır. Bireyin inancından ötürü karşılaştığı herhangi bir ayrımcılık söz konusu ise, bu hangi alanda olursa olsun, bunu gidermek hukuk devletinin asli sorumluluklarındandır.
Türkiye’de yıllardır uygulanan, başörtüsü yasağının, biran önce kaldırılması gereken, çok temel bir insan hakları ihlali ve hak tecavüzü olduğu gözlerden kaçırılamayacak bir gerçektir.
Bu yasağın sadece yüksek öğrenim kurumlarında, öğrencilere uygulandığı gibi bir yanlış yorumla, sadece bu alanda yapılacak bir değişikliğin yasağın kaldırılması değil, ertelenmesi anlamına geleceği açıktır. Bu konuda bir değişiklik yapıldığında yüksek öğrenimini tamamlayan öğrenciler, meslek hayatına atıldıklarında kıyafetleri nedeni ile yine yasakla karşılaşacaklar, diplomalarının iş hayatında bir karşılığını bulamayacaklardır. Bu durumda üniversite önünde yaşanılan sıkıntıların adres değiştirerek, çalışma hayatının başlangıcında yaşanmasını sağlayacak, ihlal tabloları ve insanlık dışı tavırlar buralara taşınacaktır.
Bizler, insan hakları ihlali niteliğindeki bu yasağın ertelenmesini değil, tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Gündelik hesaplarla, siyasi oyunlarla, içi boş vaatlerle geçirecek ne vaktimiz, ne de bunlara dayanacak tahammülümüz vardır. Bunun için kılık kıyafetin, hizmet alan/veren farkı gözetilmeksizin, kamu/özel ayrımı yapılmaksızın, eğitim/öğrenim ve çalışma hayatında hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın serbest olduğuna ilişkin özgürlükçü, genel bir düzenleme yapılması gereklidir. Kılık kıyafete ilişkin özellikle kamuda yapılacak düzenlemelerin de kişilerin inançlarına aykırı kıyafet giyme zorunluluğu şeklinde yorumlanamayacağının ifade edilmesi gereklidir.
İnsan hakları ihlalleri yarım çözümlerle, geçici rahatlatmalar ile son bulamaz. Yarım çözümlerin ileride sorunu daha da büyümüş olarak karşımıza çıkaracağı apaçık ortadadır.
Bu sebeple sadece yüksek öğrenim gören kişilere yönelik, kısır ve etkisiz bir çözüm istemediğimizi, ayrımcılığı tüm uygulamaları ile kaldıracak net ve etkili çözümler getirilmesinin ancak bu ihlali çözebileceğini açıkça ifade ediyor, aksi bir çözümü, çözüm olamayacağı için, kabul edilebilir bulmadığımızı tüm kamuoyuna açıklıyoruz.
Adalet Gönüllüleri Derneği / AKV(Araştırma Kültür Vakfı) / Aksiyoner Hukukçular Derneği / Anadolu Gençlik Derneği / ASDER(Adaleti Savunanlar Derneği) / Bab-ı Ali Ehli Beyt Vakfı/ Başkent Kadın Platformu / Büro Memur-Sen / DOKAP(Dostluk ve Kardeşlik Platformu) / Eğitim Bir-Sen / ESDER(Esnaf ve Sanatkârlar Derneği) / FECR/Genç Birikim Derneği / Gönüllü Eğitimciler Derneği / İHAD(İnsan Hakları Araştırmaları Derneği) / İHH(Ankara) / İLKDER (İlke İlim kültür ve Dayanışma Derneği) / İnfak Vakfı / KADBİR (Türkiye Kadınlar Kültür ve Dayanışma Birliği) / Kardelen /Kudüs-Der / MAZLUMDER / MÜSİAD Ankara Şubesi / Sağlık- İş Sendikası / Öğretmen-Sen / Özdev-Sen / Toç-Bir-Sen / Tüketiciler Birliği Ankara Şubesi / Vahdet vakfı
Yıllardır gayri hukuki şekilde uygulanan başörtüsü sorunu, muhalefetinde destek vermesi ile çözülmeye çalışılır bir noktaya gelmiştir.
Başörtülü bayanlar, kıyafetinden ötürü gerek eğitim gerekse çalışma hayatında ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Vergi verme ve zorunlu bazı kamu hizmetlerinin ifası gibi konularda hiçbir farklı konumlandırma söz konusu değilken, eğitim ve çalışma hayatında hizmetin verilmesi ve alınması konularında başörtülülere ayrımcılık yapıldığı ortadadır.
Hukuk devleti, bireyin inancını ifade etmesinde ve uygulamasında, herhangi bir engelle karşılaşmamasını teminat altına almak zorundadır. Bireyin inancından ötürü karşılaştığı herhangi bir ayrımcılık söz konusu ise, bu hangi alanda olursa olsun, bunu gidermek hukuk devletinin asli sorumluluklarındandır.
Türkiye’de yıllardır uygulanan, başörtüsü yasağının, biran önce kaldırılması gereken, çok temel bir insan hakları ihlali ve hak tecavüzü olduğu gözlerden kaçırılamayacak bir gerçektir.
Bu yasağın sadece yüksek öğrenim kurumlarında, öğrencilere uygulandığı gibi bir yanlış yorumla, sadece bu alanda yapılacak bir değişikliğin yasağın kaldırılması değil, ertelenmesi anlamına geleceği açıktır. Bu konuda bir değişiklik yapıldığında yüksek öğrenimini tamamlayan öğrenciler, meslek hayatına atıldıklarında kıyafetleri nedeni ile yine yasakla karşılaşacaklar, diplomalarının iş hayatında bir karşılığını bulamayacaklardır. Bu durumda üniversite önünde yaşanılan sıkıntıların adres değiştirerek, çalışma hayatının başlangıcında yaşanmasını sağlayacak, ihlal tabloları ve insanlık dışı tavırlar buralara taşınacaktır.
Bizler, insan hakları ihlali niteliğindeki bu yasağın ertelenmesini değil, tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Gündelik hesaplarla, siyasi oyunlarla, içi boş vaatlerle geçirecek ne vaktimiz, ne de bunlara dayanacak tahammülümüz vardır. Bunun için kılık kıyafetin, hizmet alan/veren farkı gözetilmeksizin, kamu/özel ayrımı yapılmaksızın, eğitim/öğrenim ve çalışma hayatında hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın serbest olduğuna ilişkin özgürlükçü, genel bir düzenleme yapılması gereklidir. Kılık kıyafete ilişkin özellikle kamuda yapılacak düzenlemelerin de kişilerin inançlarına aykırı kıyafet giyme zorunluluğu şeklinde yorumlanamayacağının ifade edilmesi gereklidir.
İnsan hakları ihlalleri yarım çözümlerle, geçici rahatlatmalar ile son bulamaz. Yarım çözümlerin ileride sorunu daha da büyümüş olarak karşımıza çıkaracağı apaçık ortadadır.
Bu sebeple sadece yüksek öğrenim gören kişilere yönelik, kısır ve etkisiz bir çözüm istemediğimizi, ayrımcılığı tüm uygulamaları ile kaldıracak net ve etkili çözümler getirilmesinin ancak bu ihlali çözebileceğini açıkça ifade ediyor, aksi bir çözümü, çözüm olamayacağı için, kabul edilebilir bulmadığımızı tüm kamuoyuna açıklıyoruz.
Adalet Gönüllüleri Derneği / AKV(Araştırma Kültür Vakfı) / Aksiyoner Hukukçular Derneği / Anadolu Gençlik Derneği / ASDER(Adaleti Savunanlar Derneği) / Bab-ı Ali Ehli Beyt Vakfı/ Başkent Kadın Platformu / Büro Memur-Sen / DOKAP(Dostluk ve Kardeşlik Platformu) / Eğitim Bir-Sen / ESDER(Esnaf ve Sanatkârlar Derneği) / FECR/Genç Birikim Derneği / Gönüllü Eğitimciler Derneği / İHAD(İnsan Hakları Araştırmaları Derneği) / İHH(Ankara) / İLKDER (İlke İlim kültür ve Dayanışma Derneği) / İnfak Vakfı / KADBİR (Türkiye Kadınlar Kültür ve Dayanışma Birliği) / Kardelen /Kudüs-Der / MAZLUMDER / MÜSİAD Ankara Şubesi / Sağlık- İş Sendikası / Öğretmen-Sen / Özdev-Sen / Toç-Bir-Sen / Tüketiciler Birliği Ankara Şubesi / Vahdet vakfı