Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yarın 8 Mart!?

8 Mart’ın önemi ne derseniz, “8 Mart dünya kadınlar” günü. BM’nin de desteklediği bir gün. O gün LGBT “onur yürüşü” de yapılıyor. Ve tabi o gün İstiklal Caddesi’ne çıkacak olan LGBT’liler, istiklallerini ilan etmek için bizim yargı ve vergi imtiyazı verdiğimiz, pozitif ayırımcılığa ve diplomatik statüye sahip UN WOMAN her türlü cömertliği ile bu lobilere destek verecektir.

Ha, bu arada TBMM’de yeni bir aile yasası meclis gündeminde, İstanbul sözleşmesinin, hani şu çekildik deyip de çekilmedikleri sözleşmenin açtığı yaraları pansuman etmek için önce 2025’i aile yılı ettiler, şimdi de bir pansuman tedavisine hazırlanıyorlar. Yoksa temel olarak zihniyet değişikliği yok. Hükümet her zaman olduğu gibi, uluslararası sistemle birlikte hareket etme kararlılığı içindeler. Aynı duruşla, İklim yasasını ve bu konudaki eleştirileri susturmak için AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’ler ve AKP’nin papatyaları İklim yasasındaki gibi yeni bir “Takrir-i Sukun” yasası çıkartmaya hazırlanıyorlar. Siber Güvenlik Kanun Teklifi’nin 16. maddesi, katılımcı, çoğulcu, şeffaf hukuk devletinin temel taşı olan basın ve ifade özgürlüğüne karşı ‘dijital sansür kılıcı’ anlamı taşıyor..

Sahi, madem herşeyi yasayla düzenliyorlar, bir de Kaynanalar yasası çıkartılsa ya, Kaynanalar, Kayınbabalar günü, dedeler, nineler günü, bir yasa çıkarttın mı oluyorsa bu işler, çıkartalım gitsin. Ayrı bir bakanlık da onlar için kurulsun oldu olacak..

Toplum, ancak özgür bir basınla, örgütlenme ile ayakta kalabilir. Birileri Varlık vergisi gibi, yol vergisi gibi bir de “Karbon Ayak izi vergisi” getirmeye çalışıyorlar. Halk ağır vergilerden pahalılıktan yandım diye bağırıyor, sanki birileri de üstüne üstlük boğmaya yeni bir vergi göndermeye hazırlanıyorlar. Zaten yol, köprü, tünel parası ile bir bakıma Yol Vergisi geldi, ama yolsuzluk yapanlara, ihaleye fesat karıştıranlara, kumar işletmecilerine, kültür-turizm maskeli karnaval cemaatın teşvik ve vergi affı uygulanıyor öte yandan..

Bu arada, Siber Güvenlik ve İklim Kanunu çok tehlikeli? Bu yeni vergi demek, Sanayici, Tarım sektörü Uluslararası sistemin elinde oyuncağa dönebilir. HAARP Teknolojisi ile kirli hava bulutları manipüle edilebileceği gibi, Hacker’ler ya da uluslararası sistemin içindeki gizli yapılar süreci kontrol ederek, hedef ülkelerin ekonomik sistemlerini çökertebilir. Bu büyük bir gözaltı demektir. Siber Güvenlik ve İklim Kanunu tehdittir..

Bakın İstanbul sözleşmesini tartışırken, biz BİREY den söz ederken birileri gülüyordu. “Din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetten bağımsız GENDER diye tanımlanan bir BİREY’den söz ediyorlar” dediğimizde bizimle alay ettiler. İnsan “Nesnelerarası iletişim”in NESNE’si olacak dediğimiz zaman da alay ettiler. Kafanıza Chip Takacaklar dediğimizde de. Ama artık bakanlıkların stratejik eylem planında bunlar yazıyor. 5G siber işgalin altyapısını oluşturuyor. Akıllı şehirler siber işgalin altyapısını oluşturuyor dediğimizde de güldüler. “Toplumsal Cinsiyet” kavramından LGBT’ye özgürlük çıkacağını hayal bile etmediler. Tekrar söylüyorum, İKLİM bunların hepsinden beter. Siber Güvenlik yasası bir TAKRİR-İ SUKUN YASAdır.. Yeni Aile Yasası, ölümü gösterip hastalığa razı etme yasasıdır. Bu yeni yasa Pansuman yasasıdır. “Dostlar alışverişte görsün” yasasıdır.

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak zaten suç. Dezenfermasyon yasası falan sürekli yasa çıkartılıyor. Memleket yasa çöplüğüne döndü. Sosyal Media yasasıda çıktı, ne oldu. Hukuk sistemi yamalı bohçaya dönüştürüldü. Bir ülkede ne kadar çok yasa varsa, özgürlükler o kadar az demektir. Yasa ile yapılan düzenlemelerde, söz sahibi halk değil, yönetim olur. Yasayı da bürokrat uygular.

Erdoğan 5 Ağustos 2024’de şöyle diyordu: “Sosyal medya şirketleri adeta militanlaştılar. İsrail’i eleştiren basit bir cümleye bile sansür uygulamayı kendilerine görev addediyorlar. Bunu özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. Arzu edilen işbirliğini henüz tesis edemedik.” Siyasilerin ağızlarından çıkan sözleri dinlerken, ayaklarının nereye gittiğine bakmak gerek.

Böyle devam edilirse, halk bir yerde “One minute” der. Çünkü kulakları uluslararası sistemden gelecek haberlere ayarlı kişilere Türkçe söyleyince anlamıyorlar. Onlara İngilizce “Bir dakika” demek gerekebilir. @selcukozdag’ın dediği gibi SİBER GÜVENLİK KANUNU TEKLİFİ ile adım adım hayata geçirilen George Orwel’in 1984 romanındaki big brother düzenine tuğla döşendiğini biliyoruz. Bu adım ne ilk ne de sonuncu ki bunun da farkındayız. CB hükümet sistemi ile esasen söz konusu bir paket programın devamı olan: Dezenformasyon yasası, RTÜK, “Etki Ajanlığı” ve nihayet huzurdaki bu yasa teklifi ile yapılmak istenen o kadar açık ki. İktidar aleyhine konuşanlar için soruşturma ve gözaltılar 1 yol, cezaevleri ise bir mekan haline geldi. Bunun arkasının geleceğini de çok belli ediyorsunuz”. Aslında batıdan gelen bu yasaların hepsi birbiri ile ilgili. Hepsinde de ıslah edici maskeleri ile geliyorlar ve bozgunculuk yapıp gidiyorlar. Daha önce CoVID günlerinde sağlık için geldiklerini söylediler, ölüm saçıp gittiler.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nün tarihi arka planını merak edenler, yazının sonundaki BİLGİ NOTU’na bakabilirler.

2003’den itibaren 8 Mart “Feminist gece yürüyüşü” ile birlikte LGBT’lilerin “Onur Yürüyüşü”ne dönüştürüldü. 2024’de “22. Feminist gece yürüyüşü” yapılmıştı. Bu sene bu gün Ramazan ayına denk geldi, bakalım ne olacak?. UN WOMAN ve diğer bir takım uluslararası ve ulusal, yerel kadın dernekleri bu konuda yakın bir işbirliği ve yardımlaşma içinde hareket ediyorlar. Tam da böyle zamanda iktidar bir yandan aile yasa tasarısını meclise gönderirken, öte yandan Kültür Bakanlığı Bayram haftasında karnaval yapmaya hazırlanıyor. Sahi 8 Mart bugün ne anlama geliyor ki. Artık TransHuman projesi ile Human2 projesi ile biyolojik insan neslini birileri sona erdirmek istiyor. Toplumsal cinsiyet diye fıtrata meydan okuyan birileri kimlik kartlarımıza GENDER yazdılar. Onlara göre bu din, ahlak ve gelenekten, biyolojik cinsiyetten bağımsız BİREY’ler akışkan ve değişken bir cinsiyete de sahip olabiliyorlar. Peki bunlar hangi KADIN’dan söz ediyorlar, o zaman..

Biraz ABD, biraz SSCB, bir Sosyalizm, biraz Kapitalizm, Laikçi, seküler, Ate, biraz AB gölgesinde şekillenen bir günden söz ediyoruz. Doğduğu ülke LGBT’yi reddediyor. Bizimkiler hala tereddüt içinde, İstanbul sözleşmesinden çekildik deselerde Toplumsal cinsiyet kimliği, dezavantajlı grublar yasalarda yine Lanzarotede mevcut. Zaten UN WOMAN yargı ve vergi muafiyeti, diplomatik imtiyaz, pozitif ayırımcılık statüsü ile tek başına bu fitne kazanını bu topraklarda kaynatmaya yeter.

Bu süreç bugün, PizzaGate ve Epstein skandalı sonrası Satanist, Pedefolik Siyonist bir komploya dönüştü. Bugünlük de bu kadar. Bakalım yarın ne olacak.. Selam ve dua ile.

BİLGİ NOTU: 8 Mart 1914 Dünya Kadınlar Günü için Almanca afiş. Bu poster o zamanki Alman yönetimince yasaklanmıştı. Sosyalistler tarafından “Dünya (Emekçi) Kadınlar Günü” 8 Mart 1921’den itibaren resmen kutlanan bir gün. Bu gün aslında anti cinsiyetçi, yani kadıncı ve erkekçi olmama, kadın ve erkek kimliği ile üst kimlik olarak İNSAN olma günü.. 1917 Devrimi ile önce sosyalistler, ayırımcılıkla mücadele günü olarak da benzer bir gün kutluyorlardı.

Günümüzde Dünya Kadınlar Günü, BM tarafından her yıl 8 Mart’ta kutlanan uluslararası bir gündür. ABD Sosyalist Partisi ilk kez 28 Şubat 1909’da NewYork’ta “Kadınlar Günü” düzenledi. Bir yıl sonra 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka/Kopenhagen’de toplanan “Uluslararası Sosyalist Kadın 2.Konferansı” her yıl bu günün tekrarlanmasına kararı aldı. 1917’de SSCB’de kadınlara oy hakkı tanınmasının ardından 8 Mart SSCB’de Milli bayram oldu. 1921’de Moskova’da 3. Komünist Enternasyonal, Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı‘nda “sınıfa karşı sınıf” politikalarının etkisiyle “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” adı benimsendi. 1930’lda “faşizme karşı birleşik cephe” politikası ile “Dünya Kadınlar Günü” adına dönüldü. 1945’te “sınıf, sosyalist, komünist” ön adı kaldırılarak “Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu” olarak “bütünleşik cephe” kuruldu. Kadınlar Günü, 1967’ye kadar Sosyalist ülkelerde kutlanırken 1967’de batının etkisi ile gün Feminist bir kimlik kazandı. 8 yıl sonra da 1975’te BM tarafından kutlanırken, 2 yıl sonra BM Genel Kurulu kararıyla, 16 Aralık 1977‘den itibaren “Uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü” olarak kutlanmaya başladı.

Bugünün başlangıcı sosyalistlere göre Rusya’da çarlığın yıkılmasına yol açan 1917 Şubat Devrimi‘nin 8 Mart günü yapılan kadın yürüyüşü ve grevleri ile başlamış olması, diğer bir görüşe göre 8 Mart 1908’de ABD’de NewYork’ta çoğu sosyaIist kadın işçilerin sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenledikleri miting bugünün başlangıcı oldu. 3. Görüş ise “Dünya Kadınlar Günü”nün ilk gerçekleştiği 1910’dan bahsetse de, bu günü ilk uluslararası kutlamaların düzenlendiği 19 Mart 1911’le ilişkilendirenler de var. 25 Mart 1911’de New York‘ta Triangle Gömlek fabrikasında çıkan yangın da kutlamalarla ilişkilendirilir. BM internet sayfasında 8 Mart günü Rusya‘da Çarlığa son veren 1917 Şubat Devrimi‘nin Gregoryen takvime göre “8 Mart günü” kadınların protesto eylemleri ve grevlerine atıf yapılmaktadır.

mirat haber

Bu yazı toplam 251 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar