"Yassah hemşerim" diyen "Hocalar"

"Yassah hemşerim" diyen "Hocalar"

"Yassah hemşerim"den başka bir cümle kuramayan hocalar...

Nuh Gönültaş / Bugün

“Yassah hemşerim”den başka cümle kuramayan hocalar
AKParti ve MHP; üniversitelerde yıllardır yaşanan bir ayıbı sona erdirmek için harekete geçince "bilim ve özgürlüklerin beşiği üniversiteler"deki birçok anlı şanlı profesörün yaldızları dökülmeye başladı! Bir grup rektör, sanki tek merkezden emir alan ve hep aynı hareketleri yapan zombiler gibi; "yassah hemşerim" den başka cümle kurmuyor. Koskoca profesörlere yakışmayan tavırlar sergiliyor rektörler.


Kimi, başörtülülere düşük not vermekten bahsediyor, kimi ise "başörtüsü altı kulaklık" formülüyle kopya çekilebileceğini söyleyerek iyice seviyeyi düşürüyor.

Kendi tuhaflıklarının farkında olanlar da var, olmayan da.

Neyse ki, bütün öğretim üyeleri onlar gibi düşünmüyor.

ODTÜ Uluslararası İlişkilerden Prof. İhsan Dağı ile Selçuk Üniversitesinden Doç. Şaban Çalış'ın birlikte hazırladıkları "Üniversitede Özgürlükler Konusunda Kamuoyuna Duyuru" http://universitedeozgurluk.blogspot.com/ adresinde imzaya açıldı.

30 Ocak'ta açılan mütevazı web sayfasına ilgi çığ gibi büyüyor. Bu yazı yazılırken aralarında saygın üniversitelerde görev yapan çok sayıda Profesör, Doçent ve Doktor'un bulunduğu 3059 öğretim üyesi, bildiriye imza atmıştı. (Dün, 15.37 itibariyle)

Bunların içinde 800'den fazla profesör var. Az buz bir rakam değil bu!

Demek ki üniversitelerde herkes tek tip düşünmüyor, olaylara at gözlüğü ile bakmıyor:

"Öğretim üyeleri olarak bizler kılık-kıyafet konusunda yıllardır uygulanan politikaları ve son günlerde yapılan tartışmaları yakından ve kaygıyla takip ediyoruz. Üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç özgürlükleri ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumlar olduğunu düşünüyoruz.

Üniversitelerimizin çağdaş uygar toplumlara yaraşır biçimde, özgürlüklerle ve bilim üretimiyle anılmasını istiyoruz. İstisnasız her demokratik ülkede olduğu gibi üniversitelerimizde de kılık-kıyafet serbestliğinin; hiçbir din, inanç, düşünce, ırk, grup ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın bütün öğrencilere tanınması gereğine inanıyor; aksi yöndeki tüm düzenleme ve uygulamalara bir an önce son verilmesini talep ediyoruz."

Bu bildiri gerçekten önemli.

Üniversitelerin artık ideolojik bir karargâh olmaktan çıkarılması şart.

Geçmişte kamplaşmaların merkezi haline gelen kampuslarda kanlı eylemler olmuş, birçok gencimiz hayatını kaybetmişti.

Toplum olarak, ülke olarak gerginlik istemiyoruz.

Halkın yüzde 80'i de böyle düşünüyor. Buna rağmen birkaç rektörün bu işi bir ölüm-kalım savaşına döndürmesinin kimseye faydası yok!

Bu arada bir parantez de özgürlüklere destek verenleri yanlı yayın yapmakla suçlayanlara. 3000'den fazla öğretim üyesinin imzasını koyduğu kampanyayı "Bu isimler hükümet yanlısı" diyerek küçümseyenler oluyor.

Peki özgürlüklere savaş açan rektörler hangi partinin yanlısı acaba?

Onlara tavsiyem, böyle küçük numaraları bırakıp, biraz da mağdurun gözüyle olaylara bakmaya çalışmaları.

Buna "empati" deniyor.