Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yeni bela nereden gelecek?

Dünya malına tamah edenler, çoklukla övünenlere gelince; Allah onların işlerini sarp dağlara sardıracak ve üstlerine pislik yağdıracak. Yiyecekler, doymayacaklar. Onlar okyanus sahilinde kumdan kaleler, saraylar yapan çocuklara benzer. Bir dalga gelir, eserlerinden iz bile kalmaz. Su acılaşır, gök kararır.

Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Her nefes alışımızda hem büyük kıyamete, hem de ecel saatine yaklaşırız. Bu gidişin geri dönüşü yoktur. Dağlar, ovalar, gece ve gündüz birbirini takip eder. Kimileri için her gün yeni bir umuda dönüşür, kimileri ise her doğan günün dert olduğunu görür.

Ve insanoğlu Allah’ın ipini bırakır ve yeryüzünde bir cennet ve ebedi hayat şeklinde özetlenen Şeytanın yalanına kanar ve onun peşinden koşarsa, aynı zamanda kaçtığını sandığı şeye koşmuş olur. İşte o zaman gözleri vardır görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var ama hissetmez olurlar. Artık onlara söylesen de söylemesen de birdir. İflah olmaz.

Şu Grip19 dedikleri şeyi (Onlar CoVID19 diyor) yıllardır yazıyorum. Ama anlatamadık. GreatReset, TransHumanizm, NeuraLink, Kimera, Starlik, 5G diyoruz, birileri yine anlamak istemiyor; hatta duymak bile istemiyorlar.

İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım! Bir de kendilerini “ıslah ediciler” olarak göstermeye çalışmıyorlar mı! Ki biliyoruz onlar bozguncuların ta kendileridir.

Bugün aramızda şifacı gibi dolaşanlar aslında, daha dün aramıza mikrop saçanların adamları. Şimdi de iklim maskesi ile gelecekler. Onlar hayvanları öldürdüler, ekinleri talan ettiler ama hayvan hakları savunucuları, çevreci gibi dolaşıyorlar aramızda. İnsanlığın anasını ağlatıyorlar, ama insan hakları savunucusu olarak takdim ediyorlar kendilerini; terör, darbe, savaş çıkarıyorlar, ama barışçıymış gibi ahkam kesiyorlar. Demokrasi diyorlar halkların ocağına incir dikiyorlar. Nasıl olsa sermaye, siyaset, bürokrasi, akademi, STK, kanaat önderleri onların adamı. Sonuçta parayı veren düdüğü çalıyor.

Bakın 2020-2025 arası 5 yıl büyük hadiselere gebe. Bu bin yılda bir olan bir olay. Sadece dünyamızda değil, ayda, güneş sistemimizde belki kendi galaksimizde olan bir olay. Tabii afetler, deprem, fırtına, iklim değişikliği gibi olaylar daha sık, daha uzun süreli, daha şiddetli olacak. Birileri bu süreci kullanarak, yangına körükle gidercesine, kendi şeytani planları için bu durumu fırsat olarak değerlendirmek istiyor. Bazı hadiseleri abartıyorlar, bazılarını tetiklemeye çalışıyorlar, bazı konularda çözüm diye hayali senaryolara inandırmaya çalışıyorlar. Grönland’da, kutuplarda buzulların erimesi, denizlerdeki seviye yükselmesi, sıcak su akıntılarının yönünün değişmesi, antik mikropların canlı organizmalarda mutasyonlara sebeb olması, sera gazı, depremler, volkan patlamaları, şimşekler, meteor yağmuru vs. vs.. Yani “ölümlerden ölüm beğenin” deniyor. Israrla söyledikleri şu: “Dünya hızla bir felakete sürükleniyor, tarihin sonu, su ve gıda yeni dünya savaşının ana gerekçesini oluşturacak ve medeniyetler arası bir savaşa hazır olun”. Korkulan olmasın diyorsanız, global ekonomi için nüfus kontrolü şart ve global bir planlama ve katı kurallarla koruma politikaları uygulanmazsa insanlık için felaket olacak! Onun için GlobalReset senaryosuna göre “Yeni Normal” dönem kaçınılmaz!

İklim fitnesi, bu anlamda tarihin en büyük fitnelerinden biri. Şeytanın en büyük oyunlarından biri ile insanlık karşı karşıya. “Ağuyu altın tas içre sunuyorlar, bal da onun suç ortağı”. Bu konularda yine politikacıları kullanacaklar, bürokratları, akademisyenleri, kanaat önderlerini, fonladıkları STK’lar ve mediayı, sosyal ağları kullanacaklar. Aslında CoVID19 / Grip19 süreci “iyi”(!) bir tecrübe oldu. Batıdaki akıl ve insaf sahibi insanlar ne yazık ki bizden önce uyandılar ve seslerini yükselttiler. Bu da bizim ferasetten ne kadar uzaklaştığımızın bir göstergesi. Oysa biz Hakk’ın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacaktık. Ama olmadı.

Gelecek günler geçen günleri aratmasın diyorsanız, aklımızı başımıza toplamamız gerek.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bunu görelim. Bugünkü GreatResetçilerdi, aslında dünkü uluslararası düzeni inşa edenler. Bu sınırları çizen, iktidarları ve rejimleri belirleyen, savaş, terör ve darbelerin arkasındaki güç. Dünün mimarları bugün yeni dünya düzeninin ataları idi.

Plan sonunda insan ve hayvan sayısının azaltılmasını savunuyor. İnsan sayısı azaltılmazsa, otomobil, uçak, gemi sayısı, sanayi yatırımları azalmayacak. Bunlar azalmazsa bütün insanlığı büyük bir felaket bekliyor. O zaman ne yapmak gerek? Önce nüfus artışını dondurmak gerek. Bunun için evliliklerin durdurulması, evli olanların ise çocuk sahibi olmaktan vazgeçmesi gerek. Yani katı bir nüfus planlaması şart. Mevcut yaşlılar, engelliler, kriminal risk grubundaki insanların bir şekilde elenmesi gerekiyor. Yoksa iklim değişikliği sonucu ya da hayvanlardan geçecek hastalıklar sebebi ile dünya büyük bir gıda sorunu yaşayacak. Bu durum büyük göçlere, savaşlara sebeb olabilir.

Yani birileri ölümü gösterip, bizi kendi senaryolarına ikna etmeye çalışıyor, CoVID19 örneğinde olduğu gibi. Bu adamlara göre küresel sıcaklık artışının insan kaynaklı olduğu kesinleşmiş ve buna göre bu tedbirler kaçınılmaz. Bu tedbirlerin tümü de BM raporlarınca teyid edilmiş ve bilimsel gerçekler. Yani buna karşı çıkmak olamaz!? Aynen CoVID dayatmasında olduğu gibi. Bu kurallara uyulmazsa “yüzyılın sonunda dünya felaketin eşiğine gelecektir.” Sonuçta denen şu: “Şayet sera gazı emisyonları azaltılmadığı takdirde, önümüzdeki yıllarda bir yanda orman yangınlarını görürken, hemen diğer yanda şiddetli yağış veya sellere tanık olacağız. En kötü senaryoya göre yüzyılın sonunda buzulların tamamen erimesi söz konusu. Bu olursa kıyameti yaşarız. Rusya, Alaska, Kanada arasındaki deniz buzullarının erimesinin dışında mesela ülkemizdeki Ağrı, Erciyes dağları, ya da dış dünyadaki Alpler, Everest tepesi gibi zirvelerdeki buzullar ve diğer.. Kara buzulları da erirse o zaman tam bir felaket olur.”

Dikkat ederseniz, kimse, bin yılda bir gerçekleşen manyetik kutuplardaki rutin değişiklikten söz etmiyor. NEDEN? + ve – kutuplar da yer değiştirecek ya birileri bu durumun sebeb olacağı stresi istismar ederek, “yangına körükle gidercesine” sureti haktan gözükerek çözüm adına kendi komplolarını hayata geçirmeye çalışacak. Hayatta kalması gereken insanların Chip takmasının zorunlu olduğunu söyleyecek ve TransHumanizme, yani biyolojik insan türünün sonlandırılması ve “yeni insan” olarak Klonoidleşme Siborglaşmaya zorlayacak.

Bu Şeytani bir tuzaktır. 5G ve Starlink bu yeni dünya düzeninin, insanların yerini alacak, insanımsı robot Humanoidler NeuraLink için vazgeçilmez enstrümanlarıdır. İstanbul sözleşmesi ile CoVID arasındaki derin ilişkiyi, Starlink ve 5G arasında derin bağı göremeyenlere bundan sonrasını nasıl anlatacağız bilmiyorum. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 775 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar