YÖK'ü Fetih Ve Başörtüsü Yasağı
Dindar çevreler AKP başörtüsünü halldemeden iktidar giderse izahı hazır: Bu defa da olmadı! Serdar Özmen'in yazısı...
YÖK’ü fetih, başörtüsü yasağının sonunu getirecek mi? / Serdar Özmen
Anavatan lideri Erkan Mumcu, özel veya halka açık konuşmalarında hep AKP iktidarının fetihçi bir yapısı olduğunu vurgular.
AKP’nin demokratikleşme yerine kurumları ele geçirmeye odaklı iktidar anlayışının ise asla sorunları çözmeye yaramayacağını ikaz eder.
Mumcu’nun haklı çıkıp çıkmayacağını anlamaya çok az kaldı.
Gerçi birinci iktidar döneminde (2002-2007) temel tartışma konularında parmağını kımıldatmamış olmakla AKP iktidarının Mumcu’yu doğruladığı düşünülebilir. Fakat seçmene, özellikle de muhafazakar kesimlere Çankaya ve YÖK’ü ele geçirme hedefi sunan AKP’nin bu iki hedefe de ulaşmış olduğuna göre artık başörtüsü yasağı başta olmak üzere diğer sorunları çözmek için neyi beklediği sorulabilir.
Nitekim AKP’nin gazetelerinden Yeni Şafak’ın yazarı İbrahim Karagül, “Yeni YÖK: Başörtüsü yasağının sonu geldi” başlıklı yazısında YÖK’ün başına geçen Prof. Yusuf Ziya Özcan ile birlikte artık bu sorunun sona ereceğini vadediyor.
Dindar kesimlerin başörtüsü yasağı konusundaki sessizliklerinin önemli nedeni de bu. Şimdiye kadar AKP iktidarının, başörtüsü yasağı ve başka sınırlamaları kaldırabilmek için bazı kurumları ele geçirmesi gerektiğine kuvvetle inanmışlardı.
Cumhurbaşkanlığı bu kurumların başında geliyordu. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle bu büyük engel aşılmış oldu.
Anayasa Mahkemesi’nin başına Haşim Kılıç’ın geçmesi ve şimdi de YÖK’ün AKP’ye yakın bir isme teslim edilmesiyle artık idari engel çıkaracak kurum kalmadı.
AKP’nin iş görme yöntemi, kurumları fethetme biçiminde cereyan ediyor. Bu parti, kurumsal yapıyı demokratikleştirme yerine, o yapıyı ele geçime veya kendine benzetmeyi tercih ediyor.
Demokratikleşme yapısal düzenlemeler gerektiriyor. Belki zor olan bu, ama ülkede hak ve özgürlüklerin kalıcı hale gelebilmesi için böyle bir girişime ihtiyaç var. Kurumları ele geçirme yöntemi, iktidar değiştiğinde aynı kurumların nasıl davranacağını garanti edemez.
AKP iktidarı, neden demokratikleşmeyi tercih etmiyor ve mesela YÖK’ü kaldırma veya işlevini değiştirmeye yönelmiyor da kurumu ele geçirmeyi önemsiyor?
Bu anlayışın devletin bütün kurumları için geçerli olduğunu görebiliyoruz.
AKP’nin bu davranışının önemli bir nedeni var.
İktidar, kurumları demokratikleştirmek yerine onları ele geçirmekle, yürüttüğü psikolojik savaştaki üstünlüğünü kamuoyuna teşhir etmiş oluyor. Kurumlara AKP’ye yakın isimlerin yerleştirilmesi, muhafazakar kesimlerin tüm gruplarından temsilcilerin istihdamına imkan sağlıyor. Bugün devletin tüm kademelerinde binlerce dindar istihdam edilmiş durumda ve bu sayede memnun edilmeyen neredeyse hiçbir grup kalmadı. Ayrıca kurumların fethedilmesinin yarattığı politik halkla ilişkiler AKP için hayati bir anlam taşıyor.
Eğer devletin organizasyonunda demokratikleşmeye gidilseydi kurumların fethedilmesinin yarattığı etkiye asla ulaşılamayabilirdi.
AKP iktidarı, ayrıca demokratikleşme yerine fethetmeyi seçmekle, ele geçirme işine İslami kesimlerin tümünü katmış oluyor.
Her grup gücü yettiğince bu işte AKP’ye destek veriyor, çaba gösteriyor. Demokratikleştirme uygulansaydı bu kesimlerin tümü meselenin dışarıdan izleyicisi olacaktı.
Peki bu kesimlerin aklına, günün birinde iktidarın değişeceği ve bu kurumları elde tutmanın mümkün olamayacağı ihtimali gelmiyor mu?
Tabii ki geliyor. İşte bu nedenle o anın gelip çatmaması için var güçleriyle AKP’nin yanında safları sıklaştırıyorlar. Ele geçirme işine kendilerini öylesine vermiş durumdalar ki, ellerindeki iktidarla ne yapacaklarını bile düşünemez haldeler.
Ülkenin demokratikleşmesi ya da hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması ideali o nedenle fetih hareketinin ilgi alanı dışında kalabilir.
Eğer demokratikleşme, kurumları fetih işinin önünde engel olacaksa buna kesinlikle yanaşmayacaklarını kestirmek zor değil.
YÖK’ün fethedilmesi bu nedenle başörtüsü yasağının sonunu getirmeyebilir. Çünkü AKP iktidarı, iktidarı elde tutmak için gereken uzlaşmalar çerçevesinde başörtüsü yasağına dokunmayacağı sözünü vermiş olabilir.
Başörtüsü yasağının sadece Türkiye’deki iç dengelerle ilgili olmadığı, AKP iktidarının uluslar arası desteklerini de ilgilendiren bir sorun olduğunu düşünürsek YÖK’ü ele geçirmekle çözülmeyecek bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu fark ederiz.
Gerçi hiç kuşku duyulmasın, bu görkemli iktidarına rağmen AKP, başörtüsü yasağı veya diğer temel sorunları halledemeden iktidardan giderse dindar çevrelerin izahı şimdiden hazır: Bu defa da olmadı!
Evet böyle diyeceklerdir. Çaba sarfedildiğini ama başarılamadığını düşünüp kendilerini avutacaklar.
Avutmak zorundalar, çünkü mevcut iktidar sayesinde elde ettikleri servetin hatırına başörtüsü yasağına tahammül gösterebilirler!
fikritakip